NEREDESİN UYGAR?
Eskilerde bir oğlan varmış. Bu çocuk ne sevgiyi bilirmiş ne aşkı geçmişte neler yaşamış neler atlatmış. Bir gün göklerin maviliğini görmüş o mavilik çalmış kalbini ondan o maviliğe sahip olmak istemiş ne bedeller ödeyecekmiş bilmiyormuş neleri kaybedecekmiş bilmiyormuş sadece göklerin maviliğini sevmiş her göğe baktığında huzur görmüş her güneşi gördüğünde gölgesine sığınmış. Güneşi görmüş gökyüzünün de maviliğini sevmiş aşık olmuş ve demiş ki "maviliğinde okyanus var ve ben o okyanusa her baktığımda kayboluyorum bunu bil sen unutma ben varım gece olunca karanlığını aydınlatmaya varım ben varım" demiş gökyüzüne gökyüzü ne aşıkmış daha doğrusu gökyüzü gibi mavi gözleri olan güneşin sarılığını saçlarına hapseden bir kıza kaptırmış gönlünü her şeye hazırmış bunu içten söylemiş zamanında o kıza...
2 SAAT SONRA
İki saattir koltuklarda oturuyor konuşuyorlardı. Eylül bir an nefes alamamaya başladı nefes alamaz oldu derin nefesler almaya çalıştı kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Uygar endişeyle Eylüle baktı "güzelim iyi misin? " sesi zangır, zangır titriyordu korkudan zar zor konuştu Eylül "benim klostrofobim var" zor nefes alıyordu Uygar bir anda ayağa kalktı ve Eylülün önünde diz çöktü "tamam bak sakinleş lütfen nefes al" dediğinde korku gözlerinden okunuyordu "yapamıyorum" dediğinde nefesleri gerçekten kesik kesik ve yavaştı Uygar ne yapacağını bilemedi kapıya baktı ve etrafına "has siktir neyle kıracağım amına koyayım bu kapıyı" sinirle elini duvara vurdu sadece tek bir seçenek kaldı iyice uzaklaştı ve kapıya omzuyla vurdu bir kez... İki kez... Üç kez... Arkasını döndü Eylülün bayıldığını gördü EYLÜL UYAN SEVGİLİM AÇ ŞU GÖZLERİNİ" hızlı daha hızlı kapıya omuz attı ve kapı açıldı Uygar Eylülü kucağına aldı ve merdivenleri çıktı okulun kapısından dışarıya çıktı kimse yoktu bahçede yere yatırdı Eylülü ama Eylül gözlerin açmadı. Eylülün bedenine baktı avuçlarının içine aldı yüzünü "uyan sarışın hadi aç gözlerini de göreyim maviliğini hadi lütfen" gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. O sırada Eylül gözlerini açtı ve uygara baktı "Uygar" dedi kesik bir sesle Uygar Eylülün gözlerinin içine baktı "şükürler olsun uyandın bebeğim çok korktum" dedi gözyaşları içinde ve eylülü sıkıca çekip sarıldı. Teneffüs zili çaldı. Uygar Eylülü ayağa kaldırdı ve yürümeye başladılar. Eylül hala pek kendinde değildi. Uygardan destek alarak yürüyordu ve sınıfa geldiler Eylülle sıralarına oturdular 7. Dersti ve Efeler ortada yoktu. Eylül başını Uygarın omzuna koydu ve gözlerini kapattı...
3 SAAT SONRA
Eylül sert kapı sesiyle gözlerini açtı sınıf bomboştu. Uygara baktı sonra saate okul çoktan bitmişti. Kapıya baktı şok oldu gözleri doldu "has siktir" dedi titreyen bir sesle. Uygar duymuştu "tanıyor musun?" dedi normal ses tonuyla karşıdaki kişi atladı "tanımaz mı Serhat ben" dedi sırıtarak. Uygar bir anda sandalyeden kalktı. Serhat'ın yanına gitti ve duvara yasladı onu "kimim dedin?"" dedi öfkeli ses tonuyla "TEKRAR ET KİMİM DEDİN" diye yeniledi gözleri koyulaştı elleri Serhat'ın boğazına gitti. Serhat sırıtmasını genişletti "serhat" dedi gülerek "eylüle tecavüz eden kişiyim" sesi acımazsızdı pişmanlık desen zerre yoktu. O sözlerden sonra Uygarda film koptu boğazını bıraktı Serhat'ın ve sert bir yumruk indirdi yüzüne sonra tekrar. Eylül koşarak uygarın yanına geldi "sevgilim yapma değmez lütfen yapma" dedi ağlayarak. Uygar umursamadı "SANA DOKUNMUŞ BEN SENİN SAÇ TELİNE DOKUNMAYA KORKARKEN SANA DOKUNMUŞ SANA TECAVÜZ ETMİŞ" dedi daha hızlı Serhat'a vurmaya başladı. Serhat o haldeyken bile sırıttı "sadece dokunmadım geçen gece bıçakladım çocuk" dedi ve sırıtmaya devam etti. Uygar durdu "ne yaptın?" dedi titreyen sesiyle Serhat karşılık verdi ilk öce bir yumruk attı Uygara ama Uygar sendelemedi bile bu yumruğun bir manası yoktu kalbinde o sözden sonra Uygar da her şey korktu sonra devam etti Serhat "BIÇAKLADIM" dedi bağırarak. Eylül hıçkırarak ağlıyordu bir yandan da uygarın kanayan dudağına bakıyordu. Dokunmak istiyordu ama uygar izin vermiyordu. Eylül öfkeyle ayağa kalktı ardından Uygarın önüne geçti. Uygarın gözleri öfkeliydi ama hareket edemeyecek kadar taş kesildi. Eylül öfkesini bir anda çıkarmak istedi ve Serhat'a sert bir tokat attı. Serhat biraz sendeledi ve durdu eli yanağına gitti ve Eylüle daha acımasızca baktı Uygar kendine gelmişti derin soluklar alıyordu sakinleşmek için. Serhat gülümsedi "bunu yapmayacaktın Eylül" dedi ve cebinden bir iğne çıkardı hızla Uygarın boğazına sapladı ve bayıltıcı iğneye enjekte etti. Uygar yavaşça Serhat'ın üzerine doğru düştü. Serhat tuttu onu ve cebindeki bıçağı çıkardı Eylül çığlık attı "UYGARR" diye bağırdı. Serhat sinsice gülümsedi "adım atarsan keserim sevgilinin boynunu" dedi ve Eylüle sırıttı. Eylül olduğu yerde durdu ve bağırmaya başladı "HELE ÖYLE BİR ŞEY YAP UYGARA ZARAR VERMEYE ÇALIŞ SENİ BEN ÖLDÜRÜRÜM SERHAT DUYDUN MU" öfkeliydi mavi gözleri yine koyulaştı Eylül öfke duygusunu da kaybetmişti ama Uygara yapılanı görünce iliklerine kadar öfkeyi hissediyordu. Serhat sırıtmaya devam etti "umarım sevgilini ölmeden bulursun" dedi ve hızla Uygarı sürükledi ve sınıftan çıkardı ani hareketle Eylül sınıfa kilitledi Eylül kapıya koştu "ADİ PİSLİK AÇ KAPIYI ÇABUK" dedi ama sadece duyduğu şey iğrenç bir kahkahaydı. Eylül dizlerinin üzerine çöktü hıçkırarak ağlamaya başladı. Yıllar sonra kaybetme korkusunu hissediyordu hem de iliklerine kadar. Seviyordu Uygarı ve Uygarla iyileşiyordu eğer Uygara bir şey olursa kendini asla affetmezdi ve bu sefer onu kimse ölmekten kurtaramazdı. Uygar onun için başkaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL ATEŞİ
Teen Fiction11. sınıfa yeni geçen Eylül öncelerde içe kapanık bir kızdı hayattan soğumuş kimseyle konuşmayan biriydi. Okulun ilk günü abisiyle beraber hayatlarına giren iki kişi Eylülün hayatını alt üst etmişti. Uygar ve Sima. Geçmişlerinden gelen sancılı acıla...