"Kışın açan güneş eritmesin isterim avuçlarıma dolan kar tanelerini... "
Dondurmamdan bir ısır alıp gökyüzüne baktım. Gerçekten de sevilmek farklı hissettiriyordu. Yapabilecek olsam bile onun benim için yapmasına izin vermek...
Gülümseyerek bayırı çıkarken bir anda karşıma çıkan Alp ile adımları kesildi. Sessizce yanıma geldi ve gözlerime baktı.
"Biraz konuşabilir miyiz? " dediğinde kafamı salladım. Önden yürümem için eliyle yol gösterdi ve, iki de bir Burak Hoca'yı gördüğüm, o parka getirdi beni.
Beraber banka oturduğumuzda derince bir iç çekmişti. Bir sorun mu vardı acaba?
"İyi misin?" dedim eğilip yüzüne bakarak. Canı sıkkın gibi duruyordu.
"Aslında..." deyip bana döndü. Mavi gözlerinde garip bir şeyler vardı. Şu ana dem görmediğim. "... Eylül, ben senden hoşlanıyorum." dediğinde dondurmam elimden yere düştü. "Biliyorum, biliyorum çok saçma gelecek sana ama ben hayatımda daha önce hiç böyle bir kadın tanımadım." dedi heyecanla. " Nasıl anlatabilirim? İnsan düştüğünde düştüğü için kendine ağlar ve kızar ama sen seni düşüren şeye sayıp sövüyorsun. Konuşurken çekinmiyorsun, deli dolusun ve ulaşılmaz gözüküyorsun."
O kadar hızlı konuştu ki bir cevap bile veremedim. Hatta gözlerimi dahi kırpamadım.
Ne demek Alp benden hoşlanıyor?
İki karış açık kalan ağzım ile öylece suratına baktım. Haftalar önce bu konuşma yapılmış olsaydı bayılıp kalırdım muhtemelen ama şimdi... Sanki sadece bir şarkı çalıyordu ve ben ona dokunamıyordum. Havada asılı kalıp gidiyordu sözler. Beni derinde yaralasa bile.
"Ben... " dedikten sonra gözlerimi kapattım ve derince bir nefes aldım. Dök artık aklındakileri! "... Ben de senden hoşlandım!"
Bir anda patlak vermiş gibi seslice cevap verdiğimde şaşkınca yüzüme baktı.
"Ama çok geç kaldık." dedim içimdekileri dökerken. "Sen beni sevmek için, benim ise tekrar seni sevebilmem için çok geç. " diyerek burukça gülümsedim. "Ben elimden geleni yaptığım için hiç pişman değilim ama maalesef senin yapabilecek hiçbir şeyin yok. Çünkü ben şu anda gerçekten bir başkasından hoşlanıyorum."
Mavi gözlerinde boğulmak istediğim zamanlar nasıl bu kadar net bir şekilde silinmişti bilmiyorum ama silinip gitmişti işte. Bu garip durumdan kurtulduğumu düşündüm. Kurtulduğum için artık için daha rahattı.
"Burak'tan mı hoşlanıyorsun? "İkimizin bakışmasını bölen ses ile arkama baktım. Şu Cadı.
Ellerimi dizlerime koydum ve derince bir nefes aldım. Tamam, yüzleşmek zaten benim gibi birinin işi. Sessizce ayağa kalktığımda Alp de benimle birlikte kalkmıştı.
"Evet. Burak'ı seviyorum." diyerek çok daha ciddi bir seviyeye getirdim cümleyi.
Yarım ağız sırıttı.
"Belliydi." dedi tek kaşını kaldırarak. "Solucanı avcuma bırakmandan oldukça açıktı." dediğinde kafamı salladım.
"Evet, yazık solucana. Sana değdi. "
Yüzündeki alaylı gülüş silindikten hemen sonra üzerime adımladı.
"Sen Burak'a göre değilsin. " dedi inatla. "Onun hakkında hiçbir şey bile bilmiyorsundur." dediğinde ben de meydan okur gibi karşısına geçtim.
"Ne güzel. Sevgilimi tanımak için önümde bir koca ömür var. "
Alp bir anda aramıza girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Gibi Bir Kadın
HumorEylül, sporcu olarak hayatına yön vermiş güçlü bir kızdır. Onun ile birlikte bu hayatı seçen Güneş ve Eylem ise en yakın arkadaşlarıdır. Bir gün erkeksi tavırları ile girdiği restorantta gördüğü yakışıklı adama aşık olur. Ancak kendisi ilişkile...