29. Benim Gibi Bir Kadın! 🥊

440 88 60
                                    

  "Mavi mi olsun gökyüzü? Bilmem yeşil de olabilir..."


   "Dün nasıl geçti?" diyen Eylem ile gözlerimi kaçırıp hızla spor salonuna yürümeye başladım.

  "Bu kadar utanacak ne var?" dedi Güneş arkamdan bağırarak. İki elimi yanaklarıma dayamış hızla yukarı çıkarken Alp çıkageldi.

   "Eylül." dediğinde koşar adımları yavaşlamış, yüzümdeki utanç dolu gülüş silinmişti.

  "Alp?" dedim ben de ellerimi yanaklarımdan çekerek.

   "Ooo, enişte de gelmiş." diyen Eylem ile hızla arkamı dönüp kafamı iki yana salladım.

   "Aramızda bir şey yok." dedim sertçe. Güneş şaşkınlıktan elindeki poğaçasını düşürdü. Eylem ise "Neden?" der gibi bakıyordu.

   "Biraz konuşabilir miyiz?" 

   Alp'in sorusu ile ona doğru döndüm. Aslında hiç açılmadan ve hiç beraber olmadan onu terk etmiştim. Kendimce. Tam kabul edeceğim sıra biri kolunu omzuma attı ve sertçe beni kendisine çekti.

  "Son zamanlarda çok koy verdin." diyen Burak Hoca kolumu sıkıca tutup Alp'e baktı. "Okan'dan yumruk bile yemiş." dedi ve elini yanağıma koyup acıyan çenemi baş parmağı ile okşadı.

  "A!" diye bağırmış ve hızla geri çekilmiştim. Acıdığından falan değil! Herkesin için bana böyle yakın davrandığı için! Telaşla etrafıma bakınıp Alp'e döndüm. "Başka bir zaman konuşalım." dedikten sonra Alp'e düşmanca bakan Burak Hoca'ya baktım. Kahretsin! Çok utanıyorum. 

  Salonu geçip soyunma odasına koştum. Allah'ım kalbim. Kalbim deli gibi atıyor. Titreyen ellerimi göğsüme koyduğum esnada içeri dalan Eylem ve Güneş ile geri çekildim.

  "Ne demek Mavi ile olmadı ama sen mutlu?" diyen Eylem ile Güneş çantasını hırsla yere attı.

  "Ayrıca Brokoli seni sarıp sarmalamak. Sen olmak üzüm sarma Mavi bakma lahana gibi?" 
  
   Güneş deli saçması şeyler anlattığı esnada dudaklarımı yaladım. Tamam, sadece sakin olmalı ve her şeyi olduğu gibi anlatmalıydım. Sırtımdaki çantayı yere atıp kızlara doğru bir iki adım atmıştım ki kapı çaldı.

  "Eylül! "

  Sinan Hoca ile hızla kapıya koştum. Kapıyı açtığımda önce Sinan Hoca'yı sonrasında ise bana sırıtarak kalan Burak Hoca'yı görmüştüm. Neden sırıtıp duruyor ki?

  "Haftaya olan karşılaşma için Burak Hoca bizzat yardım edecek. Şu anda ilerleyemeyen bir tek sensin. " dediğinde kocaman gözler ile Sinan Hoca'ya baktım.

  "Hocam, siz yardım etseydiniz? " dediğimde kaşlarını çattı.

  "Ha ben ha Burak Hoca! " diyerek kızdı. Ayrım yaptığımı düşünmüştü  muhtemelen.

   "Peki hocam." dedim kafamı eğerek.

   "Şimdi git Burak Hoca ile program hazırla. Haftaya madalyanı alıp gelmeni istiyorum."

   Sinan Hoca'nın gitmesi ile Burak Hoca ellerini ceplerine sokarak yanıma geldi.

   "Merak etme, sana çok yardımcı olacağım." dediğinde yumruklarımı sıktım.

   "Sen mi teklif etti  bunu? " dedim kaşlarımı çatarak.
  
   "Okan'dan yumruk yiyordun." dedi kafasını yana eğip.

    "Delirdin mi? Ya birileri anlarsa? " diyerek etrafıma bakındım. O da merakla yanıma yaklaştı ve etrafa bakındı.

Benim Gibi Bir KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin