Annemin çığlığı ile mutfaktan ayrılalı iki gün olmuştu.Drama queen annemin evde böcek görmesi ile attığı çığlıkla Beratla aramızdaki atmosfer bir anda uçup gitmişti.Aslında bu işimede gelmişti.Daha fazla o pozisyonda kalsaydık farklı şeyler olabilirdi.
İkinci dönemin son sınavı yarındı.Bütün dönem olan olaylar yüzünden sınavlardan düşük puanlar almıştım.
Son sınavlardan yüksek puan alamazsam sınıfta kalmam an meselesiydi.Bu yüzden birkaç arkadaşımı annemden izin alarak eve çağırmıştım.Annemle aram hâlâ iyi değildi.Benimle konuşmak için çok uğraşsa da yüz vermiyordum.
Çünkü içimden gelmiyordu.İzin isterken bile sanki yabancı birinden izin ister gibi hissetmiştim.O kadar hissizleşmiştim ona karşı.Evde kimse yoktu.Berat'ın babası işe,annem dizayn edecekleri odalar için alışverişe gitmişti.Berat'ın nerede olduğunu bilmiyordum.Sabah kahvaltı yaparken evde yoktu.
Ders kitaplarımı oturma odasındaki masanın üzerine dizip test kitaplarımı çıkardım.Odamdaki masaya ben bile zor sığdığım için burada çalışmak daha mantıklı gelmişti.Kalemleri ve notları da masaya koyarken kapı çaldı.Direkt adımlarımı kapıya çevirdim.Kapının önüne gelip açtığımda beni iki arkadaşım karşılamıştı.
"Hoşgeldiniz." diyerek gülümsediğimde Özkan eyvallah der gibisinden kafasını sallayıp evin etrafına baktı.Tam bir kekoydu.Kafasındaki şapka,altındaki Nike eşofman ve üzerindeki Adidas yelekle bu düşüncem kendini kanıtlıyordu.
"Hoşbulduk gülüm de," dedi Özkan.Ardından evin içini tekrar süzdü.
Daha ayakkabılarını bile çıkarmamıştı.
Ağzındaki kürdanı eline alıp göz kırptı.
"Ne iş?""İçeri gelin anlatacağım." dediğimde Özkan kafasını sallayıp ayakkabılarını çıkardı ve içeri girdi.Hemen arkasından Yunus içeri girdi.Tahmin ettiğim üzere kolunun altında test kitapları vardı.Bana bakarak gözlüklerinin üzerinden gülümsedi.
"Nasılsın?"
Duyduğum tek bir kelime ile resmen ağlayasım gelmişti.Uzun zamandır kimse bana bu soruyu sormamıştı.Saniyelik olarak soruyu kendime sordum.İyi miydim?
"İyiyim." dedim hafifçe gülümserken.
"Sen nasılsın?"Yanaklarını anında kızardı.Bunu dışarıdan gören kişi onun bana aşık olduğunu düşünebilirdi.Ama iş öyle değildi.Yunus konuştuğu herkesten utanırdı.Yanakları kızarır ve kekelerdi.
Bence bu hâli onu çok tatlı yapıyordu."Bende iyiyim." diyerek gülümsediğinde içeriden Özkan'ın sesi geldi.
"Hadi be ağaç olduk burada!" diye bağırdığında Yunus'un göz devirdiğini farkettim.
"Odun." diyerek ayakkabılarını çıkardı ve içeri girdi.Arkadından gülümseyip kapıyı kapattım.Yanlarına ilerlerken Özkan'ın ağzındaki kürdanı çevirerek evin ortasında evi incelediğini gördüm.
"Yalnız iyi yere kapak atmışsın heee." dedi ve duvardaki tablolara baktı.
"İyi para eder bunlar."Tam dudaklarımı aralayacağım sırada Yunus araya girmişti.
"Hadi hadi! Evi gezmeye gelmedik buraya ders çalışacağız." diyerek elimdeki kitapları hazırladığım masanın üzerine koyup sandalyeyi çekti ve oturdu.
Özkan şaşkınlıkla önce masada oturan Yunus'a az sonra bana bakıp 'çok fena' anlamında kafasını iki yana sallayınca gülerek masaya doğru adımladım.
Hepimiz masaya oturmuştuk.Yunus tamamen kendisini tamamen vermişti.
Özkan'ın umrunda değildi.Yunus dersin ortasında arada ona bakıp kızsada Özkan sanki ona iltifat ediyormuş gibi gülüyordu.Zaten buraya Yunus'u yalnız bırakmamak için gelmişti.
Bunu biliyordum.