Sekiz

7.8K 364 20
                                    


" koğuş kalk!" yerimden sıçrayarak uyandım. Bismillah noluyo lan?!

etrafıma melül melül bakarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Arda tepemde dikilmiş asker selamı vererek bağırıyordu. Hain domdom yedim seni şimdi.

"YA HAK" diyip kafasına atladım. Evet kafasına çünkü kafasını ısırmaya çalışıyordum şuan.

"Ya-  Ah kızım bıraksana!"

"Seni pis hain domdom ne demek beni güzellik uykumdan uyandırmak!" çetin arkadan anırarak gülüyodu. Bazen bu çocuğun kaza yaptığına inanamıyorum. Nerden geliyo bu enerji?! Uzaylı bu kesin!

"Ah- tamam özür diler- ah!"

"pick me misin sen arda, bu sesler ne?"

" Lan salak kafama dişlerini geçiyorsun gelmişsin pick me misin diyosun?!" acıyıp kafasından yere atladım. Üstümü silkeleyerek kendimi kontrol ettim. Herhangi bi hasar yoktu, çok şükür bugünde tek parçaydık.

Odada kuzeyi göremeyince ardaya dönüp "kuzey nerde?"

"Kahvaltı için gitti gelir birazdan" öküz bu adam öküz. Kendisi gitsin beyfendi .buradakiler ne ki?! Dış kapının dış mandalı! İddia kuponu son maçtan yatsın! Çorbandan kıl çıksın inşallah! Duşta köpüklüyken suların kesilsin! Boyu devrilesice!

Ben içimden söylenirken odanın kapısı açılmasıyla kuzey elindeki bir kaç poşetle içeri girdi.Beni görünce

"uyanmış prenses, hadi size bişeyler aldım onları yiyin" diyip elindekileri uzattı. Allahım kendimden utanıyorum şuan. Onca beddua ettim adama...Allahım geri alıyorum hepsini! Bide prenses dedi! Allahım ben ne yaptım?! Kafamı boruya vuracam ha!

"ehe teşekkürler kuzeycim. Sen kendine bişey almadın mı?"

" ben çorba aldım kendime sıcak sıcak iyi gider" diyince gözlerimi pörtlettim.

'çorbandan kıl çıksın inşallah!'  beynimde yankılanmaya başlamıştı bile...

"hiç olur mu öyle şey canım yok yok çorba içilmez sabah sabah yok" kuzey bu halime gülüp " o niyeymiş küçük hanım?"

"şey diye canım...şey... hava zaten sıcak ya ondan hep!" az daha şey deseydim pick me ye bağlıyacağım diye çok korktum!

Gözlerini kısarak bana baktı "sıcak hava bana etki etmez küçük hanım hadi oturun yemeğinizi yiyin" diyince yavru kedi gibi yerime sindim. Hadi ama ya bi beddua hemen tutmaz değil mi?!

Hepimiz yemeklerimizi yemeye koyulmuştuk. Sürekli gözüm kuzeyin üstünde olunca bana 'ne var' bakışı atıyordu, bende şerefsiz gülüşümü sunuyordum.

Yemeğimi ağzıma tıkıştırırken kuzeyi izlemem onu rahatsız etmiş olucak ki " kızım ne öyle bakıp duruyosun?" demişti.

" E güzele bakmak sevap abicim" diyip şerefsiz gülüşümü yine sunmuştum. Bunu dememle ağzındaki çorbayı püskürtmesi bir olmuştu. Aha kesin kıl çıktı!

" Ya ben o çorbayı yapanın! nasıl içine kıl düşürürler ya resmen adam zehirleme bu! İnanamıyorum cidden!"  dememle ne diyo bu mal bakışı atmışlardı bana.

"ne kılı nisa ne diyosun?" diyen ardayla

" e çorbasından kıl çıkmadı mı?" hala bana şaşkın şaşkın bakan kuzey şoka falan girmişti sanırım.

hayır sakin olun o espiriyi yapmayacağım!

"kızım abime az önce 'abicim' dediğin için ağzından püskürttü çorbayı ne kılı?" Bunu diyince, bu seferde yediğim şeyin boğazımda kalmasıyla ben öksürmeye başlamıştım. Lan adama abi demişim haberim yok!

Gelene Geçene ÇAKAN Ailem!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin