51. Bölüm | Öpesim Gelir Yapma Şöyle"Doğru yoldan gittiğimize emin misin Demir Bey Amca ?" İrem arkadan başını uzatmış şoför koltuğundaki babama bilmem kaçıncı kez aynı soruyu soruyordu.
Babam sıkıntıyla "İrem" dedi. "Kızım koy kafanı yat aşağı hadi ne olursun?"
Can İrem'in bacaklarının üzerinden emniyet kemeri gibi geçerek Ortay'ın üzerine yığılmıştı. Ortay gram umursamadan elindeki telefondan yine kimbilir kiminle mesajlaşıyordu.
İrem yine kıpırdanarak "Ay kuşum ya" dedi bana hitaben. "Biz niye bu saatte pikniğe gidiyoruz ki."
Benim yerime babam cevapladı. "O çocuğu evime sokasım gelmedi" dedi ters ters. Alef evimize gelmesin diye dışarıda bir plan yapmıştı. Ayrıca babamla yaptığım bu sefer başka olduğunu ima eden oldukça kısa süreli sohbetimden dolayı çok gergindi. Mert'ten bir kat nefret ediyorsa Alef'ten iki kat ediyordu.
"Haklısın Demir amcam," diye destekledi Ortay babamı.
"Sen telefonuna dönsene ulan."
Babam bana yandan bir bakış atarken Ortay elini uzatıp saçımı çekti arkamdaki koltukta oturmanın verdiği rahatlıkla. "Alef'e benzedin git gide kızım sen. Ulan falan yakışıyor mu ya sana ?"
Babam hayıflandı. "Benim prensesim o dağ ayısının yanında çok durmasın dimi Ortay, müsade etmeyeyim bence ben."
Çabucak arkaya dönüp Ortay'a yalvaran bakışlarımdan attım. Gözlerini devirip "Yapma Demir amcam, çocuk gider atar kendini bir yerden sonra" diye ikna etmeye uğraştı babamı.
"Atsın lan banane."
"Baba ya" diye sızlandım. "İyi tamam" dedi huysuz huysuz. "Mangalı beceremezse alırım ama ayağımın altına."
Alef'in genetik kodlarına kadar araştırdığını öğrendiğimden bu yana yaptığım gibi vicdanına oynadım. "Mangal yapmayı kimse öğretmemiştir ki ona," diyerek omuzlarımı düşürdüm. "Biliyorsun ailesinin durumunu."
Babam sessizleşti, arabanın kalanı gibi. Bu konuyu her açtığımda Alef'e sempati duyuyordu istemsizce. İlk kez onları tanıştırdığım günün sonunda satrançta boyunun ölçüsünü alacak olmuştu ama Alef babama yenilmemişti. Babam "Nereden öğrendin oynamayı böyle iyi?" diye sorunca da Alef'in yüzünde buruk bir tebessüm oluşmuştu.
"Babam" demişti. "Kaybetmeme öfkelenirdi. Turnuvada birinci gelmeyince eve sokmazdı." Onun gülerek devam ettiği sözlerine babam gülmemişti çünkü Alef'in farkında olmadığı şey benim bile bilmediklerimi babamın bir şekilde öğrenmiş olduğuydu.
Paranoyak babam askerliğinin getirisi olarak istediği bilgilere kolay erişiyordu buna alışkındım. Yine meslek alışkanlığı asla bana bir şey anlatmamıştı. Farkında olmadan beni sorgulamış neyi ne kadar bildiğimi öğrenmiş ve fazlasını öğrenmeme izin vermemişti.
Piknik alanı diye bir göletin çevresine gelmiştik. "Ne güzelmiş ya burası" dedi Ortay inerek arabadan. Manda yavrusu gibi kucağında uyuyan arkadaşımın başı böylelikle koltuğa düştü ve gözlerini açtı. "Ne oluyor lan ?"
Ortay "Uyan brom geldik" derken İrem "Eziyorsun beni kalk çabuk" diye cırlıyordu. "Kaç kilosun sen ya ? Ortay sen niye kalktın hemen ?"
Ortay "Sana dedim tüm ağırlığı benim üzerimde diye kabul etmiyordun ; al bak öyle miymiş?" diye laf yetiştirdi ona.
Hepsini bırakarak babamın tek koluyla taşıdığı yüklerden bir kısmına ortak olacak oldum ki "Gereksiz" diye seslendi bizi henüz görmemiş Alef ve arkadaşlarının oturduğu yere. "Gel al şunları."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alef | Texting
Teen FictionEla: Ruh hastası mısın sen, ne diye kafa atıyorsun çocuğa ? Alef: Ruhu'na hasta olduğum doğru Alef: ve o it çok fena asabımı bozdu Ela yazıyor Görüldü Alef: Sana ne demiştim kaçak ? Alef: Sen bana bir adım atsan ben sana bir nefes uzaktayım