26. Benim Gibi Bir Kadın! 🥊

461 82 26
                                    

    "Sırtımı yaslamak istediğim insanlara gönlüm ağır geldi... "

   "Yemek yapabiliyor musunuz? "

   Kafasını sallarken tavukları suya attı.

   "Ben de yardım etmek istiyorum." diyerek araya girdiğim anda bir anda önüme geçti.

    "Unutma biz sevgiliyiz." dedi gözlerimin içine bakarken. "Ben değil, yanında Mavi varmış gibi hareket et." dediğinde gözlerim yine dudaklarına kaydı. Karanlık bir şeyin arkasında izlediğim anlamsız bir video gibiydi.

   "Tamam..." dedim sessizce. Yeter ki benden biraz uzaklaşsın.

   "Güzel." diyerek elini belime attı ve şaşkın sıfatımı es geçerek tezgaha yaklaştırdı. "Şimdi soğanları soy bakalım. " Kaşlarımı havaya kaldırdım. Beni kandırmış mıydı? "Ben doğrarım. "

  Sanırım doğramak daha fazla göz yakar.

   Ellerimi yıkamış, özenle soğanları soymuştum.  O ise makarnaları tuzlu suya atmıştı. Bir diş de sarımsak. Gerçekten yemek yapmaktan anlıyor gibiydi.

  "Gözlerin yanmadı değil mi? " diyerek bana döndüğünde hızla önüme döndüm.

   "Hayır, hem de hiç. " diyerek soğanı gösterdim. Elimden aldı ve etrafımdan dolanıp tezgahın diğer kısmına geçti.

   "Sıcak... "

  Aklıma gelen fısıltı ile kaşlarımı çattım. Hayır bu garip ses ve görüntüler de neyin nesi cidden? Deliriyor muyum?

   "Senin adın ne? "

   Gözlerimi kısıp daha da dikkatli düşündüm. Artık ne ise tamamen görüp anlamak istiyorum.

   Kaşlarımı çatmış, kitlenmiş bir şekilde, tezgâha bakarken belimde eller hissettim. Burak Hoca sessizce beni kendine çevirdi. Yeşil gözleri gözlerimde gezindi. Endişelenmiş gibiydi. Rol mü, gerçek mi? Ayırt edememek canımı sıkmıştı.

   "İyi misin?" dedi hafifçe eğilip yüzüme bakarken. "Betin benzin atmış." 

   Kafamı salladım.

  "İyiyim, sadece bazen gözlerim kararıyor." dediğimde elini alnıma koydu ve ateşime baktı zannımca. 

   "Üşüttün mü acaba?" Saçlarımı özenle geriye attığında nefesimi tuttum. Ellerim garip bir sezgi ile tezgaha dayanmış, sıkı sıkıya tutunmuştum. " Yağmur iyi gelmemiş olsa gerek." dedikten hemen sonra geri çekildi. "İstersen sen otur ben sana bir nane limon kaynatayım?"

    Kafamı iki yana salladım. "Hayır, ben de yemek yapmana yardım etmek istiyorum." 
Sağ işaret parmağımı gergince çekiştirirken gözlerine baktım. İçimde garip bir sıkıntı vardı. Tek başıma bir köşede oturup onun yemek yapmasını izlersem muhtemelen delirirdim.

   "Emin misin?" 

   "Evet. Ne yapmam gerek?" dediğimde hızla arkasını döndü ve bir paket tavuk çıkarttı. 

   "Pek de bir şey değil." 

   Aradan geçen garip konuşmaların, saçma bir uyumun içerisinde yemek yapmaya başladık. Beklenilmedik bir şekilde Burak Hoca yemek yapmada oldukça iyiydi. Özellikle bıçağı kullanırken oldukça tecrübeli gözüküyordu. Bana soğanları doğramamı söylediğinde yüzümü asıp hepsini doğramış ama sonrasında ellerimi gizlice yanaklarına sürmüştüm. 

   "Eylül!" diye bağırdığında sırıtarak geri geri gittim. 

   "Efendim?" dediğim esnada eline kocaman bir soğan almıştı. Kaşlarım havaya kalkarken hızla arkamı dönüp kaçmaya başladım. İşte o andan sonra her şey sarpa sarmıştı. Tatlı tatlı yaptığımız yemekler birer savaş ürünü olmuştu. Birbirimize zorbalık yaparak hazırladığımız yemekler şaşılacak derecede lezzetli olmuştu. Belki de harcadığımız efor bizi acıktırmıştı. Bilemiyorum.

Benim Gibi Bir KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin