İyi okumalar dilerim
.˚ *꒰ঌ✦໒꒱ * ˚.
Eunmi büyük bahçedeki kırmızı güllerle güzelce ilgileniyor, üzerindeki beyaz elbisesi ile çeşit çeşit ve renk renk olan çiçeklerin arasında salınıyordu. Rüzgar saçlarını okşayıp sağa doğru uçururken dudaklarından silmediği gülümseme ile onu hissediyordu.
Kırmızı gülü yavaşça tuttu ve bileğine taktığı takılardan gelen seslerle birlikte onu ağır ağır okşadı. Tam karşıdan üzerindeki, siyah hanbok'u ile onu izleyen komutandan habersizdi. Bu genç kız öyle güzeldi ki aklını başından almıştı sanki. Gözünü bile kırpmadan onu izledi uzunca bir süre. Derken genç kız ona biraz daha yaklaşarak bu kez pembe güllerle ilgilenmeye başladı. Lakin gülün hoşuna gitmeyecek ki dikenlerini batırıvermişti kızın eline.
"Ah!" Kısık bir inleme ile elini çektiğinde onu izleyen komutan çattığı kaşları ile birlikte hızlı adımlarla yanına ilerledi. Büyük elleri ile kızın ince, zarif ellerini avcunun içine aldı. "İyi misiniz prensesim?" diye sordu. Gözlerinde endişe pırıltıları vardı.
"Evet, ben hallederim teşekkürler." Elini çekecekken biraz daha sıkı tuttu. Cebine koyduğu mavi, işlemeli mendili çıkarıp tüy gibi dokunuşlarla akan kanı temizlemiş ardından sevgilisinin ona yaptığı merhemi çıkarıp yaranın üzerine usulca sürmüştü. "Hssp."
"Bağışlayın prensesim canınızı yakmak istemedim."
"Lüzumu yok ben canı tatlı biriyim." diyerek güldüğü vakit komutan da gülümsedi. Bu kız ne kadar güzel gülüyordu, aklını başından alıyordu sanki toparlanmalıydı bir buluşması vardı ama onu bırakamıyordu. Ufacık temasları bile kalbini gümbür gümbür attırırken yavaşça geri bıraktı avcunun içindeki eli. Oysa ne güzeldi ellerinin uyumları.
"İyi misiniz?"
"Evet komutan, teşekkür ederim." Hafif bir tebessümden sonra karşısındaki komutanın yüzüne baktı. Yakışıklı ve erkeksi bir yüzü vardı. Gözünün altında üç dört santimlik bir yara vardı ancak bu onu kötü göstermek yerine daha iyi gösteriyordu. Başı dönüyor ve kalbi çıkacak gibi atıyordu genç kızın. Hızla toparlandı ve yeniden kısa bir teşekkür edip oradan ayrıldı.
"Bekleyin, adınızı bana bağışlayın prensesim."
"Eunmi, sizin nedir komutan?" İsmi de tıpkı onun gibi güzeldi. Kılıcını tutup hafifçe eğildi ve öyle konuştu.
"Seojoon, Kaiyō ordu komutanı Seojoon."
"Onur duydum."
"Ben de prensesim."
.˚ *꒰ঌ✦໒꒱ * ˚.Her gün olduğu gibi bugün de Kaen de yüksek bir sıcaklık vardı ve Chan, buraya geleli bir hafta olmuş olmasına rağmen hâlâ alışamamıştı bu sıcaklara. Onun geldiği yerde su ve buz müthiş bir uyum ve güzellikte olmasıyla birlikte Kaiyō'yu serin tutuyordu. Bahar oralara pek uğramazdı ama kimse bundan şikayetçi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Play with fire Chanchang
FanfictionKaen ve Kaiyō imparatorluğu, aralarındaki bitmek bilmeyen savaşları bitirip, barışı getirmek için iki aile için de çok önemli olan veliaht prenslerini mühürler. Delta Changbin x Alfa Chan 19.07.2023𓇢𓆸 ©Tüm hakları saklıdır.