Bir önceki bölümü okumayı unutmayın..
-
Göz kapaklarımın ağırlığı ile ile yattığım yatakta kollarımı iki yana açarak esnedim.Gerçekten hayatımda uyuduğum en güzel uykulardan birini uyumuştum.Tahmin ettiğim üzere başımın dönmesinin sebebi uykusuzluktu.Şuan tamamen geçmişti.
Kendimi daha iyi hissediyordum.Üzerimdeki ince örtüyü kenara doğru atıp yattığım yerden doğruldum.
Ayaklarımı yataktan sarkıtıp birkaç dakika duvara bakıp hayatı sorguladım.
Daha sonra ellerimi yüzümü sıvazlayıp yataktan kalktım.Yavaş adımlarla odadan çıkarken boş boş etrafa bakıyordum.Banyonun nerede olduğunu bulmaya çalışırken yattığım odanın çaprazındaki kapının aralık olduğunu gördüm.İçeriden yabancı bir şarkı geliyordu.Tek gözümü ovalaya ovalaya kapının önüne gidip aradan baktım.
Evet burası banyoydu.İçeride kimin olduğunu bilmeden üzerimi düzeltip kapıyı bir kez tıklattım.Birkaç dakika cevap vermedi.Tam elimi kaldırıp tekrar tıklatacağım sırada beyaz kapı yavaşça aralanmıştı.Kapı aralanır aralanmaz kafamı kaldırıp baktığımda Berat'ın yüzündeki tıraş köpüğü ile bana baktığını gördüm.Kaşları çatıktı.Göz kırpıp kafasını iki yana salladı.
"Hayırdır?" dedi bir elinde jileti tutarken.
Dudaklarının kenarında bile tıraş köpüğü vardı."Yüzümü yıkayacaktım da." diyerek içeri doğru baktığımda yeşil gözleriyle beni baştan aşağı süzdü.Ardından bir adım geri çekilip önümden çıkınca burnumu çekip içeri girdim.
Aynanın önüne gelip hızlıca musluğu açtığımda o da kapıyı kapatıp arkama geçmişti.Onun yakınlığı ile yine elim ayağıma dolanırken akmaya devam eden musluğun altına avucumu tutup su ile doldurdum.Avucumdaki suyu yüzüme çarpıp ovaladım.Bunu birkaç kez yapıp musluğu kapatırken kafamı çevirip havluların olduğu kısıma baktım.
Ördekli mavi havlum.
Yanaklarım utançtan yanmaya başlamıştı.Küçük de olsa bir umutla kafamı çevirip diş fırçalarının olduğu kısıma bakınca bütün takımın orada olduğunu gördüm.Ördekli mavi diş fırçası ve hemen yanında duran Dalin şişesi.
Yutkunarak ikisine birden bakarken yine yanımdaki bedenden bir kıkırdama duymuştum.Kafamı kaldırıp ona baktığımda tahmin ettiğim gibi gülerek aynada yüzündeki köpükleri temizliyordu.
"Komik bir şey mi var?" dedim sinirle aynanın önündeki Dalin şişesini elime alırken.
Yüzündeki gülümseme ile kafasını iki yana salladı.Sinirle ona bakıp şişenin kapağını açtım ve sarı jel sıvıyı avucuma sıkıp yanaklarıma yaymaya başladım.
Evet, sabahları yüzümü Dalin ile yıkıyordum.Bence çok yumuşak ve temiz hissettiriyordu.Ayrıca çok güzel kokuyordu.
Dalini aynaya bakarak yavaş hareketlerle yüzüme sürerken bir yandan da aynadan yanındaki bedene bakıyordum.Ne zaman baksak göz göze geldiğimiz için bir saniyeden fazla bakamıyordum.
Yüzümü güzelce yıkayıp tekrar musluğun olduğu kısıma eğildim.Avucuma suyu doldurup yüzümdeki dalinleri temizlerken o da yüzüne kolonya sürüyordu.Çıkardığı sesler canının yandığını kanıtlıyordu.
Bol suyla yüzümü güzelce temizleyip havluyla kuruladım.O da yüzünü suyla yıkayıp kuruladıktan sonra havlusunu yerine astı.Ben hala küçük havlumla saçımın kenarlarındaki ıslak yerleri kurularken o da bana bakıyordu.
"Güzel koktu." dedi eliyle mermerin köşesine tutunurken.
Cevap vermedim.Havluyla işim bittikten sonra arkamdaki askılığa asıp ona döndüm.
"Her sabah sürer misin böyle?" dediğinde kafamı sallayıp musluğun yanında duran dalini alıp kapağını kapattım.Tam cevap vereceğim sırada bir anda onun yüzünü yüzümde hissettim.Gözlerimi yavaşça ona doğru çevirip yeşillerine baktığımda onun gözlerime değil yüzüme baktığını gördüm.
Başta gözleri uzun uzun yüzümü süzdü.
Daha sonra burnunu yüzüme doğru yaklaştırdı.Yutkunarak bir adım geri gitmeye çalıştığımda mermere çarpmıştım.Berat o sırada beni tamamen tezgah ile arasına almıştı.Ne yapacağını bilmeyerek beklerken birden burnunu yüzüme yaslayıp derin bir nefes aldığında içim titredi.Hafifçe titreyen dudaklarımı araladım.
O yüzüme doğru bakıp bir nefes daha alırken bakışlarımı onun gözlerine çevirdim."Ne yapıyorsun?" diyerek geri çekilmeye çalıştığımda çıkmaya çalıştığım yere kolunu koydu.Yine kıskaçları arasında kalmıştım.
"Dalinin nasıl koktuğuna bakıyorum.
Nasılsa artık abinim, kardeşimin nasıl koktuğunu bilmem gerek değil mi?" dediğinde cevap veremedim.Başta dalga geçtiğini sanıyordum ama gayet ciddiydi.
Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum.O hâlâ yüzümü izlemeye devam ederken gözlerimi gözlerinden çekip yanağına indirdim.Çok az miktarda kanıyordu.
Galiba sakallarını keserken kesmişti ama farketmemişti."Yanağını kesmişsin." dedim kesik yere bakmaya devam ederken.
"Neresini kesmişim?"
"Burnunun yanını işte."
"Neresini?"
"Ya aynadan baksana!"
"Sen göster göremem ben."
İnadı benden de fazlaydı.Normalde inat konusunda kimse benimle laf dalaşına girmezken şimdi ben girmiyordum.
İstediği şeyi anlayıp yavaşça elimi kaldırdım.Parmaklarımı yanağına koyup kesik yere hafifçe dokundum.
"Burası."
Yanağına dokunduğum an yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.Bana neden böyle davrandığını sormaya cesaret edemiyordum.Daha doğrusu vereceği cevaptan çok korkuyordum.
Tam gözlerimiz tekrar birleştiği anda cebimdeki telefon çalmaya başlamıştı.
Hızla gözlerimi ondan çekip telefonumu cebimden aldım.Ekrana baktığımda arayanın abim olduğunu gördüm.Berat hâlâ benden uzaklaşmamıştı."Açmam gerekiyor." dediğimde gülüşü yine bir anda yüzünden soldu.Sanki aklına bir şey gelmiş gibi aynı saniyede geri çekilirken ona bir kez daha bakmadan kapalı kapıyı açtım ve banyodan çıktım.
Elimdeki telefon çalmaya devam ederken derin nefesler alarak odama gittim.
Kapıyı kapatıp üzerine iki kez kilitledikten sonra yatağıma geçip oturdum.Sanırım şuan telefonu açacak halde değildim.-
-
-
Öptüm kocaman 🤍