3. BÖLÜM🤍

376 19 2
                                    

Lütfen yıldıza basmayı ve satır aralarında düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın şimdiden teşekkürler ❤️

🤍🤍🤍

Hayatım boyunca kimseye zarar vermemeye, kalp kırmamaya önem veren biri olmuştum. Bu bana annemin öğrettiği en güzel şeylerden biriydi, kırılan bir kalbi tamir edemeyeceğimi söylerdi. Bana göre kırılacak bir konu olmasa da karşımdaki kişinin hassas olduğu bir konu olabileceğini ve canını yakabileceğimi, bu yüzden bir şey söylemeden önce iki kere düşünmem gerektiğini söylerdi.

Babam ise, insanların canını durduk yere yakmayacağımı ancak biri canımı yakarsa, canını yakmaktan çekinmemem gerektiğini, bir insanı bir kere alttan alabileceğimi fakat aynı hatayı ikinci kez tekrarlarsa üçüncüye izin vermenin benim hatam olacağını, canımı yakan kişiye hak ettiği tepkiyi vermem gerektiğini söylüyordu. Annem kırılgan bir çiçek gibi yetiştirmek istese de babam aksine; karşımda kimsenin duramayacağı sert biri olarak yetiştirmişti. Ben tam olarak bu iki kişiyi de yaşatıyordum içimde, bir tarafım fazla masum, kırılgan, naif bir kişiliğe sahipken, diğer yandan öfkesi karşısında duran her şeyi yıkabilecek bir kadın vardı.

Bu köye geldiğimden beri kimse ile tartışma yaşamamaya özen gösterdim fakat ben onlara gül uzatırken, onlar uzattığım gülün yapraklarını koparıp ezdi ve bana dikenlerini uzattı. Şimdi ben de o yaprakları yolunmuş gül gibi onlara karşı tamamen dikenlerimi gösterecektim. Kapımın önüne bırakılan kutunun içerisinde bana benzetmeye çalıştıkları bir bez bebek vardı, siyah gözleri, siyah uzun saçları olan bu bebeğin karnı yırtılmış ve üzerine kan bulanmıştı, kutunun içerisinde bir de not vardı.

Seni bekleyen son bu öğretmen...

İlk başta korkmuştum, bu kadar gözü dönmüş kim olabilir diye, aklıma tek bir isim geliyordu fakat emin olmadan suçlamak istemiyordum çünkü babamdan öğrendiğim bir diğer şey ise; asıl tehlikeli olan kendini gizlemeyi bilen, dost gibi görünen düşmandır, ilk gördüğün aldatıcı olabilir... Bu sözü kendime hatırlattım, Dinçer hemen kutuyu almış karargâha gitmişti. Bunu kimin yaptığını bulmak istemişti. Amcama ben haber vermiştim, bunu kendisinden gizlersem büyük bir tepki vereceğini biliyordum. Lojman içerisinde bana kimsenin zarar veremeyeceğini kesinlikle tek başıma dışarı çıkmamam gerektiğini söylemişti.

Son bir haftadır okula gidip dönerken her gün Dinçer arkadan beni takip ediyordu. Hiçbir ize rastlanmamıştı, kuryeye ulaşılmıştı ancak bir sonuca ulaşılamamıştı. Kuryenin ifadesine göre; kendisine kurye kıyafeti ile birlikte yüklü bir miktar para verip kutuyu bana getirmesi istenmişti, gönderen kişiye dair hiçbir şey bilmiyordu, aslında kurye bile değildi. Gönderen kişiye dair bir ipucu bulamamışlardı. Feyzullah’ı sorgulamışlardı fakat o gün Civan’ın tepkisinden sonra şehirden gitmiş ve üç gün sonra geri dönmüştü, kendisinin bir ilgisi olmadığını söylemişti.

Amcama sürekli birinin benimle gelmesine gerek olmadığını söylemiştim, arabamın camları değiştirilmiş kurşun geçirmez cam takılmıştı. Okul ile ev arasında bir sorun olmayacağına inandırmam uzun sürmüştü, dışarı çıkmadan haber vermem konusunda kesin emir vermişti, kabul ettiğimde de bugünden itibaren Dinçer beni takip etmek zorunda kalmayacaktı. Babam liseye geçtiğimde bana silah kullanmayı öğretmişti, ayrıca küçük yaşlardan itibaren kendimi savunabilmem için dersler almıştım, görünürde minyon biriydim fakat kendimi koruyabilirdim.

Üçüncü dersin bittiğini gösteren zil çaldığında çocuklar koşuşturarak bahçeye çıkarken öğretmenler odasına doğru ilerledim. Kafamda yer edinen düşünceler yüzünden dalgındım, bu yüzden aniden müdür odasından çıkan kişiyi ben de fark etmediğim için çarpıştık, ben dengemi kaybedip geriye doğru düşecekken çarptığım kişi belimden tutup düşmemi engellemişti, belimden tuttuğu an kendisinin kollarına tutunmuştum. Görüş açımda çarptığım kişinin göğsü vardı, yaşadığım şokun etkisinden kurtulmak için gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp derin bir nefes aldıktan sonra yüzüne bakmayı akıl ettim.

AŞKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin