HAVUZ
"SON NEFESİMİ SEN NEFES AL DİYE VERİRDİM"
Hala sarılıyorlardı. Uygar ayrıldı "havuza mı girsek?" hepsi ona döndü olur dedi. Sonra Eylül "ben nasıl yüzeceğim lan" dedi dudaklarını bükerek. Uygar gülümsedi "ben varım bebeğim" dedi ve öpücük attı. Eylül ona gülümsedi. Efe sinirli bir şekilde onlara bakıyordu "sevgilisi ya" dedi gözlerini devirerek. Uygar gülümsedi eylüle baktı "o benim sevgilim değil kadınım" dedi ve eylülü alnından öptü. Efe sesini inceltti "çok pardon ya abisinin önünde kardeşine kadınım diyen beyefendi" hepsi gülmeye başladı. Sima Efeye döndü "bunu yaptığım için özür dilerim" dedi ve sırtına çıktı "beni odama götür" dedi. Efe gülerek "emrinizdeyim leydim" dedi ve ayağa kalktı merdivenleri dikkatle çıktı. Simayı odasına götürdü ve çıktı. Sima üzerine mayosunu giydi havlusunu aldı ve odasından çıktı. Üzerindeki haki yeşili askılı bikinisi ona çok yakışmıştı. Aşağı indi Efe ortada yoktu dışarı çıktı. Uygar ve Eylülü gördü "şt bakın bana" Eylül ve uygarın yanına geldi "Efeye şaka yapacağım siz havuza ben şakamı bitirene kadar girmeyin ne olursa olsun şaka havuza atlama Uygar. Kulaklıklarınızı takın müzik dinleyin" Eylül ve Uygar başlarını salladı ve içeri girip kulaklıklarını aldılar. Şezlonga oturup dinlemeye başladılar. El ele tutuşuyorlardı gözleri kapalıydı ama ruhları onların bedenlerini birbirine bağlıyordu.
Efe aşağı indi ardından dolaptan bir soğuk kahve aldı ve dışarı çıktı onu kapının önünde bekleyen simaya ve şezlong ta müzik dinleyen Eylül ve uygara. Simaya döndü "ne yapıyor bunlar" dedi gülerek Sima da ona eşlik etti "müzik dinleyeceklermiş biraz bana da kahve getirir misin ben havuza girerken" dedi heyecanla efe onun saçlarını öptü "tabi ki" dedi ve içeri girdi. Dolaptan kahveyi aldı ve dışarıya yöneldi.
Sima Efe içeri girer girmez suya girdi suyun en derin kısmına geldi. Efeyi kapının orada görür görmez çırpınmaya başladı boğuluyor taklidi yapıyordu. Efe Simayı gördü daha çıkarmadığı tişörtünü hemen çıkardı ve suya atladı. Sima çırpınmaya devam ediyordu. Eylül ve Uygar göz ucuyla onları izliyorlardı. Efe yüzdü Simanın yanına gelince onu kendine çekti ve vücuduna bastırdı. Sima artık çırpınmıyordu. Hatta hareket etmiyor nefes almıyordu. Nefesini tutmuş efenin gözlerini tam ortasına bakıyordu. Çok yakınlardı santim yoktu yine aralarında. Efe Simanın yüzünü parmaklarıyla okşamaya başladı "i-iyi misin?" sesi titriyordu korkudan sesi titriyordu Sima konuşamadı kafasını salladı. Şaka demek istedi ama diyemedi. Suyun soğukluğu ama soğuğuyla boğuşan Efenin sıcacık teni içini ısıtıyor içinde kelebeklerin uçuşmasına neden oluyordu. Efe dolu gözlerle Simaya bakıyordu. Yeşil gözleri doluydu "korktum köpek gibi korktum boğuluyordun çok korktum" dedi ve alnını Simanın alnına sürttü. Sima yutkundu kısık sesle "korkma" dedi ellerini efenin ıslak saçlarında gezdirirken. Efenin gözleri dolu değildi artık. Sima kollarını efenin boynuna doladı. Efe onun belini sıcak elleriyle sardı "özür dilerim" dedi Sima Efenin dudaklarına bakarken "sevmek için hazırım" sima Efenin dudağına yaklaştı ve dudağını Efenin dudağına bastırdı. Sesler yoktu, soğukluk yoktu, su yoktu, gece yoktu, yıldızlar yoktu Eylül ve Uygar yoktu sadece ikisi vardı ve öpüşüyorlardı. Sima geri çekildi Efenin kulağına yaklaştı "korktun benim için korktun çünkü öleceğim sandın korkma Efe Sarman seni asla bırakmayacağım" dedi gülümsedi. Efe de onun kulağına yaklaştı "korktum hem de deliler gibi evet senin için korktum beni bırakıp gidersin sandım artık korkmuyorum Sima Var Olan ben de seni asla bırakmayacağım" dedi ve gülümsedi o an onları izleyen Eylül ve Uygarı gördü. Efe sinirle Uygara bakıyordu. Uygar kıkırdadı "ama nasılda inandın boğulma şakasına" dedi pot kırmıştı çünkü Sima söylememişti. Sima yavaşça geriye doğru yüzmeye başladı. Efe hızla ona döndü "bana ha bana şaka yaptın öyle mi?" dedi Simanın üzerine yüzüyordu. Sima kafasını hayır der gibi salladı "açıklayabilirim" dedi havuzun duvarının dibine geldiler. Efe gülümsedi "yapmamalıydın" dedi derin bir nefes aldı. Hemen Simayı kavradı ve havuzun altına suyun dibine çekti dudağına yapıştı ve çektiği nefesi Simaya nefes olarak verdi. Sonra geri su yüzüne çıkardı. Simaya gülümsedi "az önce suyun altında yaptığımı ikimizin yaşamı arasında kalsam da yapardım ikimizin yaşamı söz konusu olsa son nefesimi sen nefes al diye verirdim" dedi gülümseyerek. Sima ona sarıldı. Suyun soğukluğunu artık hissetmiyordu efeye gülümsedi "biliyorum Efe" dedi ve efenin kalbine göğsünün üzerine dokundu "kalbin benimle ruhun benimle aramızda ki bize engel olan şeyler var" dedi hüzünle. Efe yüzün astı "ne engeli engel olsa seni öpebilir miydim? Sana dokunabilir miydim?" Sima parmağını Efenin dudağının üzerine koydu ve Efeyi susturdu buruk bir şekilde gülümsedi efeye "benim geçmişim efe benim geçmişim bize engel" Efe başını iki yana salladı "geçmişin umurumda değil ne yaşarsan yaşa ben senden razıyım benimsin benim asi kızımsın ne yaşamış olursan ol benim yârimsin" Efe gülümsedi. Sima da ona gülümsedi. Uygar "pöf ne romantizm yaptınız ya kesin" Eylülü kucağına aldı "hazır ol" dedi. Eylül çığlık attı "YAPMAA" dedi ama çok geçti. Uygar Eylül kucağındayken havuza atladı. Su yüzüne çıktıklarında. Uygarın eli Eylülün belindeydi. Eylül Uygarı yumruklamaya başladı "nasıl bir anda havuza atlarsın hem de ben kucağındayken sana çok sinirliyim Uygar ya tutamasaydın beni boğulacak mıydım uygar çok korktum anlı" dedi ama uygar sözünü kesti Eylülün dudağına yapıştı sonra geri çekildi. Eylül şaşkın gözlerle Uygara bakıyordu. Uygar kıkırdadı "soran olursa" dedi Efeyi göstererek "susturdu dersin" dedi ve Eylülü havuzun kenarına oturttu. Ardından daldı geri çıktı. Sonra tekrar daldı ama iki dakika geçti çıkan olmadı. Eylül panikledi "a-abi çıkmadı ne olur bak ne olur" ama abisi gülmeye başladı "kesin oda şaka yapıyor" dedi ve simayla beraber güldü. Eylül bir anda havuza atladı ve yüzmeye başladı. Korku felci tetikledi ve Eylül ayaklarını kullanabiliyordu. Dibe gitti orada gözleri kapalı nefesini tutmuş Uygarı gördü. Hemen onu yukarı çekmeye başladı Havuz dört metreydi ve bu çok zor olmuştu. En sonunda su yüzüne çıktılar. Eylül uygarı havuzun duvarına dayadı "u-uygar s-sevgilim aç g-gözünü l-lütfen" sesi titriyordu. Uygar gülümseyerek gözlerini açtı "ayaklarını kullanabildin" dedi Eylüle yaklaşarak. Eylül o ana kadar fark etmemişti. Sonra uygara sinirle baktı ayaklarını önemsemedi "şaka mı yaptın?" dedi öfkeyle. Uygar kıkırdadı "hı hı" dedi. Eylül yüzmeye başladı "CANIN CEHENNNEME UKALA" dedi tüm öfkesiyle. Uygar onu hemen kendine çevirdi "az önce korkudan ölüyordun sarışın ne oldu" dedi gülerek ardından Eylül konuşacakken ağzını kapattı "tek kelime etme ne dersen de deli gibi korktun. Aşıksın bana hem de deliler gibi" sırıtmaya devam etti. Eylül hızla uygarın elini çekti "AŞIĞIM LAN AL DUYDUN HERKES DUYSUN AŞIĞIM" gözleri doldu "bana böyle şakalar yapma" dedi ağlamaya başladı. Uygar onu kendine çekti ve sarıldı "şş tamam yapmayacağım ağlama mavi gözlüm" dedi ve Eylülün ıslak sarı saçlarını öptü. Eylül ağlamayı bıraktı "hadi ya yüzelim şaka faslı bittiyse" gülmeye başladılar ardından yüzmeye saatlerce yüzdüler. Sonra havuzdan çıktılar. Eylül ve Uygar içeri girmişti. Efe Simayı kolundan tuttu "sevgili miyiz?" dedi merakla sima gülümsedi "değiliz yeşil elmam" dedi ve hızlı adımlarla odasına çıktı. Efe de çıkmıştı. Uygar üstünü banyoda değiştirdi eylülse odada sonra yatağa girdiler ve uyumaya başladılar saat gece yarısıydı yarın okul vardı. Efe üzerini değiştirdi ve başını yastığa koyar koymaz uyudu yorgundu. Sima odasına geldi üzerini değiştirdi ve dudağına dokundu "öptüm onu oda karşılık verdi" dedi ve aynada ki kendine baktı "beni önemsiyor bana aşık benim için korktu bana benim için son nefesini bana verebileceğini söyledi Efe Sarman benim yeşil elmam" dedi gülümseyip yatağına girdi. Tumblra girdi ve yeni bir paylaşım yaptı
"benim için korktu gözleri yeşil olan bir yeşil elma bana aşık oldu beni seviyor beni önemsiyor benim için korkuyor yeşil gözleri bana bir hazineymişim gibi bakıyor nefesi bana nefes oluyor. Seni öptüm yeşil elma ve bana bir saniye bile düşünmeden karşılık verdin. Beni seviyorsun. Beni seviyorsun" yazdı ve paylaştı telefonunu bıraktı ve kitap okumaya başladı. Efe telefonuna gelen bildirimle gözlerini açtı telefonu eline aldı bildirimin Tumblrdan geldiğini gördü ve Tumublra girdi. Simanın yeni gönderisini açtı ve okumaya başladı okuyunca gülümsedi "seni seviyorum. Seni seviyorum" dedi ve yeni bir paylaşım yazmaya başladı "senin için korktum öleceksin diye asi bir kız sevdiğim kız ama sadece benim asi kızım onu seviyorum ve önemsiyorum onun için deliler gibi korkuyorum o benim hazinem geçmişiyle geleceğiyle son nefesimi o nefes alsın diye verebilirim sana karşılık verdim asi hiç düşünmeden. Seni seviyorum. Seni seviyorum." Yazdı ve gönderdi.
Sima gelen bildirimi açtı okudu ve gülümsedi gözlerini kapattı kitabı bıraktı kendini uykuya bıraktı.
Efe telefonun şeffaf kılıfının arkasındaki fotoğrafa baktı Simanın bir ağaca bakarken sırtı dönük çekilmişti bu fotoğrafı uygardan almıştı ve telefonunun arkasına koymuştu. Fotoğrafa gülümsedi "o ağaç olmak isterdim bana da öyle bak diye" dedi. Telefonunun arkasında ki fotoğrafı çekti ve Tumblra attı altına da aynı sözü yazdı ve gözlerini kapattı uyumaya başladı.
YAZARDAN OKURLARINA
Sevmek nedir bilir misiniz? Çoğu insan bilir. Sevilmek nedir bilir misiniz? Bazı insanlar bilir. Kırılmak nedir bilir misiniz? Çoğu insan bilir. Kırmak nedir bilir misiniz? Belki bir kaç kişi bilir. Herkes kırılıyorsa herkes sevilmiyorsa kimse kırmıyor kimse sevmiyorsa. Sizleri üzen kıran sevilmediğini hissettiren kim? Kendi içimizde hepimiz masumuz. Ama biri bizi kırarken biz de birini kırdık mı diye düşünmüyor çoğumuz. Biri bizi sevmediğinde onu suçluyoruz ama hiç bizi seven birini sevmediğimizi düşünmüyor çoğumuz. O zaman masum kim günah keçisi kim? Bizleriz hem masumuz hem günah keçisiyiz biz her ikisiyiz. Bizi biri sevmiyorken belki bizde birini sevmiyoruz onun duygularına karşılık vermiyoruz sen Aliyi seviyorsun Ahmet'te seni seviyor sen Ali seni sevmiyor diye Aliyi suçlarken Ahmet'te sen onu sevmiyorsun diye seni suçluyor. Seni Burcu kırıyor ona kızıyorsun ama sen de Elifi kırmışsın oda seni suçluyor. Her daim kendi açımızdan bakıyoruz bazılarımız. O bana yaptı diyoruz. Ama çoğu zaman ben ona ne yaptım demiyoruz. Hırsımız, öfkemiz, kinimiz belki de kendimiz sadece böyle ol diyor bize aklımızla hareket edersek kalbimiz acıyor. Kalbimizle hareket edersek yanlışlar yapıyoruz birçoğumuz hem kalbi ile hem aklı ile hareket edemiyor. Kendimize yapılanı düşünürken bizim de yapacaklarımız unutuyoruz. Kalp kırıyoruz, can sıkıyoruz, düşman ediniyoruz. Hep belki de bu yüzden üzülüyoruz. Söylediğimiz her kelimenin sonunun nasıl olacağını bilmeden konuşuyoruz. Kalp kırıyoruz, bizler kendimize yapılana ağlarken. Bizi yaptıklarımıza da başkalarının ağladığını düşünmüyoruz. Sakın ben kimseyi kırmam ben kimsenin sevgisine saygısızlık etmedim demeyin. Düşünün yaptınız ben de yaptım sen de yaptın oda yaptı. Hiç birimiz sütten çıkmış ak kaşık değiliz. İsteyerek ya da istemeyerek çok kalp kırdık belki de. Bunları unutmayın ne sizi kıranları ne de sizin kırdıklarınızı unutmayın. Her daim sizin canınızı yakan bir şey olduğunda ben de başkasına yaptım mı acaba deyin. Eğer yaptığınızı hatırlarsanız işte o an anlarsınız sizin çektiğiniz acıyı oda çekmiş. Hani derler ya -yaşattığını yaşamadan ölmez insan- işte bunu unutmayın sizin yaptığınızı yaşıyorsunuz belki de ya da sınavınızın bir parçası bu dünya bir sınav ve bu sınavda ki bir şey bunun üstesinden gel insanları suçlarken ben de yaptım mı de. Canım yanıyor şuan ama bende zamanında şunun şunun canını yaktım de. Sen de suçlusun ben de suçluyum oda suçlu.
Bunları söyledim bölümle bir alakası yok ama söylemek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL ATEŞİ
Teen Fiction11. sınıfa yeni geçen Eylül öncelerde içe kapanık bir kızdı hayattan soğumuş kimseyle konuşmayan biriydi. Okulun ilk günü abisiyle beraber hayatlarına giren iki kişi Eylülün hayatını alt üst etmişti. Uygar ve Sima. Geçmişlerinden gelen sancılı acıla...