İLK TOKAT İLK ACI
Uygarlar evin önüne gelince araba durdu. Uygar Eylülü kucağına aldı ve eve doğru yürümeye başladı. Sima kapıyı açtı ve içeri girdiler. Uygar Eylülü koltuğa bıraktı "of ne kadar ağırmışsın ya belim koptu" gülerek söylüyordu ama çok sinir bozucu görünüyordu. Eylül kaşlarını çattı "taşımasaydın 50 kilo kızım lan ben zorla mı taşıttım" camı izleyip somurtuyordu. Uygar kıkırdadı ve Eylülün yanına geldi "şaka yapıyorum sarışın somurtma hemen" dedi ve karşı koltuğa oturdu. Sima saate baktı geç oluyordu Efeyi merak etti "ben Efeyi arayayım geç oluyor" dedi ve evin kapısından dışarı çıktı -yeşil erik- diye kayıtlı olan numarayı aramaya başladı. Telefon üçüncü çalışında açıldı karşıdan gelen sevecen ses içini rahatlattı "alo neredesin Efe" dedi merakla "bahçe kapısına bak asi" dedi ve telefonu kapattı. Sima bahçe kapısına aktı o sırada içeri Efe girdi. Sima gülümsedi Efe bu sıcak gülümsemeye karşılık verdi ve Simanın yanına gitti "konuşabilir miyiz?" dedi merakla Sima kafasını salladı ve havuz kenarına oturdular...
Eylül Uygarın kucağından camdan onları izliyorlardı "sence açılır mı abim?" dedi eylül merakla Uygar somurttu "umarım açılmaz Simayı paylaşmak istemiyorum" Eylül güldü "ama abim beni seninle paylaşıyor" Uygar Eylüle bakmaya başladı "paylaşmamayı deneseydi de alırdım seni" gülümsedi ve Eylülün dudağının kenarını öptü Efe ve Simayı izlemeye devam ettiler...
Efe Simayı ayağa kaldırdı ve ellerini tuttu "sima bak ben sana aşığım biliyorsun, gözlerine, saçlarına, asiliğine, dik başlılığına açıkçası her zerrene sende beni seviyorsun biliyorum" dedi ve Simanın dudağına yaklaşmaya başladı. Sima ne yapacağını bilmiyordu duygularından emin eğildi hazır değildi seviyor muydu bilmiyordu. Geri çekildi ve Efeye sert bir tokat attı. Efe sadece durdu öylece birkaç saniye durdu...
Eylül dolu gözlerle baktı onlara Uygarın omzuna koydu başını "abime tokat attı, bunu kaldıramaz eminim" dedi. Uygar saçlarını öptü elinden başka bir şey gelmedi...
Sima tokat attığı andan beri pişmandı. Efenin yanağına dokunmak için elini uzattı ama Efe bir adım geri çekildi "senin canın sağ olsun" dedi ve arkasına bakmadan bahçeden çıkıp gitti. Gözleri doluydu çıkarken, canı yandığı için değil kalbi sızladığı için yürümeye başladı derin nefesler alarak Efe sindirmeye çalıştı.
Sima olduğu yerde kalıştı. Pişmandı ama nafile, eve doğru yürümeye başladı. Evin içine girdi. Merdivenlere yöneldi tam çıkacakken koltuktan Eylülün sesi geldi "neden tokat attın?" sorgulayıcı bir ses tonu vardı. Sima arkasını dönmedi "pişmanım bir an ne yapacağımı bilemedim itiraf etti sana aşığım dedi sende beni seviyorsun biliyorum dedi panikledim tokat attım pişmanım" merdivenleri çıkmaya başladı Eylül tekrar seslendi "ilk defa aşık oldu biliyorum ve bu tokat onun kalbine ağır geldi" dedi ve sustu. Uygar da sustu Simada cevap vermedi direk odasına çıktı...
Efe yürüyordu yol boyu yürüyordu bir tekel bayi gördü güldü "bu gece içmek istiyorum ilk defa" dedi ve adımları bayiye doğruydu içeri girdi bir yetmişlik votka ve JACKDANİELS viski aldı ve çıktı. Enerji içeceği viski votka mezeler elindeydi. Telefonunu çıkardı Canı aramaya başladı ikinci çalınışta açıldı telefon "can evde tek misin kardeşim" sesi solgundu "tekim gelecek misin?" "geliyorum havuzda takılalım" dedi ve kapattı bir taksiye atladı ve Canın evine geldi.
Bahçeden içeri girdi Can çimlerin üzerinde oturuyordu Efeyi görünce kalktı "elindekiler ne sen içmezsin ki" sorgulayıcı bu ses tonu Efeyi daha da yıktı. Evet, Efe alkolden nefret ederdi "havuza girmek istiyorum bu gece içmek istiyorum hadi" dedi ve şortlarını giyip içkileri mezeleri hazırladılar havuz kenarına koydular.
Efe ve Can havuza girdi. Efe anlatmaya başladı ilk önce bir kadeh viskiyi sek içti boğazında ki acı tadı önemsemedi "açıldım kardeşim" burnunu çekti ve bir kadeh daha salladı Canda ona eşlik ediyordu. Efenin telefonu zır zır çalıyor ama açmıyordu. Efe bir kadeh daha içti sonra bir kadeh daha "öpecektim onu bana tokat attı" bir kadeh votka salladı bu sefer. Can bu perişan halini hazmedemiyordu. Kardeşini ilk defa böyle görüyordu sustu sadece dinledi. Efe bir kadeh daha votka salladı "çok dayak yedim çok dövüştüm en iyi sen bilirsin hiç biri bu kadar acıtmadı be" bir kadeh daha. Can dayanamadı "yeter içme artık kaldıramayacaksın" dedi ama nafile efe kadeh, kadeh içiyordu. Havuzun serinliği viskinin boğaz yakan tadı ve yavaş, yavaş kafa bulması aklı yerindeydi ama gözleri değildi. Efe sustu art arda kadehler salladı... Bir kadeh, iki kadeh, üç kadeh devam etti. Canı kesmişti üç kadeh ama Efe kanayan kalbinin acısıyla içiyordu. Viski şişesinin dibini gördü votkanın da. Can onu zar zor havuzdan çıkardı. Efe kıyafetlerini üzerine giydi. Can ona odasını gösterdi ve uyumaya başladı. Saat gece 01:20'ydi...
Sima uyumuştu. Eylülün ısrarları üzerine Uygar da onunla beraber uygarın odasında uyuyorlardı. Can Eylüle Efenin onunla olduğunu söyleyince derin bir uyku çekmeye başladılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL ATEŞİ
Teen Fiction11. sınıfa yeni geçen Eylül öncelerde içe kapanık bir kızdı hayattan soğumuş kimseyle konuşmayan biriydi. Okulun ilk günü abisiyle beraber hayatlarına giren iki kişi Eylülün hayatını alt üst etmişti. Uygar ve Sima. Geçmişlerinden gelen sancılı acıla...