Mafya'ymış | YARI TEXTİNG

(44) Tavuk Olan Köpke

"Seksene seksen eklersen kaç yapar kızım?"

Cihan, İnci Süreyya'ya matematik çalıştırıyordu. Bizde Muho'yla oturmuş çekirdek çitliyorduk. Muho elindeki çekirdeği poşete atıp göbek atmaya başladı.

"Seksen seksen yüz altmışş, Allah neler yaratmış..."

Bir yanda şarkı söyleyip bir yandan göbek atan Muho'nun kıçına ayağımla vurup gözümün önünden çektim.

"Çekil şurdan, soba külü müdür nedir?"

Ellerimle kendime hava yaparken bir yandan da Muho'ya söyleniyordum. Sıcak Allah'ım çok sıcak.

"Sensin soba külü, limon keşi!"

"Lan bi git, uğraşamam senle."

Televizyonun kumandasını eline alıp "Danza Kuduro" şarkısının kürtçe remixli halini açtı. Dayanamayacağımı biliyordu.

"Vay le kine ne ne ne, mağlakine vay vaaay!"

Muho, mükemmel kürtçesiyle bağırıp duruyordu. Ayağa kalkıp İnci Süreyya'ya matematik çalıştıran Cihan'ın yanağından makas alıp bende oynamaya başladım. Bakçedeydik ama televizyon vardı, çünkü neden olmasın. Yan taraftan Necmiye teyze balkondan biz doğru bakıyordu. O da bizimle birlikte gaza gelip oynamaya başladı. Elinde hortum vardı, balkonu yıkıyordu.

Bir anda kendini iyice şarkıya kaptırıp hortumu bize tutunca bağırarak Muho'nun gölgesine kaçtım ama Muho bu durumdan çok memnundu. Bende boşverip suyun altına durdum ve oynamaya devam ettim. Cihan gülerek bana bakıyordu, ona da öpücük atıp kendi etrafımda döndüm.

Sanki ebeveyinliği tamamen Cihan'a emanet etmiş gibiyim...olabilir.

Biz oynarken yanımdan uçarak giden Bakkalcı Kadir'in getirdiği tavuk uçtu. Tavuğu kesmemiştim çünkü İnci Süreyya çok sevmişti. Ve tavuğun adını 'Köpke' koydu. Ben Muho'ya köpke diye çağırıyorum diye o da tavuğa köpke diyordu.

Köpke jet hızıyla yanımdan geçmişti, arkasından da ismi 'Tavuk' olan köpeğimiz gitmişti. Bizim olaylar biraz karışık.

Tavuğa köpke diyoruz, köpeğe de Tavuk diyoruz. Bizde böyle bir aileyiz işte...

"Köpke'yi öldürecek şimdi Tavuk baba!"

İnci Süreyya babasına Köpke'yi kurtarması hakkında şeyler söylerken Cihan yerinden kalkmak yerine cebindeki telefonu çıkarttı ve korumalara onları ayırmasını söyledi.

Tavuk ve Köpke asla anlaşamayan bir ikiliydi. Benimle Muho gibi...

Allah'a şükür ki, biz en azından birbirimizi yemek için kovalamıyoruz. Farkımız, tarzımız.

İnci Süreyya da elindeki kalemi bırakıp bize katılınca biz hepten coşmuştuk, pardon kudurmuştuk. Necmiye teyze dayanamayıp aşağı indi ve yanımıza geldi, gelirkende sarma ve kısır getirmiş. Bizde şarkıyı kapatıp Necmiye teyzenin getirdiklerini yedik, aynı zamanda Muhittin çayda demlemişti.

Hiç iş yapmamak çok güzeldi...

"Ay ne güzel oynadık kız, içimizin kurtları döküldü resmen!"

"Hiç deme ayol, içimiz çürümüş resmen!"

Muhittin ve Necla teyze karşılıklı sohbet ederken bende İnci Süreyya'nın yemek yemesine yardımcı oluyordum. Cihan da önündeki tabletinden, gelen mailleri okuyordu. Sanki benim ona baktığımı fark etmiş gibi o da kafasını kaldırıp bana baktı ve maviş gözleriyle bana gülümsedi.

"Yazda geliyor, tatile gidelim mi?"

Cihan'ın bana sunduğu öneri gözlerimden kalpler çıkarmama neden olurken hemen onayladım.

"Çok iyi olur kocam, herkesin bir süre dinlenmeye ihtiyacı var."

"Bencede çok iyi olur enişte!"

"Yurtdışı ya da ege tarafları, hangisi sizce?"

Muhittin'le göz göze geldik, ikimizinde aklından geçeni biliyordum. Ege kıyılarına istediğimiz zaman gidebilirdik ama yurtdışı bir farklı oluyordu.

"Yurtdışı, Dubai!"

Muhittin'le aynı anda aynı şeyleri söylediğimizde ayağa kalkıp birbirimize sarıldık.

Ne alaka?

Heyecanımızdan yerimizde duramıyorduk resmen. İnci Süreyya sandalyesinden inip Cihan'ın kucağına çıktı.

"Babacım?"

"Efendim prensesim?"

"Tatile lunaparka gidelim!"

"Olur tabii, Las Vegas'ta çok güzel parklar var. Dubai'den oraya geçeriz."

Onaylayan gözlerle Cihan'a baktım, gerçekten çok iyi bir babaydı.

Bir anda çıkan gürültüyle Muhittin'e baktım, sevinçten Necla teyzenin getirdiği sarma kazanını-boş- davul yapmış; İnci Süreyya'nın sihirbaz deyneğiyle kazana vuruyordu...

Bizim softluk şaka mı?

Bitiş.

🦋🧚‍♀️