4. BÖLÜM🤍

321 20 2
                                    

Keyifli okumalar dilerim...

Lütfen yıldıza basmayı ve satır aralarında düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın ❤️

🤍🤍🤍


“Bunu neden yaptın?”

Yalnızca üç sözcük ama bu üç sözcük karşısında kendimi yaramaz bir çocuk gibi hissetmeme neden olmuştu. Sanki karşımda babam vardı ve beni şu an ne için azarladığını anlamaya çalışıyordum. Hayatım bir film şeridi gibi önümden geçti, acaba hangi hatamı öğrenmiş olabilir diye düşündüm. İyi de ben bir şey yapmamıştım ki? Ben şu an neden böyle hissediyordum öyleyse? Babam sert bir insan olsa da beni nadiren azarlardı, bunlarda da her zaman haklı olduğunu inkar edemezdim. Dinçer’in sert bakışları ve ses tonu bir an babasından azar işiten küçük bir kız çocuğu gibi hissetmeme neden olsa da kendimi toparlayarak karşılık verdim.

“Neyi neden yaptım?” kollarımı önümde birleştirerek tek kaşımı kaldırmıştım.

“Seni rahatsız edecek herhangi bir şey mi yaptım da sen artık seni takip etmemi, korumamı istemedin? Saatlerdir bunu düşünmekten kafayı yedim.” Şaşırmıştım diğer kaşımda şaşkınlıkla havalanırken birkaç saniye boş boş yüzüne baktım. Kollarımı indirerek derin bir nefes aldım.

“Hayır, sadece senin işin beni korumak değil, sana yük olmak istemedim. Ayrıca kendimi koruyabilirim.” sert bir nefes verdi.

“Bana yük olduğun falan yok, bu benim görevimdi. Sadece arkandan geliyordum, yanında bile değildim. Bu durumdan rahatsız olmanın bir anlamı yoktu.” Sesi hâlâ sertti.

“Önce o ses tonunu düzelt sonra konuş. Ben rahatsız olduğumu söylemedim, gerek yoktu, senin görevin beni korumak değil vatanını korumak. Bu basit konu için işinden olmanın gereği yoktu!”

“Sende bu vatanın bir parçasısın ve babanın bizlere emanetisin Eylül! Seni de koruyacağım, peşinde kim var bilmiyoruz ve tehlikedesin, seni takip ederken kim olduğuna dair bir ipucu yakalayabilirdim. Ulan ben o sürekli etrafında dolanan öğretmenden bile şüphelenip senin için endişeleniyorken sen nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?” sesini başlarda sakin tutsa da sonlara doğru tekrar yükseltmişti ama başım döndüğü ve gözlerim karardığı için sesi boğuk geliyordu. Yerimde sendeleyip işaret parmağımı yüzüne doğru tuttum ya da öyle olduğunu düşündüm.

“Ben rahat falan değilim sadece ha-" devam edemedim, baş dönmem artmış, gözlerimin önü tamamen karamıştı, gözlerim kapanırken Dinçer belimden tutmuş bir şeyler söylüyordu ancak anlayamamıştım.

🤍🤍🤍

Boynumda ve bileklerimde dolanan ıslak eli hissedebiliyordum. Burnuma dolan yoğun kolonya kokusu rahatsız ediyordu, Dinçer’in telaşlı sesine eşlik eden derin ve sık alınan hırıltılı nefes seslerine anlam veremiyordum, bir insana ait gibi değildi. Gözlerimi açamasam da hafifçe kıpırdandım. Dinçer hemen yanağıma dokunurken konuşmaya başladı “Eylül, beni duyuyor musun? Hadi aç gözlerini lütfen.” Gözlerimi birkaç kez kırpıştırarak hafifçe araladım. Karşımda telaşla kendime gelmemi bekleyen adam gözlerimi açınca rahat bir nefes aldı. “İyi misin?” başımla onayladıktan sonra duyduğum havlama sesi ile irkildim ve gözlerim kocaman açıldı “İnşallah sen havlamışsındır Dinçer,” dedim telaşla. Kaşlarını çatarak “Hayır düşerken kafanı falan da çarpmadın ki, ne saçmalıyorsun sen? Ben neden havlayayım Barut havladı.” Söyledikleri karşısında önce sertçe yutkundum sonra korkarak ve yavaşça başımı yan tarafıma çevirdiğimde gördüğüm kocaman, siyah doberman cinsi köpek ile göz göze gelince çığlık atarak hızla koltuğun üzerinde ayağa kalkıp Dinçer’in arkasına geçtim. Bu hareketimle Barut havlamaya başlarken Dinçer ayağa kalkıp beni sakinleştirmeye çalıştı.

AŞKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin