Bakmadan attım 😔
Devrim 16 yaşında.
Saatlerce ağlayan beden yavaşça yerinden kalktı. Sürekli gülümseyen yüzünün bir daha gülmeyeceğini emindi. Zira en güvendiği insandan kapanmayacak yaralar almıştı.
Etrafına baktığında hava kararmıştı. Babası gelmek üzere olduğu için toparlanmalı ve yemeğe gitmeliydi. Annesinin hiç kimseye bir şey anlatmayacağını biliyordu. O yüzden banyoya gidip elini yüzünü yıkadı ve salona geçiş yaptı. Düşündüğü gibi babası gelmişti.
"Gel aslanım. İyi misin biraz daha"dedi sevecen şekilde adam. Oğlunun bu durgunluğunu çok üzülüyordu.
"İyiyim baba" dedi sadece. Çok ağladığı için sesi kısık ve yorgun çıkmıştı. Babasının ağladığını anladığını biliyordu ama sormamıştı. Üstüne gitmeyeceğini anladığında derin bir nefes aldı. Geldiğinden beri o kadına bakmamıştı. Görmek dahi istemiyordu.
"Hadi yemek yiyelim"diyerek ayağa kalktı babası. Hep birlikte sofraya oturdular. Sessiz geçen ortamı 7 yaşında ki kardeşinin sesi bozdu.
"Abicim. Sen çok güçlü birisin demi?"dedi ufaklık. Devrim kardeşine gülerek baktı ama içten olmayan bir gülümseme idi. Saçlarını karıştırırken o kadının sert sesi ile durdu.
"Hadi oğlum ye yemeğini. Sonra odana"dedi. Sonra diğer evladını iğrenç bir varlıkmış gibi bakıp sessizce 'dokunma' dedi. İçi yanmıştı Devrim'in. Neydi günahı da böyle bir muamele görüyordu. Kardeşine taciz edebilecek biri gibimiydi annesinin gözünde. Gözleri doldu delikanlının. İçi yangın yeriydi ama üşüyordu tüm bedeni. Ama hava değildi onu üşüten. Annesinin ona attığı soğuk ve nefret dolu bakışlarıydı.
"B-ben doydum size afiyet olsun"dedi ve hemen odasına gitti. Maruz kaldığı bakışları ve hakaretleri nasıl dayanacaktı bilemiyordu. Yatağının içine girip ağlamaya başladı. Elinden de tek gelen buydu. Saatlerce ağlamak....
.........
Annesinin öğrenmesinin üstünden tam tamına 3 ay geçmişti. Ama geçen tek şey aylardı. Annesi her fırsatta ona hakaret ediyordu. Pis ithamlarda bulunuyordu. Hele de en acısı kardeşine yaklaşmasını istemiyordu.
Okuldan gelen Devrim'in ilk işi her zaman ki gibi uyumaktı. Dersleri de eskisi gibi iyi değildi. İyice kötüye gidiyordu. Bunu fark eden babası ise iyice üzülmeye başlamıştı. Defalarca konuşmak istemişti ama oğlu hep engel olmuştu. Üzülüyordu evladı için. Her ne saklıyorsa onu mahvettiğini görüyordu.
"Seher ne oluyor bizim evladımıza. Günden güne eriyor. Doktora mı gitsek,hımm?" Karısının gözlerine baktı. Normalde ondan önce telaşlanan kadın şimdi umursamaz biri gibiydi.
"Yok bir şeyi. Şımarıklık yapıyor işte"dedi umursamaz bir şekilde. Babası karısının bu haline anlamaz bakışlar attı. Tuhaftı.
Seher hanım eşinin banyoya girmesiyle Devrim'in odasına girdi. Sinirliydi. Nefret doluydu. İçeri girer girmez yatağında olan delikanlının yorganını üstenden çekti ve kolundan tutar tutmaz ayağa kaldırdı. Zaten zayıflayan beden birden kendini soğuk parkelerde buldu. Gözlerini kırpıştırıp baktı kadına. Belli ki yine öfkesini kusmaya gelmişti.
"Bıktım senden şerefsiz. Yüz karası. Ailenin yüz karası. Ulan tiksiniyorum senden"yüzüne inen tokadı bile şaşırmadı. Alışmıştı dayaklarına.
"Anca susarsın zaten. Ne o birde küsüyor musun bana. Seni evimde barındırdığımı şükret."dedi öfkeli sesiyle. Birkaç kez daha dövüp çıktı odadan. Devrim ise ağladı. Hep yaptığı gibi ağladı....
1 sene sonra...
Tam bir sene olmuştu. Devrim'in yara aldığı günden bugüne tam tamına 12 ay geçmişti. Hayata küstüğü,yaşama sevincinin elinden alınmasının üstünden 12 ay geçmişti. Ama onun yaraları geçmemişti. Annesine olan öfkesi kırgınlığı geçmemişti. Annesinin yine nefret dolu sözleri devam ediyordu. Şiddet bitse de hakaretleri daha ağır geliyordu. Her defasında doğurduğu güne lanet ediyordu. Ve bunları duymak genç bir delikanlı için ne kadar katlanabilir olurdu. Olmazdı. Devrim içinde olmadı. Çünkü şu an inşaat halinde ki binanın tepesinde gözlerini kapatmış neden nefes aldığını sorgulamazdı. Ölmek istiyordu. Yaşamazsa daha iyi olurdu her şey. Kapattı gözlerini. Düşünmedi. Düşünürse vazgeçerim diye korktu.
"Abi sen hani güçlü biriydin. Hani seni kimse yıldıramazdı. Hani sen beni bırakmazdın" dedi kardeşi. İşte o zaman açtı gözlerini. Aşağı baktığında kalabalık olduğunu gördü. Babasının ağladığına emindi. Kardeşi de öyle. Tek ağlamayan bunların sebebi olan kadındı. Güldü ama acı bir gülümseme idi. Belki seviniyordu bu duruma.
"Abi beni bırakma" dedi kardeşi. Gözünden bir damla yaş düştü. Elinin tersi ile sildi yanaklarını. Gökyüzüne baktı. Sonra kahkaha attı.
"Size inat yaşayacağım. Duyuyor musun beni ? Sana inat yaşayacağım." Dedi ve emin adımlar ile indi yanlarına .
Devrim o gün babasına her şeyi anlattı. Yaşadığı her şeyi. Annesinin yaptıklarını anlattı. Gördüğü muameleyi anlattı. Ağladı... Döktü içini babasına. Her şey bitmişti. Biten oydu oysa ki.
Babası annesinden bir celsede boşandı. Oğlunun yanında oldu. O gün olanları bir kız için böyle olduğunu herkese inandırdılar. Herkes Devrim'in bir kız için böyle olduğunu bildiği için yıllarca hayatını kimseye almadığını biliyordu.
Devrim 20 yaşındayken babası bir kadınla evlendi. Ve o kadın onun annesi olmuştu. Eşcinsel olduğunu bilmiyordu ama hep yanındaydı. Ve 13 senedir onun tek annesi bu kadındı. Onu da kaybetmemek için anlatmıyordu. Babası ile tek sırrı buydu.
Yıllardır sakladığı bu maskenin bir çoçuğun çıkarması ise an meselesi idi. Devrim istemese de aşkın açamadığı kapı yoktu.
Evetttt!!!! Umarım anlamışsınızdır yaaa. Annesi öz değil. Devrimin geçmişi böyle. Bence bu kadar yeter. Diğer bölüm Korkut'tan devam!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Oğlan
Roman pour AdolescentsTamamlandı!! Hapishaneden yeni çıkan Korkut ile mahallenin abisi olan Devrim'in hikayesi...