Yazım yanlışı varsa affola kontrol ettim ama gözden kaçan yerler olabiliyor. Keyifli okumalar dilerim.Lütfen oy vermeyi ve satır aralarında düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın şimdiden teşekkürler 💖
🤍🤍🤍
Basit bir zarf bir insanı korkutmaya ve endişelendirmeye yetebilir miydi? Yetebiliyordu. Burada bana beni sevdiğinden mektup yazacak kimse yoktu, bu mektup muhtemelen bebeği gönderen kişiden gelmiş olmalıydı. Elimdeki zarfa uzun uzun bakacak fırsatım yoktu, Dinçer’in sert adım seslerini duyunca elim ayağıma dolaşmıştı, telaşla çantamı önüme çekerek ona belli etmeden zarfı içine sıkıştırırken son derece zorlanmıştım. Elini omzuma atarak “Eylül, ne oldu? Neyi koydun telaşla çantana?” dediğinde irkilmiştim, dudaklarımı ısırarak ona döndüm. “Hiç, bir şey yok eve gidelim mi? Yoruldum ben biraz dinlenmek istiyorum.” Kaşlarını çatarak bana karşılık verdiğinde umursamadan arabaya bindim, yol boyunca bana defalarca sorsa da gerçeği söylememiş zor da olsa ikna etmiştim. Biliyordum eğer ona zarftan bahsetseydim, kesinlikle içindekini öğrenmeme izin vermeyecekti, benim bunu öğrenmem daha sonra Dinçer ve amcama söylemem gerekiyordu. Eve gireceğim esnada Dinçer “Gelmemi ister misin? İzin günüm seninle kalabilirim, istemiyorsan bile evde olduğumu bil, tüm gün evde olacağım, en ufak ihtiyacında çağır gelirim olur mu?” başımla onaylamıştım. “Biraz dinleneyim gelirsin olur mu?”
“Az önce Ferhat’ın söyledikleri yüzünden böyle durgunsan onun adına ben özür dilerim, çocuk aklı işte ne diyeceğini bilemedi.” Durgunluğumun nedenini Ferhat olarak düşünmesi benim açımdan iyi olmuştu aslında. “Sorun değil, ben öğretmenim biliyorum çocukları sonuçta, görüşürüz.” cevap vermesine fırsat vermeden kapıyı kapattım. Kendimi koltuğa attıktan sonra iyice geriye yaslanarak derin bir nefes alıp yüzümü sıvazladım. Birkaç dakika boş tavanı izledim. Çantamdan zarfı çıkarıp içini açarken beni bu kadar geren şeyin ne olduğunu anlayamıyordum. Zarfı açtığımda küçük bir not kağıdı ve flaş bellek ile karşılaştım. Not kağıdını açtıktan sonra okuduklarım beni daha fazla germişti.
‘Önceki hediyem için kusura bakma öğretmen, bu hediyem ile onu telafi edeceğim, flaş belleğin içerisinde sana harika bir sürprizim var.”
İçerisinde ne olabilir diye düşünsem de açacak cesareti bulamamıştım. Kendimi oyalamak adına atıştırmalık bir şeyler hazırlayıp yedim, bir saat boyunca kendimi oyaladıktan sonra eski bilgisayarımı alarak salona geçtim, garip bir takıntım vardı, bana ait olmayan hiçbir flaş belleği kendi kullandığım bilgisayara takamazdım, bu eski bilgisayar içerisinde herhangi bir bilgim, bana ait bir şey olmadığından yalnızca CD ya da flaş bellekleri açmak için kullanıyordum. Flaş belleği taktığımda karşıma bir video çıktı, korkarak videoyu oynattığımda karanlık bir ekran ile karşılaştım, hışırtılı bir sesin ardından derin derin alınan hızlı nefes sesleri geldi, ardından bir çeşit cihaz sayesinde değiştirilmiş ses konuşmaya başladı.
“Merhaba öğretmen,” nefes nefese kalmıştı, iki kelimenin ardından duraksayıp derin nefesler alarak devam ediyordu. “Şu an burada olması gereken kişi aslında sendin ama sıra sana da gelecek, seni sona saklıyorum.” Duyduklarım avuç içlerimin terlemesine neden olmuştu, karartı geçerken karşıma öncelikle beyaz bir yatak başlığı çıktı, hemen ardından bana çok benzeyen beyaz tenli, siyah saçlı bir kızın uyuyan yüzü girdi, yavaşça kamera aşağı inerken kızın çıplak göğüsleri ile karşılaştığımda dehşetle açılan ağzımı avucumla kapattım, bir saniye sonra ise kızın karnı görüş açıma girdiğinde göğsünün hemen altındaki yaradan akan kanlar karnına yayılmıştı. Şok içerisinde kısık bir çığlık attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKER
General FictionMardin'de sınır köylereden birine atanan Eylül için her şey yeni başlıyordu. Kendisini tamamen çocuklara atayan yeni öğretmen köy halkı tatafından yadırganacaktı. Bu süreçte kendisine yalnızca amcasının askerleri ve köyün önemli aşiretlerinden birin...