Keyifli okumalar dilerim, bölüm beklediğinizi bilmiyordum çünkü yıldız basan birkaç bişi var onlar da çoğu okuyarak bana destek olan arkadaşlarım, bu yüzden okuyup beğeniyorsanız lütfen oy vermeyi ve satır aralarında düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın şimdiden teşekkürler 💖🩶🤍
Öğrenmek için delirdiğiniz bazı bilgiler vardır ama gerçeği öğrenebileceğiniz zaman kendinizi hazır hissetmezsiniz, içten içe duyacaklarınızdan korktuğunuz şeyler... Duyduklarınızın sizi sarsacağına emin olduğunuz, tam olarak şu an bunu yaşıyordum. Civan endişemi anlamıştı bu yüzden bana destek olmak istercesine hüzünlü ama samimiyetle gülümsedi.
“Eylül, okuldan sonra Dinçer komutanın evine gel, orada konuşuruz,” güçlükte kendimi toparlamayı başardım. “O-olur,” Civan başını hafifçe eğerek iki defa sallayıp sınıftan çıkmıştı, gözlerimi sıkıca yumarak elimi masaya yasladım ve duyduklarımı sindirmeye çalıştım. Elimin üzerinde hissettiğim minik bir el ile birlikte gözlerimi araladım, Ferhat endişeli gözlerle beni izliyordu “Öğretmenim o adam sizi üzdü mü? Eğer öyleyse babama söylerim bir daha üzmez,” dediğinde gülümsedim, saçlarını şefkatle okşayarak “Üzmedi canım, iyiyim ben,” bana pek inanmadığını belli ederek kaşlarını çatıp sırasına oturdu.
Zaman bir türlü geçmek bilmiyordu, nihayet son dersim başlamak üzereydi, öğretmenler odasında oturmuş teneffüsün bitmesini beklerken içmek için aldığım çay bardağının ağzında parmağımı gezdirirken bir yandan da hiç bitmesini istemiyordum. Yanımdaki sandalye çekilince kendimi toparladım. “Eylül bir sorun mu var? Tüm gün keyifsizdin.” Semih’in söylediklerine omuz silktim “Biraz hastayım o yüzden halsizim sadece,” diyerek geçiştirdim. Açıklama yapacağım biri değildi.
Nihayet son ders bitince her ne kadar hazır hissetmesem de Dinçer’in zilini çaldım. Kapıyı birkaç saniye içerisinde açmıştı, “Hoş geldin, içeri geç,” ona gülümseyerek içeri girdim, ayağımdaki ayakkabılardan kurtulup benim için uzattığı terliği giyerken tedirginliğimin yerini korkuya bırakacak ve kendime gelmemi sağlayacak o sesi duydum, Barut havlamıştı, korkuyla geri geri yürürken Dinçer ufak bir kahkaha attı, “Sen gel odasına götürürüm onu,” dediğinde başımı onaylandığımı göstererek salladım “Sen odaya götür ben öyle gelirim,”
“Arkama geç sen, burada bekleme,” arkasına geçerek kolunu sıkıca tuttum, öyle ki parmak izim mutlaka çıkmış olmalıydı, salona geçtiğimizde Civan’ı Barut’un başını okşarken gördüm, ikisi de keyifliydi. Beni görünce gülümseyerek başıyla selam verdi ancak halimi görünce kaşlarını çattı. Barut’un üzerimize koşmasıyla boğazımı yırtarcasına bir çığlık attım. Civan hemen yerinden doğrulurken Dinçer kahkaha atarak Barut’u durdurdu. “Odaya geç oğlum,” dediğinde yine geçen gün olduğu gibi açık kapıdan içeri girip kapıyı kapatınca, şaşkınca izledim, çenemde hissettiğim parmak ile birlikte bakışlarım Dinçer’i buldu.
“Kapat ağzını, söylemiştim oğlum çok akıllıdır, sana zarar vermez ama bir süre böyle idare edeceğiz,” diye alay edercesine konuşunca omuz silkerek Civan’ın karşısına oturdum. Dinçer mutfağa gidip bize kahve hazırlarken Civan ile baş başa kalmıştık.
“İyi misin? Sabah okulda pek iyi görünmüyordun,” diye konuşmayı başlatınca derin bir nefes aldım “Şu an hissettiğim tek duygu korku,” diye mırıldandım. “Köpeklerden korkuyor musun?” diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKER
Aktuelle LiteraturMardin'de sınır köylereden birine atanan Eylül için her şey yeni başlıyordu. Kendisini tamamen çocuklara atayan yeni öğretmen köy halkı tatafından yadırganacaktı. Bu süreçte kendisine yalnızca amcasının askerleri ve köyün önemli aşiretlerinden birin...