Tiyatro perdeleri kapandığında açılmıştı özgür ruhu. Dudakları dudaklarına dokunduğunda kalbi yuvasını terk edecekmiş gibi atıyordu. Terlemiştiler, heyecandan mı yoksa?
"Hocam, çekilin lütfen. Siz azdınız diye beni de azdıracaksınız!"
"Hmm, öyle mi?" Taehyung sırıttığında Jungkook göz devirdi. "Şu anda bana karşılık vermezsen, olacaklardan ben sorumlu değilim." Sonlara doğru sesi çok erkeksi ve seksi çıkmıştı. Jungkook yutkunduğunda tavşan gözlerine benzeyen gözleri sonuna kadar açıktı.
Ne yani, onunla sevişmek mi istiyordu?"Hocam, galiba kafayı yediniz."
"Jungkook her şeyi biliyorum. En başından beri bana olan aşkını, kütüphaneye benim için gelmelerini, sana çarpacağım sırada bana olan balışlarının anlamını, her şeyi biliyorum. Yanlış hatırlamıyorsam fotoğrafımı da çekip Jung_kook Instagram hesabında paylaştın." Jungkook bu söyledikleri karşısında hayret kalmıştı. Bunların hepsini nerden bile bilirdi ki? Jungkook'un düşüncesiyle; Acaba o bir ajan mıydı?
"Siz beden öğretmeni olduğunuza emin misiniz? Çünkü, benim gözümde ajan ve sapıktan başka hiç bir şeysiniz."
Kıkırdadı, "Ajan değilim, aynı anda sapık da değilim. Ve evet, beden öğretmeni olduğuma eminim." Sırıtıyor asil bakışlarıyla onu izliyordu.
"Şu anda içeri birileri girse ne yapacaksınız?"
"Kendimizi yalandan sevgili diye tanıtıp, daha sonrasında şu meşhur altı aylık sözleşmeyi yapıp altı ay boyunca sevgili kalıp ayrılacağız. Ama bir birimize aşık olursak işler değişir."
Jungkook göz devirdi. "Ben sana neden aşık olayım ki?"
"Efendim gelmiyor musunuz?" Perde yavaşça aralandı ve Jungkook bunu gördüğü gibi Taehyung'u göğsünden ittirip gelen kişiye baktı. Taehyung ona ve gelen müdür yardımcısına baktığında, "Onunla biraz konuşmam lazım, hocası olarak."
"Tamam efendim, burası birazdan kapanacak, çabuk olun."
"Tamam." Müdür yardımcısı gittiğinde Jungkook hızla gitmek istedi ama bileğinde hissettiği elle durdu. Arkasını dönmedi ama yüzündeki ifade belliydi.
Sessizlik olduğunda Jungkook arkasını döndü ve ona baktı."Benden ne istiyorsunuz? Bir öğretmen neden öğrencisinin bileğini tutuyor?" Jungkook tek kaşını kaldırıp sorduğu soruya yanıt bekledi. Taehyung da kaşını kaldırdı ve karşısındaki küçük bedene cevabını verdi. "Senden bir şey isteseydim çoktan alırdım, bunu bilmiş ol." Jungkook sustu. Taehyung bileğini bırakıp az önce uzandığı yere yaslandı. Jungkook ona baktığında Taehyung konuştu. "Jungkook," Jungkook sessizliğin ardından gelen sesle irkilmiş ve gözlerini Taehyung'a dikmişti. "Hiç garip gelmiyor mu? Bu olanlar?"
"Neden bahsediyorsunuz?"
"Her şeyi biliyorum. Daha ilk gün seni kütüphanede görmüştüm, bana sırılsıklam aşık olduğunu, beni gördüğün her an kalbinin hızla atmasını, o kazada yüzüme bakıp kaldığında neler düşündüğünü, her şeyi biliyorum." Jungkook karşısında donup kalırken Taehyung onu izliyordu. "Sana kötü bir şey söylemiyorum, aşık ola bilirsin, yani bu konuda neden sana karşı böyle nasıl desem bilirsin... İnsan sevdiği insanı seçemez, sen bana aşık oldun ve bu gayet normal bir şey."
"Ben size aşık değilim!" Diye öne çıktı Jungkook. Bu dediği şeye kendisi bike inanmamıştı ama bunu onunla paylaşmak istemiyordu.
"Git dersine!" Taehyung'un birden değişen tavrına Jungkook şaşırmış ve kaşlarını çatmıştı. "Beni burda tutan sizdiniz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aienkien | Taekook
Fanfictionİmkânsız aşkın bir türünü daha duymuş muydunuz? Texting | düzyazı(bolca düzyazı) Semetae! Ukekook! Yan shipler • { Yoonmin, Namjin }