Merhabalar, bölüm sonu için bana çok kızmayın olur mu 👉👈🩶🩶🩶
İçimde tarifsiz bir korku gün geçtikçe büyüyordu. Bir nedeni yoktu, kaçırıldığımda bile korkuyu hissetmemişken bu korku nedendi? Geleceklerin habercisi miydi yoksa? Kafamdaki düşünceler, korkularım Dinçer’i görsem geçecekti aslında, on gündür kendisini doğru dürüst görememiş, hatta iletişim bile kuramamıştım. Eve bile gelemiyordu, birkaç kez duyduğum gürültülerin ardından uyanmıştım, geç saat olmasına rağmen evine gitmiştim ama kapıyı açmamıştı, yalnızca bir kez amcam ile beraber gelmişti çünkü amcamın gözü tamamen üzerindeydi. İlişkimizden ciddi anlamda şüphelendiğinin farkındaydım, doğrudan bir şey yapamasa da sürekli iş vererek Dinçer ile bir araya gelmemizi engelliyordu. Hatta birkaç gece benim evimde kalmış, kalmadığı günlerde ise Koray’ın kalmasını istiyordu.
Bu durum yeterince canımı sıktığı için okuldan sonra direkt karargâha gitmeye karar verdim, amcamı görme bahanesiyle gelmiştim ama Dinçer için gelmiştim. Mikail’i görünce nerede olduğunu sordum, söylediği yere gittiğimde ise nefesimi kesecek o görüntüyle karşılaştım. Dinçer üzerine hiçbir şey giymeden yalnızca altındaki kamuflaj pantolonuylaydı. Dizlerinin altını bir demir çubuğa yerleştirmiş mekik çekiyordu. Terli bedeni, her hareketiyle kasılan kaslarını izlerken dudaklarımı dişledim, antrenmanını bitirip ayaklandı, yan tarafta duran havluyla bedenini kurularken beni fark etti. Aslında başından beri fark etmişti. “Daha fazla seyir zevki sunmak isterdim ama yoruldum. Sen çok az bir kısmına yetiştin.” Diyerek sırıttı. “Üzerini hemen giymeyerek bana daha uzun bir seyir zevki sunabilirsin aslında.” Güldü ama içten bir gülümseme değildi bu. “Keyifsiz gibisin,” dediğimde gözlerime yalvarırcasına baktı. “Keyif veren tek şeyden uzağım aylardır, döndüğümde her geceyi aynı yatakta, nefes seslerini dinleyerek geçireceğim kadının sesine hasret kaldım.” Dudaklarımı ıslattım. “Belki senin nefes sesin de eşlik eder bize, hâlâ geç kalmış sayılmazsın, bu gece bekleyeceğim seni,” Cevap verecekti ki amcamın sesi izin vermedi. “Eylül hoş geldin kızım, neden haber vermiyorsun?” amcama dönmeden önce Dinçer “Geleceğim,” diye fısıldadı. Amcam yanımıza gelmişti bile, gülümseyerek sarıldım, “Seni görmeye geldim ama gelmişken Dinçer’e teşekkür etmek istedim, beni kurtardı ama konuşamadık bir türlü.” Amcam saçlarımın tepesine bir öpücük bırakıp geri çekildi. “Teşekkür ettiysen, odama geçelim,”
Amcamın odasına geçerken yolda gördüğü Zeki'den kahve istemişti. Amcamın gergin hali askeriyede olduğumuz için miydi bilmiyordum ama askerlerinin ondan korkmasını şu an anlayabiliyordum. Baktığı kişiyi gözleriyle öldürecek gibi duruyordu. Kahvelerimiz gelene kadar öylece oturuyorduk, Zeki içeri girdiğinde bana garip bir bakış attı, acıyormuş gibi. Nedenini anlayamadım ve kaşlarımı çattım. "Nasılsın Zeki?" Diye sordum, o soramazdı amcam buradayken. "İyiyim Eylül Hanım, siz nasılsınız?" Yüzüme direkt bakmaya şimdi cesaret etmişti, bakışları son derece meraklıydı, anlam veremediğim bir ifade vardı. "İyiyim," diyerek gülümsediğimde kaşları çatılmıştı. Anlam verememişti, neden iyi olmayayım ki? "Dinçer komutanım," demişti ki amcam onu susturup devam etmesine izin vermedi. "Çık burada işin bitti," dediğinde Zeki selam vererek hızla çıktı fakat çıkmadan önce bana bir bakış atmayı ihmal etmemişti. Onu yalnız bulup konuşmam gerekiyordu.
"Toparlanmış görünüyorsun kızım," çoktan kapanan kapıdan nihayet gözlerimi çektim "Toparlanmaya ihtiyacım bile yoktu ki, amca Dinçer suçumu üstlendiği için herhangi bir sorun yaşamadı değil mi?" Dinçer'in de timdeki diğer askerlerin de keyfi yoktu. Adını duyduğu an amcam kasıldı, dişlerini sıktı. "Almadı, izin vermezdim zaten." Gözlerime imalı bir bakış atarak tek kaşını usulca kaldırıp devam etti. "Sonuçta Dinçer gibi adamların tek aşkı vatanıdır. Mesleğine aşıktır, değil mi kızım? Onu mesleğinden etmek istemeyiz." Kaşlarım duyduklarım karşısında hızla çatıldı. "Evet de neden böyle söylediğini anlayamadım." Bakışlarına sorgulayıcı bir ifade ekledi, kafası karışmış gibi görünüyordu. "Sen nasıl ki kızımsan o da oğlumdu biliyorsun. Kimsesiz büyüdü sayılır, hiç görmediği babası oldum onun ben, sahip çıktım onu herkesten iyi tanırım. Mesleğini, yani tek aşkını kaybetmesine izin vermem. İçin rahat olsun diye söylemek istedim." Başımı yavaşça sallamak dışında herhangi bir tepki verememiştim. "Koray nasıl? Çocukken hep bir aradaydınız, yıllar sonra tekrar bir araya geldiğiniz için mutlu olmalısın." Gülümsedim, mutluydum, bir abi edinmiştim yıllar sonra. "Mutluyum tabi, biraz odunsu tavırları hâlâ var ama işte abi kardeş arasında olacak şeyler diyerek alttan almaya çalışıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKER
Narrativa generaleMardin'de sınır köylereden birine atanan Eylül için her şey yeni başlıyordu. Kendisini tamamen çocuklara atayan yeni öğretmen köy halkı tatafından yadırganacaktı. Bu süreçte kendisine yalnızca amcasının askerleri ve köyün önemli aşiretlerinden birin...