50. Bölüm | Şikayet Edersem Adam Değilim
Yağmurdan sırılsıklam olmuş sevgilimi içeri alırken kucağında titreyen koca gözlerini üzerime dikmiş şey beni duraksattı.
Alef'in koca cüssesinde elinde tuttuğu minicik şey o kadar komik duruyordu ki. "Bu nereden çıktı böyle?" diyerek kucağından aldım yavru köpeği.
Çok ıslaktı ve fazla üşümüştü. Bu yüzden önceliği ona vererek Alef için çıkardığım havluyu üzerine örttüm ve kurulamaya başladım.
"Pabucumun dama atılması beş saniye bile sürmedi" diye hayıflandı. "Seni getirdiğime beni pişman etme velet, götürür geri bırakırım." Köpek onun tehdit ettiğini anlamayarak uzattığı parmağını yaladı heyecanla.
"Yaa" dedim uzata uzata. "Yerim seni ama ben."
İçime katmak ister gibi sarıldığımda Alef gözlerini kıstı. "Geri bırakmak konusunda şaka yapmıştım ama ciddi düşünmeye başlıyorum."
Daha fazla ilgisiz kalırsa iyice huysuzlanacağını artık bildiğim için köpeği yere bıraktım ve hala açık olan kapıyı kapattım. "İçeri geçsenize geliyorum ben."
Umursamazca yürürken köpek arkasından onu takip etti.
Elime bir havlu alıp içeriye döndüm. Tekli koltuğa erkeksi bir şekilde oturmuş Alef halının üzerinde yuvarlanan köpeği dudağının kenarındaki kıvrımla izliyordu. Bir bacağının bileğini diğerinin dizinin üzerine atmıştı. Bunu davet kabul ederek kucağına oturdum bir anda.
Beklemediği için refleksle elini kalçama bastırdı. Havluyu omuzlarına bıraktım ve çoktan fişini takmış olduğum kurutma makinesini elime aldım. "Bunu ne ara ayarladın?"
"Bu yağmurda geleceğim dediğin için her şeyi düşündüm" derken üçlü prizi kendime yaklaştırdım çünkü tekli biraz daha uzak kalıyordu.
"Sen beni hep bu kadar düşünüyor musun ?" dedi parmakları belimi huylandıracak gibi okşarken.
"Hiç aklımdan çıkmıyorsun ki" dedim şımarma isteğine hevesle. Bir yandan saçını kuruttum diğer yandan dağınık saçlarıyla makinenin ısısından kızaran yanaklarına bakarken içim gitti. Ne tatlıydı?
Artık ona içimden geldiği gibi davranmak daha kolaydı. Mesela şap diye öptüm yanağından sesli sesli. Baktı kaldı ve o hali daha tatlu göründü gözüme. Bu sefer dudağından öptüm dayanamayıp.
Yüzü gülmeye başladı. Hiçbir şey söylemedi ama onu ne zaman teklifsiz öpsem olduğu gibi yüzünde güller açtı. "Çok seviyorum bu çocuğu ya" dedim nazlı nazlı.
"Kendi kendine mi konuşuyorsun?"
"Canım seni sevmek çekti, şikayet mi ediyorsun ?" dedim gözlerimi kısarak.
Başını boynuma sakladı ve kolları sırtımı kavradı. "Şikayet edersem adam değilim" dedi boğuk sesiyle. Sevmek Alef'e çok yakışıyordu ama sevilmek ayrı bir oturuyordu üzerine. Benim tarafımdan sevildiğini hissettikçe daha başka birisine dönüşüyordu.
Mesela okulumuz geri başlayalı biraz olmuştu. Şaşırtıcı bir şekilde kavgalarımız asla büyümüyordu. Bazen onu alttan almayı öğrenmiştim. O beni zaten idare edebiliyordu.
İkimizde asla ortak paydada buluşamamışsak kavga edince küsüp birbirimize arkamızı dönerek oturuyorduk. Sonra sinirinden ödün vermeden geçerken öpüyordu boynumdan ve ben her şeyi unutuyordum. O unutmuyordu ama koşup sarılınca huysuzlanıyordu. "Önce sen beni öpmedin mi ?" diye sorunca "Yo" diyordu ölümüne inatlaşarak. "Kim öpmüş ben mi ? Görülmüş şey değil."
Sınava kalan zaman gittikçe azalırken daha çok stresli olmayı bekliyordum ama Alef sayesinde çok daha iyi hissediyordum. Mutluydum yersiz endişelenmeyi bırakmıştım. Kendime duyduğum güvenin biraz olsun zedelenmesine izin vermiyordu.
Anlamadığım çoğu konuda yardımcı oluyordu ve bende ona bir yardımım dokunsun diye yeni kitaplar almıştım. Kollarının arasından biraz zorlanarak çıktım aklıma gelenle.
Köpek ben kalktığım gibi kucağına atlamıştı. "Adını ne koyacaksın?" dedim kapının kenarındaki poşetleri alırken.
Nemli tüylerini okşayarak "Ne koyalım ?" dedi. "Sen seç."
Televizyonda hala açık duran filmi işaret ederek "Ay benim aşkım bebeğim kurban olduğum olsun mu ?"
Kaşlarını çatarak baktı filme. "Thordan bahsetmediğine inanmak istiyorum." dedi yüzünü ekşiterek. "Göbek yapmadı mı bu filmde ?"
"Göbek erkeğin hasında olur" diye iddialaştım. "Evimin erkeği ya şunun kaşına gözüne bak."
Kucağındaki köpeği bir bacağına çekip beni tuttuğu gibi diğer bacağına oturttu. "Ne dedin sen tekrar etsene yavrum duyamadım da ?"
Kıskanç bakışlarına kıyamayıp "Şaka yaptım ki" dedim hemen. "Hem ben böyle esmer kara kaşlı kara gözlü seviyorum."
"Esmerine de sarışınına da Ela,"
"Sadece seni seviyorum sevgilim mutlu musun ?"
"Bi zahmet."
"Ne huysuzsun ya sen bugün?" Omuz silkti. "Senin yüzünden ben gelirken gayet keyifliydim kızım."
"Bu kadar kıskançlık bünyeye zarar bence sen bunu bir düşün."
Beni asla takmayarak bizi dikkatle izleyen köpeğine döndü. "Thanos olsun senin şu yağ bidonunu nasıl yerle bir ettiğini hatırlarsın baktıkça."
"Artık bir köpeğin mi var yani ?" dedim hevesle. "Artık bir köpeğimiz var" diyerek gülümsedi benim gibi.
Poşeti hatırlayarak aldım düştüğü yerden. "Bak sana denemelerde işini görür diye felsefi kitaplar aldım."
Bana dalga geçer gibi baktı. "Tyt türkçe netim 38'in altına düşmüyor yalnız benim."
"Harbiden mi ?"
"Seni sevmediğim zamanlarda kitap okuyorum o kadar olsun."
"Ne yani ?" diyerek eğildim ona doğru. "Beni sevmediğin zamanlar da mı var senin ?"
"Okumuyorum demek istedim" diye sırıttı. "Ver sen bana o kitapları okuma alışkanlığı edineyim."
"Sen varya çok eşek oldun."
Güldü. "Neyseki sen hayvanları çok seviyorsun."
&
Aşırı keyifsizim şu ara ondan bölüm hiç içime sinmedi, umarım benim negatiflik bölüme yansımamıştır bebişler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alef | Texting
Novela JuvenilEla: Ruh hastası mısın sen, ne diye kafa atıyorsun çocuğa ? Alef: Ruhu'na hasta olduğum doğru Alef: ve o it çok fena asabımı bozdu Ela yazıyor Görüldü Alef: Sana ne demiştim kaçak ? Alef: Sen bana bir adım atsan ben sana bir nefes uzaktayım