Diğer ficler gibi text değil de bir düz yazı fici daha yazmak istiyorum ya sadece shipe karar veremedim bir de bu sıcakta fic falan yazılmıyo balkonda yaşicam artık amk
Bu arada yorum yapın birazz flop kalmasınnnn
neyse iyi okumalaarrr
(Çocuklar bölümü atmayı unutmuşum amk)
꒰ა ♡ ໒꒱
Tam karşısında kendini korumaya çalışan askere doğru bakıp sırıttı. Normalde prenslerinden böyle bir gülüş alan askerler iyi hissederdi lakin genç asker pek de iyi hissetmiyordu. Zira prenslerinden aldığı bu sinsi gülüş, birazdan herhangi bir yerden darbe alabileceğini gösteriyordu. "Lütfen merhamet edin efendim." dedikten sonra bir ağacın arkasına geçmişti. Changbin kaşlarını çatıp sinirle konuştu.
"Düşmanından da mı böyle merhamet dileneceksin sen? Derhal oradan çıkıp karşıma geç yoksa o ağacın altında bırakırım seni."
"E-emredersiniz." dedikten sonra saklandığı yerden çıkmış ve yeniden tam karşısına geçmişti. Changbin sol ayağını biraz geri çektikten sonra elindeki sopayı çevirmeye başladığında asker yutkundu. Kiminle karşılaşırsa karşılaşsın prensleri gibi güçlü olmayacağını biliyordu. Bu yüzden az evvel Changbin'in dedikleri onu kızdırmıştı. Elbette düşmanından merhamet dilenmezdi.
Oldukça sert bir şekilde yüz hizasına gelen tahta sopadan zorlukla kurtuldu tam kurtulduğu için rahatlayacakken alt taraftan gelen ateş ile sağ tarafa doğru zıpladı. "Sürekli kaçacak mısın asker? Oysa biraz savaşırız diye düşünmüştüm, Minho da seni övünce bir halt olduğunu düşünmüştüm lakin değilmişsin."
"Ben de antrenman yapacağımızı düşünmüştüm efendim."
Changbin konuşacakken hızla ona doğru yaklaşan turuncu renkli yaprağı gördüğü için duraksayıp elini havaya doğru kaldırdı. Yaprak, hızla eline çarpıp yanıp tutuştuğu vakit içinden düşen kağıdı eline aldı.
"Dojo'ya bir karışıklık hakim. Henüz tam olarak ne olduğunu çözemedik prensim lakin deniyoruz. -KS" Küçük kağıt aniden elinde dönüp arka sayfayı gösterdiğinde kaşlarını çattı. Kağıt kendi kendini yok etmeden hızla okumaya başladı.
"Haddime olmadığını bilirim prensim lakin ben burada casus olarak görevlendirdiğiniz elçiye güvenmem. Onu takibe almayı düşünüyorum eğer izniniz varsa lütfen geri cevap yazmayın. YJ"
Jeongin'in şüpheci tavrına memnuniyetle gülümsedi zira kendisi de pek güvenmiyordu o elçiye. Kağıt ellerinde yanıp kül olduğunda küllerini savurup askere döndü. "Komutan Lee'yi buraya çağır. Tez gelsin bu mühim bir mesele."
"Emredersiniz efendim!" Selam verdikten sonra koşarak alandan ayrıldığında Changbin, elindeki sopayı kenara atıp, yorulduğu için çimlere oturdu. Bir süre dinlendikten sonra da Minho hızlı adımlarla yanına gelmiş ve bir selam vermişti.
"Hayrola?"
"Minho, sana anlatmam gereken bir şey var. Otur hele." demiş ve kısa ve öz bir şekilde bütün planını sessizce anlatmıştı. Minho, "Alâ, lakin bu elçi ne kadar güvenilir?"
"Orasını akıp giden vakit gösterecek lakin bu mühim değil o yalnızca bir piyon."
"Peki bu piyon ne kadar tesirli?"
"Merak etme, ateş olsa cürmü kadar yer yakar." dedikten sonra Minho gülüp başını salladı ve birden aklına gelen şey ile hızlıca konuştu. "Dojo ve Jisung'un durumları biliyorsun Changbin. Ona da anlatmayı talep ediyorum senden."
"Jisung'u korumak istiyorum lakin bilmesi de gerekiyor. Sanırım söylemek en iyisi olacak. Lütfen ona düzgünce anlat ve Minho beni affetmesini de söyle ona. Hiçbir sözü bilerek söylemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Play with fire Chanchang
FanfictionKaen ve Kaiyō imparatorluğu, aralarındaki bitmek bilmeyen savaşları bitirip, barışı getirmek için iki aile için de çok önemli olan veliaht prenslerini mühürler. Delta Changbin x Alfa Chan 19.07.2023𓇢𓆸 ©Tüm hakları saklıdır.