Koku

7.8K 459 68
                                    

Yarın işe başlıyorum canlar. Ne kadar sıklıkla bölüm gelir bilmiyorum ama her akşam atmayı düşünüyorum. Tabi çok yorgun olmazsam. Neyse iyi okumalar❤️

Mesaimin bitmesi ile önlüğü çıkarıp yerine astım. Bir türlü geçmemişti dakikalar. Sanki inadına yavaştı akrep ile yelkovan bugün. Neyse ki bitmişti.

Son kez kendimi baktım. Saçlarımı düzelttim ve her zaman yanımda taşıdığım parfümü üstüme boca ettim. Güzel kokuları severdim. Belki kokumu severdi. Kim bilir demi. Daha fazla oyalanmak istemediğim için kendimi dışarı attım. Zaten laf söylemek için fırsat kollayan biriydi. Kavga etmek istemiyordum onunla.

"Ağaç oldum lan burada."sinirli sesiyle bana nefretle bakıyordu. Gülümseyip yanına gittim. Biraz tolerans gösteren taraf ben olmalıydım. Tabii şimdilik. Onunda uysal olacağı zamanlar olucaktı. Biraz zamana ve sabıra ihtiyacım vardı.

"Giyinmek uzun sürdü Devrim. Ondan geç kaldım. Gidebiliriz şimdi"diyerek gözlerine baktım. Onun gözlerinde nefret varken bende kesinlikle sevgi vardı. Başını sallayıp ilerledi. Ben ise yan tarafıma bakıp Serhat abimle göz göze geldik. Hafifçe gülümseyip göz kırptı. Bende gülümseyip ilerledim. Bekletmeyelim öküzümü.

Arabaya bindim. Ve biner binmez onun kokusuyla harmanlanmıştı ortalık. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Kokusu beni mayıştırmıştı. Başımı onun tarafına çevirdiğimde dikkatli bir şekilde araba sürüyordu. Gözlerim ilk başta dümene tutan ellerine çevirdim. Damarlıydı be parmakları uzun ve orta bir kalınlıktaydı. Buna bile yükselmiştim amk. Yutkundum. Sonra biraz daha aşağılara kaydım. Pantolonu tümüyle sarmıştı ve buradan bile belli olan kaslı bacaklarını izledim. Biraz yukarı çıktım. Çıkmaz olaydım. Kesinlikle büyüktü amk. Eğer oyalanırsam kötü olucaktı. Tüm bedenine süzdükten sonra sert duran çehresini izledim. O kadar dalmıştım ki ağzımdan çıkan kelimeleri duymamıştım.

"Çok yakışıklısın amk."fısıldadığımı düşünen ben salak devam ettim.

"Bu kadar yakışıklı olunmaz be adam. Nesin sen afet falan mı?"yutkundum birkaç kez. Dudaklarında takılı kalmıştım. Dolgun iki et parçası çok iştah açıcıydı. Şu an o dolgunluklarda nefeslenmek isteyen tarafımı zor engel oluyordum. Kendimi kaybetmiştim iki dakika da. Beni kendime getiren şey ise keskin sert bir sesti. İrkilip ona baktım.

"Geldik yürü. Neye daldın acaba"diyerek dışarı çıktı. Başımı birkaç kez sallayıp toparlandım. Adam iki dakika da beni mahvetmişti. Keşke hemen aşık olsaydı bana. Aceleci davranmak istemiyordum ama bir an önce kucağına atlamak isteyen tarafımı da zor tutuyordum. Titrek bir nefes alıp çıktım dışarı.

Küçük bir dükkandı. İşimiz zor değildi yani. İçeri girdiğimde onun ilk çay koyması beni gülümsetti. Demek ki bayağı bağımlısıydı. Yanına ilerledim. Ve tam dibine girdim. Omuzlarımız değiyordu. Bu dokunuş bile beni mahvetmişti. Ne oluyordu bana hiç bilmiyordum. Bu kadar aşık olamazdım. İyice kafayı yiyordum ben.

"Çay içer misin sen"diye soru sordu. Sorusu ile kendime geldim. Yüzüne baktım ilk. Bana bakmıyordu. Çay ile ilgileniyordu ama beni dinlediğine emindim. Galiba aramızda ki bu soğukluk gidecekti. Zaten hemen aşık olmasını istemiyordum. Önce bir arkadaş olmaya bile razıydım. Sonrası illa ki gelirdi. Birden bana bakması ile tüm vücudum titredi. Etkisinin bende bu kadar büyük olması hiç iyi değildi galiba. Bana bakıp hayırdır der gibi başını salladı.

"E-evet severim. Çok severim hemde. Sen sever misin?" Allah beni ne etmesin emi. Sesim hem titremiş hemde heyacanlı çıkmıştı. Kendime  lanetler okuduğum vakit onun gülümsemesi ile döndüm. İlk defa bana gülümsüyordu.

"Ulan kıvırcık alt tarafı çay sever misin dedim. Ne heyecanlandın bu kadar"dedi başını sağ sola sallayarak. Ben ise sadece mükemmel gülümsemesine izlemek ile meşguldüm.

"Hadi gel içelim çayı da başlayalım." Dedi.

"Tamam" tek kelime edebilmiştim. Halen onun etkisindeydim. Elimi çayı alıp önden ilerledim. Ama telefonumu unuttuğum için arkama dönecekken ona çarpmam ile çay elimden düştü ve onunda düştü.

"Hihhh. Çok özür dilerim Devrim. Ben isteyerek yapmadım. Yandın mı?" Telaşlı bir şekilde elim ile bedenine kontrol ediyordum. O ise elimi tutmaya çalışıyordu ama korkudan ne yapacağımı bilmiyordum.

"Dur sakin ol kıvırcık. Bir şey olmadı"dese de ben halen kontrol ediyordum.Elimi tutması ile durdum. Bana kaşlarını çatmış öylece bakıyordu. Kesin kızıp bağıracaktı. Buraya onunla konuşmak ve birazda olsa nefretini soğutmak için gelmiştim ama şu an daha fazla nefret ediyordu kesin.

"Gerçekten bilmeyerek oldu. Ben özür dilerim Devrim" sesim içime kaçmıştı.

"Tamam önemi değil. İkimize bir şey olmadı. Sen arkada ki paspasları al da temizleyelim." başımı sallayıp bir adım geri attım. Atmaz olaydım. Ayağım kaymıştı. Tam düşecekken o belimi tutmuş ama ben onu kendime çektiğim için ikimiz birden düşmüştük. Ve şu an onun üstündeydim. Gözlerimi sıkı sıkı kapattığım için tepkisini görmüyordum ama beni mahveden kokusunu çok güzel alıyordum. Boynu tam burnumun dibindeydi. Ve ben ise kendime engel olamadığım için kokusunu içime çektim. Ve mahallenin abisine söylenmeyecek kelimeler bir bir düştü ağzımdan.

"Çok güzel kokuyorsun Devrim"

Kara OğlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin