47. Bölüm

34.8K 2.1K 215
                                    


İki gün önce atmamamın telafisi olarak bugün üç tane atayım dedim. :))

47. Bölüm | Kokunda Uyumaya
İhtiyacım Var

"Sökmediğin bir kısım kalmadı artık çadırımı rahat bırakır mısın?" dedim bu sefer beni duyup ciddiye almasını ümit ederek.

Kaan'dan çadırı kuranın kim olduğunu öğrenir öğrenmez geri gelmiş ve beni içinden çıkarmıştı.

"Sen o itin senin çadırını kurmasına niye izin veriyorsun ki sanki ?" diye söylendi bilmem kaçıncı kez. Matarasını açıp kafaya dikti.

Belki bu sefer beni takar diye "Çünkü" dedim. "Benim kurabileceğim tek çadır seninki." Ağzındaki suyu püskürttü ve koca gözlerle bana baktı. Şımarık şımarık gülümsedim. "O ağzına acı biber süreceğim" dedi ama bu sefer ciddiye almayan ben oldum.

"Ee hadi sökmen bittiyse geri yap artık şunu."

Çadıra bir fikri yokmuş gibi bakıyordu. "Ben o şerefsizin sana yürüyen ses tellerini sökeceğim asıl" dedi ağzının içinde. Bir demiri aldı başka birine birleştirmeye uğraştı. "Niye iç içe girmiyor bu ?" diye sordu sanki benim çok bir fikrim varmış gibi.

"İç içe girmesi gerekmediği içindir belki."

"Dalga geçme yavrum gel de bir işin ucundan tut."

Yüzümü buruşturdum. "Ne yani hem çadır kurmayı bilmiyorsun hem de gelip hazır olan çadırımı mı söktün?" desemde yanına geçip bir ipi elime aldım. Ters ters baktı bana sadece. "Bunu nereye bağlayacağız ki ?"

Umutsuzca iple elindeki parça arasında gidip geldi bakışları. "Dur bir deneyelim" diyerek elimden aldı ve bir süre uğraştı.

"Yok mu bunun bir kılavuzu falan ?"

"Var ama" dedi dibime oturup kalçamı işaret ederek. "Üzerine oturuyorsun."

Beni belimden kaldırdığı gibi kucağına çekti. Bunun için uğraşmasına bile gerek olmaması sinir bozucuydu. "Ne yaptığını söyler misin ?"

"İlla bir yere oturacaksan bu kucağım olsun, işimize yarayacak kağıt parçası değil." Kağıdı çekip etrafımdan sardığı kollarıyla önümüzde açtı. "Bak bakalım ilk adım neymiş?"

Kucağından kalkmak için bir hamle yaptım ama beni tekrar kendine çekerek izin vermedi. "İşimiz çabuk bitmesin mi istiyorsun?"

"Kucağında oturmadığım bir şekilde de işimizi bitirebiliriz."

Gülüşü içtendi. Kafasını boynuma sokup kağıdı sesli şekilde okumaya başladı. "Bak" dedi sonra duraksayıp. "Önce kumaşın demirlerinin gireceği alanlarını genişletmemiz gerekiyor."

"Onu geç" dedim dalgınlıkla. "Akın baya uğraştı onlarla, hallolmuştur."

Boynumda duran başını çok az çevirip omzumu ısırdı. "Ela" dedi kızgın kızgın. "Yeni duruldum beni yine delirtme."

"İyi ya ne dedim şimdi?" Kağıdı elinden çektim. "Ver şuna birde ben bakayım."

Orada ne kadar uğraştık emin değildim ama epey zamanımızı aldı. En sonunda bir çadır kurmayı becerebildiğimizde geriye çekilip eserimize baktık heyecanla. "Ay çok güzel oldu" dedim hevesli hevesli.

Başımı ona çevirdiğimde beni izlediğini fark ettim. "Evet, çok güzelsin" dedi işine geldiği gibi. Sonra yere bıraktığı çantasını alıp bir kalın şal çıkardı içinden. "O niye, ben yeterince örtü getirmiştim."

Alef | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin