21. Benim Gibi Bir Kadın 🥊

773 119 39
                                    

   "Yanlış yaptım sanmıştım, 'durumun' içindeki yanlışmışım..."

   Mavi, ellerini yukarı kaldırdığında ben de ellerimi yukarı kaldırdım. Aşık olduğum gözlerini gözlerime dikmiş, ufacık gülümsemesi ile bakıyordu.

  "Çok iyi ama birazcık daha esnek olmalısın." diyerek yaklaştı. "Belini biraz geriye at ve insan olduğunu hatırla Eylül." dedi gülerek. O güldüğünde kulaklarım bayram ediyordu sanki. Tepemde uçup duran kuşlar, midemi gagalayan ağaçkakanlar vardı. "Robot gibi duruyorsun." Ellerini belime koyunca boğazımdan kulaklarıma doğru bir ateş yükseldi. Belli etmemeye çalıştım ama benim de ellerimi elleri üzerine koyasım, aşk yolunda, deli danalar gibi koşasım vardı.

   "Nasıl olacak anlamadım ki?" dedim yalandan. Elini biraz daha sıkılaştırdı ve benim kütükten yontulmuş belimi eğmeye çalıştı.

   "Çok kaslısın." dedi bir anda. "Bu yüzden esnek olamıyorsun maalesef."

   Bir anda geri çekildim, elleri öylece havada kalmış, şaşkınca yüzüme bakmıştı.

   "Ne demek esnek değilim?" dedim kaşlarımı çatarak. "180 derece bacağımı açabiliyorum ve aryıca bunun sayesinde mükemmel tekmeler atabiliyorum." Yumruklarımı kaldırıp bir sağa bir sola attıktan sonra ellerimi önde tuttum ve ters takla attım. Süper kahraman inişi!

   "Gerçekten güzeldi ama..." dedi gülerek. Bir yandan da alkışlıyordu. "...estetik değil. Yani zarif gözükmüyor." diyerek elini kaldırdı ve geriye doğru hafifçe büküldü.

   "Rüzgar esince çimenler de böyle gözüküyor..."

   "Puhahah!"

   Arkadan gelen ufak fısıldaşmalar ile hızla arkama baktım. Mavi bunu duymamıştır umarım. Endişe içerisinde ona döndüğümde dans hareketlerini yaptığını görerek derin bir nefes verdim. Sonrasında tekrar arkama dönmüş ve penceredeki iki zibidiye bakmıştım. Kaş göz hareketlerim ile onları kovaya çalışırken Mavi seslendi.  

   "Bugünlük bu kadar yeter mi? İşe dönmem gerekiyor." dediğinde gülerek kafamı salladım.

   "Siz ne derseniz öyle olsun hocam." demiş kocaman gülümsemiştim. Eşyalarını topladığı esnada ben daha hızlı toplanıp kaçtım. Çünkü penceredeki sinekleri öldürmem lazımdı. Kendimi caddeye atar atmaz, bayır yukarı koşan, Eylem ve Güneş'e baktım.
 
   "Kaçmayın lan!"
 
   Peşleri sıra çılgınlar gibi koşarken Eylem gülerek Güneş'in sırtından ittiriyordu. Yumruklarımı sıkıp hızla üzerlerine koştum.

  "Kabul et Eylül!" diye bağırdı Eylem gülerek. "Senin gönlün ota kondu!" dediğinde daha da sinirlendim.

   "Seninki de boka konacak gibi Eylem!" dediğimde kocaman açtığı gözleri ile Güneş'i ittirdi.

   "Kusura bakma kanka, ben kaçar!" Eylem'in Güneş'i satmasıyla kaçması bir olmuştu. Güneş ise elime düşmüş olmanın gerginliği ile yüzüme bakıyordu.

   "Özür dilerim bea." dedi nefes nefese yere oturarak. "Ben anlamıyorum zaten gönül mönül..." soluğu arada bir kesilirken yerde çırpınıyordu. Evet, kitlesini arttırmak için o kadar yumurta yerse nefesi yetmez tabii. Saçlarımı sinirle geriye atıp gökyüzüne baktım.

   "Ben o çocuğu tavlamak için neler neler yapıyorum bir bilseniz..." diye geveledim ağzımın içinde.

  "Bu akşam fırında makarna yapayım, barışalım?" dedi Güneş tek gözünü kısarak. "Ne dedin yavrum?"
 
   İçimden hiç tatlıya bağlamak gelmese de, ileriden gelen Burak Hocayı görünce, kafamı salladım.

Benim Gibi Bir KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin