FRANSA/TÜRKİYE
YAZARDAN
Bir insan en fazla ne kadar yorulabilir ki? Ne kadar düşebilir? Ruhunu daha ne kadar öldürebilir? Sustukça ölmek nedir bilir misiniz? Sustukça ölmek yok olmaktır tarih olmaktır. Bir insan bin kez ölür bin kez düşer ama kalkmasını da bilmelidir. Çünkü hayat düşene ya da ölene acıyacak kadar masum ve temiz değil. Bunu ancak umutsuz ve yorgun olanlar bilir. Çünkü hayat onlara her şeyi düşündürür ölçtürür biçtirir. Gün geçtikçe onları bitirir.
20 SAAT SONRA
Oğuzun ayarladığı evin önünde durdu araba. Ateş yirmi saattir omuzunda uyuyan eylüle baktı hiç uyanmamıştı kız arada bir nefesini bile kontrol etmişti. Ateş gülümsedi ve eylülü kucağına almak istedi ama sonra rahatsız olacağını düşünerek vazgeçti kız ateşi kötü bilsin istemiyordu ateş. Eylülün omuzuna dokundu birkaç kez eylül en sonunda gözlerini açtı ateşin omuzunda uyuduğunu fark edince hızla kaldırdı başını "ben şey kusura bakma lütfen" ateş yarım bir gülümseme bıraktı eylülün bu tavrına "sorun değil de ne çok uyudun yirmi saat oldu" o gülüş sırıtmaya dönüştü eylül utanarak hızla arabadan indi. Arabadan iner inmez etrafına baktı Türkiye de değildi artık etrafında ki tüm şeylerin üzerinde Fransızca yazıyordu derin bir nefes aldı. Ateş bavulları indirip eylülün yanında dudu "yeni hayatına hoş geldin eylül" eylül ateşe döndü gülümseyen yüzünü inceledi biraz "seni de sürükledim ateş sende hoş geldin" "hoş bulduk civciv" beraber içeri girdiler ve koltuğa oturdular "eee civciv ne yapalım gezelim mi film mi izleyelim yüzelim mi okul mu bakalım seç" eylül düşündü kendini iyi hissedene kadar film izlemeyecek yüzmeyecekti "gezelim" ateş dizine vurdu "tüh be keşke yüzseydik neyse" eylül birkaç saniye ateşe baktı ateş onun için düzenini bırakıp fransaya gelmişti ona bunu çok göremezdi gülümsedi zorda olsa gülümsedi "peki yüzelim ama yüzmeyi biraz unuttum hatırlatırsın" ateş göz kırptı "seve seve hadi o zaman bavulunu çıkarayım ben odana" hızla bavulu aldı ve merdivenlerden çıktı eylülde onu takip ediyordu ateş çatı katındaki odaya gelince önünde durdu odanın "oğuz çatı katlarını sevdiğini bildiği için bu odayı hazırlamış geç bakalım içeri" eylül gülümseyip içeri girdi oda tam zevkine göreydi "hadi sen git ben giyinip geliyorum" kapıyı ateşin suratına kapattı. Ateş sırıtarak kendi odasına alt kata indi ve şortunu giydi aşağı havuzun yanına indi. Şezlonga oturdu, eylül üzerine siyah bikinisini giydi ve aşağı indi dolap için alışveriş yapılmıştı iki buzlu kolayı bardağa koyup dışarı çıktı. Ateşin yanında ki şezlonga uzandı "ateş bey" ateş gülümsedi "eylül hanım" eylül ateşe döndü "havuza girmeyecek misiniz?" "gireceğim peki ya siz" "gireceğim buyurun girelim" ateş gülmeye başladı "sizli bizli beyli hanımlı of ya" ayağa kalktı ve eylülü elinden tutup şezlongundan kaldırdı. Ateş eylüle baktı eylül de ona bakıyordu ateş sonra havuza bakmaya başladı. eylül ateşin aklından geçeni anladı ve kafasını hayır der gibi sallamaya başladı "ateş sakın" kaçmaya çalıştı ama ateş onu bir anda kucakladı ve beraber havuza atladılar. Suyun içine girdiklerinde ateş eylülü sıkıca tutuyordu suyun yüzeyine çıktılar ve ateş eylülü bıraktı eylül hızla ateşe döndü gülüyordu "ateş dondum ya" ateşin omuzuna vurdu ve ateş gülmeye başladı ardından kulaçlar artmaya. Eylül havuza yaslanmış duruyordu öylece.
Via ve oğuz arabaya bindiler vianın elinde bir çanta para vardı. Oğuz camdan dışarıyı izliyordu "iyi olacaklar mı hiç içime sinmiyor uygarı odasına kilitleyip camlara kilit vurmak" via gülümsedi "başka çaremiz yok" oğuz sıkıntılı bir nefes verdi "neyse kaçtaydı bu açık arttırma erken gitmeyelim bilirsin sevmem beklemeyi saat dört" via telefonunu çıkardı ve açık arttırmanın saatine baktı "dörtte toplanılıyor dört buçukta başlıyormuş saat dört birazdan orada oluruz" oğuz kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL ATEŞİ
Подростковая литература11. sınıfa yeni geçen Eylül öncelerde içe kapanık bir kızdı hayattan soğumuş kimseyle konuşmayan biriydi. Okulun ilk günü abisiyle beraber hayatlarına giren iki kişi Eylülün hayatını alt üst etmişti. Uygar ve Sima. Geçmişlerinden gelen sancılı acıla...