"Kulağa hoş geliyor ama kendisi anlamsız..."
Saçlarımı geriye atarak etrafa bakındım. Tamam belki birazdan fazla korkmuştum ama bunu onun bilmesine gerek yoktu. Hem neden bilmeliydi ki?
"Biraz su ister misin?" dedikten sonra ceketini açıp bir şişe su çıkarttı. Merakla ceketinin içine baktım. Koca şişeyi oraya nasıl sığdırmıştı cidden? Bu adamdan korkulur.
"Olur..." diyerek şüpheli bakışlarımla yaklaşıp elindeki su şişesini aldım.
Hareketlerimi tek kaşı kalkık bir vaziyette izliyor oluşuna yakıyordum içimden. Ne demek tek kaşı kalkık beni izlemek. Şişeyi açıp kafama dikmiştim ki gülerek etrafa bakındı.
"Katıra binecek kadar ne delirtti seni?" dediğinde ağzıma doldurduğum tüm suyu tek seferde yuttum.
" Deli bir dede zorla bindirdi. Hayvanın kıçına öyle bir şaplak attı ki zavallı hayvan Allah ne verdiyse koşmaya başladı. Durduramadım." dediğimde gülmemek için alt dudağını ısırmıştı.
Şişenin kapağını tehdit edercesine kapatırken gözlerinin içine içine baktım. Ben burada gülünecek hiçbir şey bulamıyorum açıkçası.
"Ben gülünecek bir şey bulamadım." dediğimde daha da güldü.
"Nerede bu deli dede?" dedi alayla.
"Ne bileyim ben?" Sinirle arkamı dönmüş bir iki adım atmıştım ki iki metre ötede gördüğüm yılan ile göz göze geldik. "Ananı avradını, yedi ceddini!" diyerek bir iki adım geri çekildiğimde Burak Hoca merakla yanıma geldi.
"Ne oldu?" dediğinde bir elimi ağzıma dayadım.
"Kardeşinizi gördüm." dedim fısıltılı bir halde.
"Benim kardeşim yok." diyerek kaşlarını çatmış ve büyük bir ciddiyetle gözlerime bakmıştı.
"Allah Allah..." dedim anlamamış gibi. "Ama vallahi size çok benziyor, yeşil yeşil..." diyerek yılana baktığımda dönüp kendisi de dönmüş ve bakmıştı. Yılanla göz göze gelen Burak Hoca'nın yüzü bir hayli düştü.
"Yılan yani..." dedi bozuk bir sesle.
"Siz ne beklemiştiniz Hocam?" dediğimde başını iki yana salladı.
"Sert oynuyorsun." dedi yanağını içten ısırarak. "Düşman olmaya gerek yok." dedikten sonra kollarını göğsünde bağladı. "Eğer sert oynamak istersen elimde çok kötü kozlar var bilesin."
Lafının üzerine alayla güldüm.
"Benim hayatımda sakladığım iğne ucu kadar sır yok. " diyerek güldüm alayla. Kıs kıs güldüğüm sıra yeşil gözleri kısılmış ve "Emin misin?" der gibi gözlerime bakmıştı. Kaşlarımı çattım. Benim sakladığım bir şey yoktu ki...
"Sen ona aşkınsın... sen ona aşıksın..." diyerek arkasını dönmeye başlayınca gözlerim koskocaman açıldı.
"Hayır ben ona aşık değilim!" dedim telaşla. Gülerek omzu üzerinden gözlerime baktı. Kaşlarımı çattığım sıra kaşlarını alayla çattı.
"Kime?" dedi dalga geçerek.
"Ona..." dedim ben de.
"Ona değilsen..."diyerek ellerini çözüp ceplerine soktu. "...kime aşıksın?"
Ağzım beş karış açık kaldı. Şimdi ne diyeceğim? Beynim varlığını şu an hissettirmelisin. Bunca zaman kas yaparken keşke biraz beynimi de geliştirseydim.
"Hiç kimseye." dedim inatla.
"Ya?" diyerek kendi ekseninde dönüp geri geri yürümeye başladı.
"Öyle mi dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Gibi Bir Kadın
MizahEylül, sporcu olarak hayatına yön vermiş güçlü bir kızdır. Onun ile birlikte bu hayatı seçen Güneş ve Eylem ise en yakın arkadaşlarıdır. Bir gün erkeksi tavırları ile girdiği restorantta gördüğü yakışıklı adama aşık olur. Ancak kendisi ilişkile...