9. BÖLÜM🤍

215 16 15
                                    

Evin içinde zaman geçirmeye alışmıştım, hâlâ odama ya da banyoya giremiyordum. Ankara'daki evim satılmıştı, pazar günü Civan ve Ceylan dönecek, Ankara’daki evimden eşyalarımı da getirecekti. Bu süreçte en büyük destekçim onlar olmuştu. Öylece koltuğa uzanmış, battaniyeme sarılarak oturuyordum ki zilin çalmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Kilitleri tek tek açarken muhtemelen Feride gelmiş diye düşünüyordum.

 
Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm Dinçer beni son derece şaşırtmıştı. Görevi bitmiş miydi?  Neden yaptığımı anlayamadan koşarak aramızdaki mesafeyi kapatıp, hafifçe sıçrayarak boynuna sarıldım, elleri anında belimi bulurken parmak uçlarım bile yere değmiyordu. Neyse ki eğilince ayaklarım yerle buluştu. Bu yaptığım ne kadar doğru diye sorgulamamıştım bile, burnunu boynuma gömerek derin bir nefes almasıyla daha sıkı sarıldım. Şimdiden rahatlamıştım, ihtiyaç duyduğum şey Dinçer’den başkası değildi. Ters bir tepki vermemişti ancak yaptığımı yeni idrak ederek yavaşça uzaklaştım.

“İçeri geç lütfen,” dediğimde Dinçer hariç her yere bakıyordum, içeri geçip koltuğa oturdu, ben heyecandan ne yapacağımı bilemez haldeydim, keşke biraz daha sarılsaydık diye düşündüm ancak dile getiremezdim “Hoş geldin, kusura bakma birine sarılmaya ihtiyacım vardı, sen yokken çok şey oldu, bir de alıştım ya sana, öyle görünce kendime hakim olamadım.” Bana bakarak gülümsedi, başını hafifçe yana doğru eğerek söyledikleri kalbimin göğüs kafesimde kuş gibi çırpınmasına neden olmuştu.

“Eğer hâlâ ihtiyacın varsa tekrar sarılalım mı? Benim de buna ihtiyacım varmış,” hiç düşünmeden yanına oturup sıkıca sarıldım, başımı göğsüne yasladığımda bir eli belimi bulurken diğer eliyle saçlarımı okşuyordu. Ben kedi gibi iyice ona sokulurken saçlarıma bir öpücük bıraktı. Hiçbir şey söylemeden sadece birbirimize sarılarak yarım saat boyunca bekledik. Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım “Yaşananları duydun mu?” diye sorduğumda yüz ifadesi her şeyi bildiğini belli ediyordu.

“Evet, bu özgüveni nereden buluyor bilmiyorum ama onu yakaladığımda hayatını sikeceğim.” Ettiği küfürden dolayı yüzümü buruşturdum. “Bu konu hakkında konuşmasak olur mu?” sesim titremişti, yüzüme düşen saçları geriye doğru iterek başını salladı. “Ne istersen onu konuşalım o hâlde,”

“Ben taşınıyorum,” yüz ifadesi öyle bir hızla değişti ki, gözlerine çöken hüznü fark etmemek imkansızdı. “Neden?” diye sordu.

“O pislik yatak odamda kendini tatmin etti, banyomdaki iç çamaşırlarımı çaldı, onun izleri var burada,” hatırlamak ürpermeme neden olmuştu.

“Gitme,” demesi beni şaşırtmıştı, ben şaşkınca suratına bakarken devam etti. “Gitme, ben silerim onun izlerini. Eylül ilk defa biri beni göreve yolladı, ilk defa görev arkadaşlarım dışında bir arkadaşım oldu, ilk defa beni bekleyen biri vardı, bunu yapma bana lütfen, burada hiç mi güzel anın yok? Bir kötü anının tüm güzel anlarını silmesine izin mi vereceksin?”

“İyi de ne yapacağım, odamı kullanamıyorum, bu kanepede mi uyuyacağım?” diye sordum “Hayır, bak harika bir fikrim var ki bunu sen nasıl düşünemedim onu anlayamıyorum. Sen yatak odasını boş tutuyorsun değil mi? Yani içinde ebeveyn banyosu olan odadan bahsediyorum. Senin kullandığın değil,”

“Evet çünkü o oda küçük, dolaplarım sığmazdı, misafir odası yapmayı düşünüyordum, ayrı banyosu var rahat ederler diye. Gerçi birkaç gündür ben o banyoyu kullanıyorum ama.” Dediğimde gülerek heyecanla anlatmaya başladı.

AŞKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin