"Kötü insanlar da neymiş, ben beni mahvettim... "
Yumruklarımı sertçe sallarken Eylem koşarak yanıma geldi. Kum torbasının arkasına geçmiş, hızla tutup durdurmuştu.
"Az önce Burak Hoca'yı gördüm. Elinde büyük bir koli vardı." dedikten sonra gözleriyle Özgür'ü gösterdi. "Özgür'e çöpe atması için verdi. " dediğinde arkamı dönüp ısınan Özgür'e baktım.
"Ee, ne var bunda? "
Yüzünde sinsi bir ifade belirdi. Kıvırcık saçlarını geriye atarken gülümsüyordu.
"Kutu kapalıydı ama yere bir şey düştü. " dedikten sonra elini cebine attı ve bir kutu çıkardı. Boks eldivenlerimi elimden çıkarırken biraz yaklaştım. Dikdörtgen bir kutuydu.
"Aldın mı? " dediğimde kafasını salladı.
"İçinde birkaç tane fotoğraf var. " diyerek kutuyu açıp fotoğrafları çıkardı. "Dün gece bize bahsettiğin Cadı mı bu acaba? " dediğinde gözlerimi fotoğraflarda gezdirdim.
Sahil kenarında, sinemada, lunaparkta, kahvaltı masasında, teknede...
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Demek ki önceki deneyimlerini benimle paylaşıyordu. Bildiklerini, öğrendiklerini. Belki de sevgiyi öğrendiği yerlerde bana öğretmek istemişti.
"Bence odasında daha fazlası var." dediğinde ellerimdeki fotoğraflardan başımı kaldırıp gözlerine baktım.
"Nasıl yani?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Fotoğrafların arkasını kıpkırmızı. Özel olarak yapıldığı belli." Sinsice üzerime doğru geldi ve gözlerini kıstı. "Ben bunları geçen ki spor haftasının sonuçlarını verirken en alt çekmecede görmüştüm. Ama ters oldukları için fotoğraf olduğunu anlamamıştım."
Tek kaşımı kaldırarak fotoğraflara baktım. Ona onu çoktan aştığını söylemişti ama fotoğraflarından hala kurtulmamış mıydı? Saçmalık. O salak kıza karşı hala aynı şeyleri hissediyor olmalıydı. Madem o bana yardım ediyordu, ben de ona etmeliydim. Değil mi?
"O zaman borcumu ödeme vaktim gelmiştir." diyerek fotoğrafları Eylem'in omzuna vurarak bıraktım ve bileğimdeki tokamı çıkardım. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaparken Eylem hayran bir bakış atmıştı. Birkaç adım geri giderken kafasını aşağı yukarı salladı.
"İşte tanıdığım dostum geri döndü!"
Saatlerin ardından herkes spor salonunu terk ettiğinde çöp kutusunun arkasından çıktık.
"Şimdi planı herkese yeniden anlatıyorum." dediğimde ikisi de kafasını salladı.
"Flamingo (Eylem), sen ön kapıyı açıp arkasına geçiyorsun, Gergedan (Güneş) sen ise beni Sinan Hocanın odasına sokuyorsun ve oradaki küçük camdan Burak Hocanın odasına giriyorum." dediğimde ikisi de kafasını salladı.
"Anlaşıldı Kanguru (Eylül)!"
"Anlaşıldı Kanguru (Eylül)!"
Üçümüz hızla yangın merdivenlerini tırmanmaya başladık. Üçüncü kata geldiğimizde Eylem'in bir bacağından tuttum ve öne doğru sarkıttım. Salonun camının üst kısmını tutup ittirdi. Açılan pencere ile içeri girdi ve sonrasında dönüp salonun balkon kapısını açtı. Biz de içeri girdiğimiz zaman elime telefonumu aldım. Fenerlerimizi açıp salona bakındık.
"Oğlum, akşamları bir tık korkunçmuş."
Eylem'in lafı ile kafamı iki yana salladım ve hızlıca Sinan Hocanın odasına ilerledim. Eylem dışarıda gözcülük yaparken Güneş ellerini birleştirdi. Telefonumu arka cebime sıkıştırıp eline, oradan da omzuna bastım. Ellerimi küçük oda penceresine dayadım. Burası aslında havalandırma için yapılmış ama sonrasında iptal edilmiş saçma bir pencereden başka hiçbir şey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Gibi Bir Kadın
HumorEylül, sporcu olarak hayatına yön vermiş güçlü bir kızdır. Onun ile birlikte bu hayatı seçen Güneş ve Eylem ise en yakın arkadaşlarıdır. Bir gün erkeksi tavırları ile girdiği restorantta gördüğü yakışıklı adama aşık olur. Ancak kendisi ilişkile...