Yere Düşen Yıldızlar

744 24 41
                                    

Kimse, hiçbir yeri geri dönmek üzere terk etmez.

Ayaklarıma baktım. Ayaklarımdaki siyah Vans ayakkabılarıma, kenarlarındaki beyaz çizgilere İkisinin zıtlığına, zıtlığının güzelliğine. Kocaman sırt çantamı ağır ağır çekerek bacaklarımın arasına aldım, aklımda bana kurduğu son cümle, aklımda telefonda duyduğum o ses...

“Belki de ben gerçekten gelmemeye gittim. O kadar çok gittim ki artık hiçbir yerdeyim. Ama şunu bil ki bu dünyada olmayı seçebileceğim tek bir yer olsaydı senin yanını seçerdim. Çünkü ben seni, ben seni... ”

Tamamlanamayan cümle, duyduğum tek silah sesi. Çığlıklarım, adını haykırışlarım, telefonun kapanışı, bip seslerinin kulaklarıma saplanışı. Sakinleşmem, telefonu kulağımdan belki açar umudumu yitirmemle indirmem saatlerimi aldı. Kendimi birkaç saat sonra burada buldum. Kimseye haber vermeden, gizlice çıktım odamdan
mahvolmuş bir halde.

“Dikkat! Bu bir kapı değişikliği anonsudur! Japon Hava Yolları Tokyo-Paris uçuşu, 14 numaralı kapıya taşınmıştır. Yolcuların dikkatine. ” Çantamı aldığım gibi hızla yürümeye başladım. Kocaman sırt çantamla ona giden o uçağın kapısına doğru yürüyordum. Kimsesiz, habersiz, tek başıma... Ben Zenitsu. Onun için, onu bulmak için, onu kurtarmak için. Ona yarım kalan cümlesinin cevabını vermek için. “Ben de seni... ben de seni... "demek için. Ben Zenitsu ve bu Zenitsu'nun Tanjiro'suna kavuşma hikayesi.

(Şubat 2016)

Tanıdık geliyor mu şimdi söyleyeceklerim, iyi dinleyin. Her sabah okula gidiyorsunuz, bir köşede sessizce oturuyorsunuz, birileriyle konuştuğunuzda, güldüğünüzde, eğlendiğinizde bile içinizin bir köşesinde ruhunuz sessizce oturuyor herkesten uzakta. Akşam eve dönüyorsunuz ve yine, bir kez daha gecelerinizi bir köşede öylece otururken geçiriyorsunuz. Geçip gitmesini istemiyorsunuz bugünlerin, çünkü bir köşede oturmaktan başka hiçbir şey gelmiyorsa da elinizden öyle yorgunsunuz ki bugünlerden kurtulmak ve o köşeden sıyrılmak bile istemiyorsunuz. Ama bazen öyle günler oluyor ki ruhunuz içinizdeki o köşeden sıyrılıp çıkmak istiyor. Sabah uyanmak istemiyorsunuz, evden çıkmak istemiyorsunuz, her şeye rağmen evden çıkıyorsunuz, akşam eve dönmek istemiyorsunuz. Sonra öyle bir an geliyor ki dönecek bir eviniz kalmıyor. Ve insan doğası öyle ki, insan her daim eve dönmek istiyor. İnsan bazen evdeyken bile eve dönmek istiyor... İştete bu benim gerçek evimi bulup ruhumu o eve götürme hikayem.

Saat 03.26. Sabah 7‟de kalkacak olmam umurumda değilmiş gibi bilgisayarın başında oturmuş Tumblr‟da geziniyorum. Ve yalnız değilim, sadece 150 bloğu takip ediyorum ve yarın okul olmasına rağmen gecenin bu vaktinde bile yalnız değilim. Birkaç kişi daha var ve eğleniyoruz. Birbirimizle konuşmasak da kendi kendimize bir şeyler paylaşsak da yalnız değiliz, birlikte eğleniyoruz. Biliyorum. Ve onların da böyle hissettiğine eminim.

Hayatımda hiç aşık olmadım. 18 yaşındayım ve daha önce hiç sevgilim olmadı. Kimseden hoşlanmadım bile. Karşıma doğru insan çıkmadı belki de evet, ama konumuz şu ki, tüm bunlara rağmen ne zaman bir aşk şarkısı dinlesem hüzünleniyorum. Bazen kendimden gizli sevgilim mi var diye düşünmüyor değilim. Çünkü şarkı ayrılığı anlatıyor ve ben ağlayacak gibi oluyorum. Şarkı özlemi anlatıyor başımı sallıyorum. Evet diyorum ya, evet! Özlemden öleceğim diyorum. Ama kimi özlüyorum? Yok. Kimse yok. Benden giden kimse olmadı. Çünkü bana gelen kimse olmadı. Ben de kimseden gitmedim. Çünkü ben de kimseye gitmedim.

Masanın üstünde duran yarılanmış yeşil çayımdan bir yudum alıp sayfada yukarı çıktım. Her zamanki gibi bir görüntü beklerken birden kaşlarım çatıldı. Mesaj kutusunun üstünde hayatımda ilk defa “ 1 ” yazıyordu. O mesaj kutusunun üstü ilk kez kırmızıydı. Elimi laptop faresinin üstüne götürdüm ve ağır ağır mesaj kutusuna doğru ilerledim, içimden bir ses tıklama diyordu. Ya da tıkla ama mesajı okumadan sil. Çünkü bilirsiniz, Tumblr‟ın anonimleri bazen can sıkıcı olabiliyor. Ve hayatımda ilk kez alacağım anonim mesaj kötü olursa hayata küsebilirim. Ciddi ciddi küserim, bunalıma girmek için bahane arayan bir adet Zenitsu ki evet bu benim ismim bu kadar ufak bir olayla bile hayata küsebilir. Neyse ki cesaretimi topladım, iç sesim her ne kadar okuma diye fısıldasa da mesajı açtım. Ve gözlerimi satırlara çevirdim. Birincisi, bu bir anonim mesajı değildi. Kimden geldiği
belliydi. Kullanıcı adı, gelmemeyegidenadam'dı.
Kullanıcı adının güzelliğiyle içimde garip bir kuş belirdi. Nereye gitmişti? Neden gelmeyecekti? Tamam Zenitsu, bir dur da mesajı oku.

3391 KİLOMETRE {•TANZEN•}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin