(21)Gerçekler-Ege sözü ne?

5.8K 345 122
                                    

Hepimiz salonda oturuyorduk. Şimdiye kadar neler mi olmuştu ? Şöyle anlatayım,

Ben çamaşır asmaya gittikten sonra bunların hepsi içeri geçmiş bana bir şeyler söylemek ister gibi bakıyorlardı ama sanırım kimse söylemek istedikleri şeyi söylemeye cesaret edemiyordu.

Annem sanki bir şeylerden pişmanlık duyuyor gibiydi, Cihan desen öylece bana bakıyordu; sanki herkese,her şeye kırgın gibiydi. Anneannem sonunda dayanamamış olacak ki söze girdi.

"Aslı kızım şimdi ciddi olma zamanı. Sana önemli ve bir o kadar da  seni yıpratacak gerçekleri senden şimdiye kadar annenle  gizledik. Şimdi sana her şeyi söylememiz gerektiğini düşündük, aynı zamanda Cihan'a da."

Öylece anneanneme bakıyordum, ne söyleyecekse söylesin ve şu merakımın kavurucu ızdırabından kurtulayım. Açıkçası bu gerçeklerini babamla ilgili olduğunu düşünüyordum, ki anneannem de konuşmaya başlayınca haksız olmadığımı anlamıştım.

"Aslı aslında öldü sandığın baban senin gerçek baban değil."

Söyledikleri ortamdaki bakışmamızı keskin bir bıçakla bölmüştü sanki... Bu bana hayatın bir oyunu muydu, yoksa hayatı yaşayanların oyunu muydu anlamamıştım.

"Senin gerçek baban annenle seni terk etti. Hiçbir zaman ne seni ne de anneni arayıp sordu..."

Kalbimdeki doluluk gözlerime ulaşmıştı. Zihnim işlevini yitirmiş bir radyo gibi cızırdayıp duruyordu. Bu benim yıkımımdı. Bütün gerçekleri bana şimdi söyledikleri yetmezmiş gibi yüzüme pişkince bakabilme cesaretinden bulunmuşlardı şimdiye kadar...

"Öldüğünü sandığın baban, evet o aslında gerçekte Cihan'ın babası. Şimdi Cihan'ın nasıl senin halanı tanımadığını düşünebilirsin, bu çok doğal. Ama halan senin gerçek halan, yani seni ve anneni terk eden gerçek babanın kardeşi. Cihan'la doğal olarak birbirlerini tanımıyorlardı. Cihan'ın annesi ve babası boşanmışlardı, aslında bir aldatma vakası vardı ortada. Cihan'ın annesi, babasını senin babanla aldattı. Ve birlikte kaçıp gittiler. Senin gerçek baban da anneni aldattı anlayacağın . Sen annenle, Cihan babasıyla kalmıştı, ikiside birbirini tanımıyordu. İntikam almak gibi bir düşünceleri yoktu evlenirken. Ayrı ayrı mahkemelerde boşandılar, yani yine birbirlerini göremediler. Cihan o zamanlar 5 yaşındaydı, sen de 2 yaşındaydın. Ne senin olanlardan haberin vardı ne de Cihan'ın..."

Cümlesini tamamlayınca ortamda keskin bir sessizlik oluştu. Dilim beni konuşmam için zorluyordu ama ne konuşacak halim ne de söyleyecek sözlerim vardı. Cihan ve anneme bakıyordum. Onlarda benim gibi bir tarafı kırık insanlardı. Halama baktığımda dolu gözlerini  benden kaçırdığını gördüm. Sanırım beni terk eden baba kişisinin kardeşi olduğu için bana karşı suçluluk duygusu hissediyordu, ama bana göre onun suçu yoktu. Burada bizimle kaldıysa ne zaman annemin bir sıkıntısı, benim bir sıkıntım olsa her zaman bize yardım etmişti şimdiye kadar.

Ne diyeceğimi bilemiyordum ama aklımda hâlâ sorular vardı. Annemle üvey babam evlendiler ben Cihan'ı neden tanımıyorum ? Sonuçta babasıyla kalmıştı değil mi, ama ben onu şans eseri bir numara sallayarak bulmuştum.

Sanki anneannem ne düşündüğümü anlamış gibi konuşmaya başladı.

"Kızım Cihan'ın nereye gittiğini bilmiyorum. Yani nasıl onu görmedik, nasıl tanımadık... neden üvey baban annenle evlendiğinde Cihan ortada yoktu açıkçası bilmiyorum..."

Beklenti dolu gözlerimi Cihanıma çevirdiğimde bana dolu dolu boncuk gözleriyle baktığını gördüm. Gözünü kırpınca çenesine doğru süzülen bir damla yaş olduğunu fark ettim.

"Babam... Babamın benden boşandığı andan beri haberi yok...çünkü beni daha 5 yaşımdayken bir mafya babası kaçırıp büyüttü. Kalem tutacağım yaşta, silah tuttum... okula gideceğim yaşta, birilerini öldürmeye gittim... Ne derseniz deyin, isterseniz bir katil, isterseniz bir cani...hayatım bundan 8-9 ay öncesine kadar berbattı, yani Aslı'yı tanıyana kadar. Ben birilerini öldürdüysem boşuna öldürmedim. Kadınlara tecavüz edeni, kadınlara şiddet uygulayanlar, çocuk po*nosu yapanları, uyuşturucu satanları... öldürdüm. Ve bundan hiçbir pişmanlık duymadım. Adaletin olmadığı bu dünyada, kendi adaletimi uyguladım. Ne derseniz umrumda değil ama beni Aslımdan ayırmayın. Ben onsuz bu hayata dayanabileceğimi sanmıyorum."

Ağlayarak söyledikleriyle yerimden kalkıp Cihan'ın yanına geldim ve onu elinden tutup kaldırarak sıkıca sarıldım. Şuan benim için Cihan'dan başkasının önemi yoktu. Her şeyim olmuş bu adamın üzülmesine dayanamıyordum.

"Merak etme Cihanım... Allah'tan başka kimse bizi ayıramaz. Ben senden ayrılmam, kimsenin de ayırmasın izin vermem. Korkma ben senden hiçbir zaman ayrılmayacağım. Ayrılmayacağız. Sen kimseyi suçsuz yere öldürmedin, ben sana güveniyorum, her zaman senin yanındayım."

Belimden sıkıca tutarken saçlarımı koklayıp tüğ hafifliğinde bir öpücük kondurduğunu fark ettim.

"Söz mü ?"

"Söz... Ege sözü..."

Cihan benden ayrılıp garip garip bana baktı.

" Ne Ege'si ne sözü Aslı ?"

"Sen hiç bilmez misin kilometrelerin aşkını Cihan?"

"Bilmem Aslım ama kilometrelerce öteden seven kişi, görmeden seven kişi; harbi sever."

"Sen beni harbi sevmiyor musun Cihan ?!"

"Sen benim barbiemsin güzelim, harbiye gerek yok."

"Yiaa güzelin miyim gerçekteen ?"

"Sadece güzelim değil; herşeyimsin..."

Muhittin'in hünkürerek ağlamasıyla romantik ve bir o kadar da duygusal ortam dağılmıştı. Eee ne yapalım ?

Hayvan heryerde hayvan...

Bitiş.

Umarım okuyucularım şimdi daha iyi anlamıştır. Anlamadığınız yerleri yazın diğer bölümlerde yazayım.2-3 gün sonra atacağım bölümü bugün attım, merakınız giderbilmişimdir inşallah. İyi akşamlar.

🧚‍♀️🦋

 

Mafya'ymış  |  YARI TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin