Selaaaamm çok uzun zaman olduu özleştik miii
Şimdi kısacık bir şey söyleyeceğim ve valla bunu söylemekten yoruldum bölümleri okuyup öylece geçiyorsunuz ve benim yazma hevesim pek kalmıyor açıkçası. O yüzden en azından bir kaç yorum yapın ki ben d yazabileyim zaten zor bir kurgu bu ve böyle okunmamaya ya da ne bileyim flop kalmaya falan devam ederse silerim gibi bu fici
Gerçekten çok kısa oldu kanka neyse iyi okumalaaarr
Edit; bu bölümü hiç beğenmedim ciddili paslanmışım özür dilerim...
.˚ *꒰ঌ✦໒꒱ * ˚.
Kaen'e yine yüksek bir sıcaklık hakimdi. Kavurucu rüzgarlar şu anda çarşıda alışveriş yapmakta olan insanlara çarpıp onları daha da pişiriyordu lakin insanların umurunda değildi bu, alışıklardı Kaen'in yakıcı sıcaklarına. Bu yakıcı sıcaklar tek bir kişiye zarar veriyordu o an o da buzların ve Kaiyo imparatorluğunun biricik prensi olan alfaydı. Elinde zarifçe tuttuğu yelpazeyi ileri geri sallıyor ve sık nefesler alıyordu sıcaktan dolayı. Gözüne çarpan mavi renkli, yuvarlak, mühürü andıran objeye uzanıp aldı. Nedendir bilinmez objeye karşı bir çekim hissetmişti. Mor gözleri merakla parlarken hafifçe tebessüm etti güzel alfa. Ardından onu beğeni ile süzen tüccara döndü.
"Bu nedir anlat hele."
Adam ona soru soran alfaya hafifçe gülümsemiş ve bilerek eline dokunacak şekilde uzanıp almıştı yuvarlak objeyi. "Bu bir mühürdür beyim hangi ulusa ait olduğu bilinmez lakin üzerinde bazı enerjilerin olduğu söylenir."
"İyi enerjiler mi?"
"Bu da bilinmez şahsi fikrimi soracak olursanız onu almayın derim beyim." Adam her ne kadar samimi gibi görünse de bu durumdan işkillenen alfa sormaya devam etti. "Sen satıcı değil misin, neden satmak için uğraşmazsın?"
"Doğrusunu isterseniz, haddime değil lakin size bir zarar gelsin istemem beyim. O mühür de kötü bir enerji ya da lanet varsa muhakkak ki üzerinizde zuhur edecektir."
Chan bir süre üzerinde düşündükten sonra mührü almaya karar verdi. Bu mühür onu resmen kendine çekiyordu. Fazlaca da dikkatini çekmişti. "Önemli değil, sen sat onu."
"Lakin beyim-"
"Sat dedim." Kararlı ses tonu ve bakışları satıcıya geri adım attırdığı için adam ona boyun eğip başını salladı. "Peki beyim, 145 hwan elinizdeki." Chan tereddüt etmeden elini giydiği beyaz hanbokun cebine atıp kesenin birini adama doğru attı. Adam keseyi havada yakalayıp gülümsedi.
"Dilerim ki hayrını görürsünüz beyim, iyi günleriniz olsun."
Chan sadece bir baş sallaması ile onu yanıtladı ve yürümeye başladı. Daha alışverişi bitmemişti birkaç takı da alacaktı zira bu güzel prens takılara ve parlak şeylere bayılırdı. Çarşının en sonunda küçük bir dükkan vardı, oradaki takılar çok güzeldi bu yüzdendir ki sonraki hedefi o dükkandı lakin daha çarşının ortasına bile gelemeden başı dönmeye ve gözü kararmaya başlamıştı.
Aniden zuhur eden bu rahatsızlık yüzünden düşeyazmışken elini tahta tezgahlardan birine atıp son anda dengesini sağladı. Sıcaklardan olduğunu düşünmüştü lakin gözünün önünden su misali hızla akıp giden görüntüler ile şokla gözlerini açtı. Zihininde neler olduğunu bilmiyordu lakin daha demin üç adamın onu rehin aldığını görmüştü. Başını sağa sola salladı.
"Hayal görüyorum sıcaktan olsa gerek. Tez vakitte işimi halledip döneyim en iyisi." Dedikten sonra elindeki mührü cebine atacakken ısınan mühür yüzünden duraksadı. "Bu nasıl bir sıcak ki elimdeki mühre kadar tesir ediyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Play with fire Chanchang
FanfictionKaen ve Kaiyō imparatorluğu, aralarındaki bitmek bilmeyen savaşları bitirip, barışı getirmek için iki aile için de çok önemli olan veliaht prenslerini mühürler. Delta Changbin x Alfa Chan 19.07.2023𓇢𓆸 ©Tüm hakları saklıdır.