-MUTFAK-

9.2K 813 163
                                    

Ayaklarıma geçirdiğim ördekli panduflarımı birbirine sürterek mutfağa doğru ilerlerken oturma odasında oturan anneme ve Berat'ın babasına baktım.
Gülüşerek kahvaltılarını yapıyorlardı.
Annem bir kez olsun babamla böyle sohbet ederek kahvaltı yapmamıştı.

Babam sırf o mutlu olsun diye işe erken gitmesine rağmen kalkıp kahvaltı hazırlardı,yine de anneme yaranamazdı.

Annem bana döndüğünde tam dudaklarını aralayacağı sırada gözlerimi devirerek adımlarımı mutfağa doğru çevirdim.Mutfağın aralık kapısını ittirip bir elimi gözüme getirdim.Gözümü kaşıyarak mutfağa girdiğimde tek gözümle gördüğüm büyük bedenle elimi gözümden çektim.

Berat ellerini tezgaha koymuş şekilde önündeki kahvenin pişmesini bekliyordu.Onu kısaca baştan aşağıya süzdüm.Üzerinde hiçbir şey yoktu.Kaslı sırtı ve kolları resmen parlıyordu.Altına giydiği gri eşofman belinden düşmek üzereydi.Yutkunarak bakışlarımı ondan çektim.

Dolaplar onun kahve yaptığı ocağın üstündeydi.Bu yüzden duvara yaslanarak onun kahvesini yapmasını bekledim.Kolumu yanımdaki sandalyeye koyup beklemeye devam ettiğimde çıkan sesten dolayı Berat arkasını dönmüştü.

Arkasını döner dönmez benimle göz göze gelmişti.Başta beni kısaca süzdü.Bakışları ördekleri ponduflarımda takılı kalınca dudağı yukarı doğru kıvrılmıştı.Yanaklarımın yandığını hissediyordum.Tekrar gözlerini ayaklarımdan çekip yüzüme baktı.

"Hayırdır?" diyerek kafasını iki yana salladığında kollarımı önümde birleştirip omuz silktim.

"Su içeceğim,kahveni yapmanı bekliyorum." dediğinde hafifçe kaşlarını çattı.Ardından önünde biraz yer açıp tekrar bana baktı.

"Gel al."

Gayet rahat bir tavırla söylediği şeyle alt dudağımı yaladım.Önümde birleştirdiğim kollarımı çözüp burnumu çektim.Ona bakarken bile terleyen vücudum yaklaşınca bağımsızlığını ilan ettiği için yaklaşmak istemiyordum.Ama çok susamıştım.

Ona doğru adımlayıp önüne geldim.
Boyuma biraz kısa gelen dolaba parmak uçlarıma çıkarak uzandığım sırada arkamda hissettiğim bedenle irkildim.
İki kolunuda bedenimin iki yanından geçirip kemikli elleriyle tezgaha tutundu.
Bir kez daha yutkunup açık olan dolaptan büyük bir bardak aldım.Dolabın kapaklarını kapatıp önüme baktığımda kahvenin yavaş yavaş köpürdüğünü gördüm.

Arkamdaki beden neredeyse üstüme çıkacak kadar uzundu.Bardağı elimde sıkı sıkı tutarken o beni kollarının arasına daha da almıştı.Bedenime iki yandan baskı uygularken artık yanağımın değil bütün vücudumun yandığını hissediyordum.

"Sende kahve ister misin?" dedi kulağıma doğru.Hızla kafamı iki yana sallayıp geri çekilmek istediğimde buna izin vermedi.
Sırtım çıplak göğsüne değiyordu.Bilerek vücudunu arkama doğru yavaşça sürtüyordu.Bardağı tuttuğum avuçlarım terleyince çıplak koluna tutundum.

"Su içeceğim."

Sesim fısıltı halinde çıkmıştı.Daha cevap veremeden cezvedeki kahve yukarı doğru köpürünce uzun kollarını oraya doğru uzatıp hızla cezvenin sapından tuttu ve tam önümde duran büyük kahve fincanına kahveyi koydu.Kahveyi koyup boş cezveyi lavabonun içine koydu.
Fincanı alıp gideceğini düşünürken az önceki pozisyonu alınca titrek bir nefes aldım.

"Muslukta arıtma suyu var oradan içsene." dediğinde ocağın yanındaki musluğa baktım.Gerçekten yanında arıtma suyu vardı.

"Tamam,çıkarsan içeceğim." diyerek önünden çıkmaya çalıştığımda bu sefer çenesini boynuma koydu.Bardağı tuttuğum elimin üstüne elini koyup elimin üstünü okşayarak bardağı aldı.
Uzun kolunu arıtma suya uzatıp açtı ve bardağı yarıya kadar doldurup bana doğru uzattı.

"Al bakalım."

Büyük elinin içinde olan bardağı almak için mecburen dokunduğum eli buz gibiydi.Bardağı elime alıp dudaklarıma götürürken parmaklarımın titrediğini yeni anlamıştım.

"Kuş gibi titriyorsun.." Su kurumuş dudaklarımdan ve boğazımdan yavaşça geçip içimi rahatlatırken onun kulağıma doğru fısıldadığı şeyle bardağı yavaşça dudaklarımdan çekip tezgahın üzerine bıraktım.

"Titremiyorum,sana öyle geliyor." diyerek ona doğru döndüm.Şimdi yüz yüze bakıyorduk.Yüzü bir süre yüzümde gezindi.Daha sonra bir elini kaldırıp burnumu sıktı.

"Küçücük." diyerek burnunu sıktığında elinin üstüne vurup kollarımı önümde birleştirdim.

"En azından sadece burnum küçük." diyerek aşağıya doğru baktığımda o da benimle beraber baktı.Gülüşü anbean yüzünden silinirken kaşlarını kaldırdı.

"Bak sen.." dediğinde omuzlarımı silktim.

Kafasını kaldırıp yüzüme bakmaya devam etti.Bunu neden yaptığını bilmiyordum.Benimle oynuyordu,bundan rahatsız değildim.
Çünkü ona karşı hislerim yoktu.Fakat olduğumuz bu konumdan dolayı kalbimin hızlı hızlı atmasının nedenini bilmiyordum.

"Bakayım bugün dalinle yıkamış mısın yüzünü?" dedi ve yüzünü boynuma yaklaştırdı.İçine derin bir nefes çektiğinde saniyelik olarak gözlerimi kapattım.Oradan ayrılmadı.Bacaklarım titremeye başladığı için boynuna sarılmak istemiştim.Ama yapmadım.

Berat boynumda derin bir nefes daha alırken annemin bağırtısı ile hızla gözlerimi açtım.Rüyadan uyanmış gibi hızla Berat'ı çıplak göğsünden ileri doğru iterken arkama bile bakmadan mutfaktan çıktım.

-

-

-

Enes'in ergenlik dönemleri olabilir..
Yazarken bende bu ne diyor diyorum ama siz demeyin boşverin..

Düzelecek ins

Öptüm kocaman 🤍

TESBİH (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin