12.BÖLÜM 🤍

171 13 6
                                    

Üzerimde bir ağırlık hissediyordum, gözlerimi açmak için büyük bir savaş veriyordum fakat başaramıyordum. Boğuk da olsa sesler duyuyordum fakat tepki veremiyordum. "Ne zaman uyanacak?" Koray'ın sesini duyduğumda uyanmak için daha büyük bir savaş verdim. Gözlerime söz geçiremiyordum, birbirine yapışmış göz kapaklarım ne kadar uğraşırsam uğraşayım açılmıyordu. "İlaçların etkisinin bu kadar uzun sürmesi normal mi acaba?" Bu ses ise Civan'a aitti. Duymak istediğim sesi hâlâ duyamamıştım, belki de gözlerimin açılması için Dinçer'in sesini duymam gerekiyordu. "Ben doktoru çağırayım," bu ses de Dinçer'e ait değildi, amcamın sesiydi. Duyduğum adım seslerinin ardından ihtiyacım olan ses kulaklarıma doldu. "Eylül, lütfen uyan artık, gözlerini görmeye ihtiyacım var," gözlerimle verdiğim savaşı kazanacak gücü bu sesle bulmuş, sonunda hafifçe de olsa aralamayı başarmıştım. Karşımda bulanık da olsa Dinçer'in yüzünü görmek gülümsetmişti, kuruyan dudaklarım sızlamıştı, ben dudaklarımı ıslatırken Dinçer'de gülümsemişti. "Beni buldun," sesim çatallaşmıştı, kulak tırmalayıcıydı. "Buldum güzelim, ben seni hep bulurum." Adım sesleri gelince Dinçer geri çekildi. Bakışlarım kapıya kayınca amcamı gördüm o ise direkt sert bakışlarını Dinçer'e yöneltmişti. Dinçer'e baktığımda son derece gergin olduğunu görmek hoşuma gitmemişti. Bir şeyler olmuştu. "Bakın biz gelene kadar uyanmış bile," diyen doktora gülümsedi amcam, "Çok şükür,"

"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" doktorun sorusuyla boğazımı temizledim, "Artık iyiyim, yaralarım umurumda değil. Ne zaman çıkabilirim, hastane ve doktor görmek istemiyorum, kusura bakmayın sizinle bir derdim yok." Doktor anlayışla başını salladı "Kızım yeni uyandın, hemen çıkman doğru olmaz," amcamı rahatlatacak açıklaması doktor yapmıştı.

"Aslında pansumanı yapıldıktan sonra çıkabilir. Yazacağım ilaçları kullansın, ve pansumanı aksatmasın, eriyen diğer ismiyle emilen dikiş kullandık o yüzden dikişlerini almaya gerek yok, dikkat edilmesi gerekenleri size not ederim. Bir süre yaralarınızı ıslatmamalı, sadece uzanmalısınız, bacaklarınızdaki dikişler açılmamalı." Aslında pansumanı Dinçer yapabilirdi ama amcamla bir şey yaşanmıştı, şimdi onun adını söylemem doğru olmazdı. "İyi de bana pansuman yapacak kimse yok ki?"

"Ne demek yok! Ben kim oluyorum?" Ceylan'ın geldiğini bile fark etmemiştim, "Eylül'üm sana ne yaptılar böyle?" gözleri dolmuştu hatta ağlamıştı, kızaran gözlerinden anlıyordum. "Abim gece eve gelmeyince merak edip aramasam haberim olmayacak, siz merak etmeyin ben bir an bile yanından ayrılmam, çok iyi bakarım arkadaşıma," minnetle gülümsedim, bir kadının benimle ilgilenmesi daha rahat hissettirecekti.

🤍

Birkaç saat daha hastanede kalmıştık, eve ambulans ile getirilmiş yatağıma kadar görevliler taşımıştı, bir süre boyunca yalnızca uzanmak zorundaydım. Koray bir şeye ihtiyaç duyunca aramamız için numarasını Ceylan'a bırakıp gitmişti, Dinçer ise geçmiş olsun diyerek gitmek zorunda kalmıştı, amcam ile her ne yaşadılarsa fazlasıyla gergin ve canı sıkkın görünüyordu. Civan ilaçlarımı alıp öyle gelecekti, amcam ve Ceylan ile baş başa kalmıştık. Ceylan yiyecek bir şeyler hazırlamak için ayrılınca amcam odanın kapısını kapatıp yanıma oturdu. Elimi avuçları arasına aldı. "İyi misin kızım? Zarar görmene engel olamadım affet beni, daha önceden fark etmem gerekiyordu." Elini sıkarak başımı iki yana salladım. "Amca kendini suçlama lütfen, kimse fark etmedi ki. Hem artık bitti, kim olduğunu bilmeden yaşamak şu halimden daha zordu. Bu yaralar canımı yakmıyor, beni nasıl buldunuz?" sorum kaşlarını çatarak sıkıntılı bir nefes vermesine neden olmuştu. Bilekliğimi işaret etti "Dinçer bilekliğine konumuna erişebileceği bir cihaz yerleştirmiş," bu hediyeyi verirken bunun için olduğunu düşünmemiştim, demek ki o yüzden onu kabul etmesem de bilekliği takmamı istemişti. "Aranızda ne var? Sana aşık mı?" dertleri şimdi anlaşılmıştı, amcamın bu soruyu direkt olarak sorması beni bile germişti "Hayır amca, aramızdaki ilişki düşündüğün gibi değil. Çok yakın iki dostuz, onun bana karşı öyle bir şey hissetmediğini de biliyorum." Açıklamam onun için yeterli olmuştu, bana inandığını görebiliyordum. "Desene çocuğu boşuna azarladık. Baba iç güdüsü işte. Neyse sen dinlen kızım, artık yanında olmasına izin veririm. Seninle o ilgilenirken ben o doktor ile ilgileneceğim." Tarık'ı hatırlamak bile ürpermeme neden olmuştu. Amcam alnımdan öperek çıktıktan kısa bir süre sonra Ceylan elinde tepsiyle odaya girdi, "Evet yaralı kuş yemek saati, sana kendi ellerimle çorba yaptım. Kendimden başkasına yemek yapmam normalde ona göre kıymetini bil," gülümsediğimde çoktan yanıma gelmiş kaşığı uzatıyordu. Çorbadan bir yudum aldım. "Amcam gitti mi?" bir kaşık daha uzattı, "Evet, ne o fırsattan istifade erkek arkadaşını eve mi atacaksın?" güldüm ama yaralarım sızlayınca inledim. "Aynen öyle yapacağım,"

AŞKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin