26. Umut

27 5 2
                                    

İlahi Bakış Açısı

Sabah güneşinin en parlaklığıyla uyanmıştı Jungkook. Garip pozisyonundan kurtulup bembeyaz ve tertemiz bacaklarını parkeye dokundurdu. Duvardaki saate takıldı bakışları. Kaşlarını çattı ve bu kadar erken kalkması kafasını karıştırmıştı. Alarmı bile çalmadan uyanmıştı ama kendisini çok enerjik hissediyordu. Çok sorgulamadan yumruk yaptığı elleriyle gözlerini ovarak odadan çıktı. Şimdi hocası da uyanmamıştır her halde.

Güzelce sıcak duş aldı ve beyaz bornozunu giyinip lavabonun önüne geçti. Yüzünü yıkayıp yüz kremini sürmesi için pamuk gibi yumuşacık saç bandını taktı ve cilt bakım ürünlerini alıp usulca yüzüne sürdü. Az öncekinden daha güzel ve daha enerjik görünüyordu. Saç bandını çıkarıp saçlarını kuruladı ve şekillendirdi.

Banyodan çıkıp odasına koştu ve kapıyı açıp içeri girdi. Ev ısındığı için artık üşümüyordu. Dolabından uzun bebek mavisi bir sweatshirt ve beyaz bol bir pantolon almıştı. Temiz bir iç çamaşırı ardından diğer aldıklarını giyinmişti. Beyaz bir çorap da alıp hızla giyindiğinde kendini hazır hissetmişti.

Telefonunu alıp arkadaşlarına günaydın mesajı gönderdi. Telefonu tişörtünün cebine tıkıştırdıktan sonra odasından çıkıp mutfağa geçti. Hocasına küçük bir sürpriz yapmak için kahvaltıyı kendi elleriyle hazırlama kararı almıştı. Bir çırpıda bir şeyler arayıp masaya koydu ve yemekleri hazırlamaya başladı.

Kimbap yapmak için bolca pişirilmiş pirincin ve ona eşlik eden ton balığını, avokado, somon, füme et ve sebzelerin rulo haline getirdi. Bıçak yardımıyla hepsini aynı boylarda kesmeye çalıştı ve aynısından bir tane daha yapıp tabağın iki kenarına yatay pozisyonda yerleştirdi. Ramen ve tteokbokki'nin içine sıcak su koyup on dakika bekletti ve yenmeye hazır olduklarında plastik başlıklarını çıkarıp çöp kutusuna attı. İkisini de aynı kaseye döküp domates ve biber karışımı sosu içine boca etti. Karıştırıp yemeği tamamen hazır etti ve tepsiye yerleştirdi. Kimbap tabağını da tepsiye koyduktan sonra küçük bir kaba kimchi koyup onu da tepsiye koydu.

Cam bardağa meyve suyunu koyduktan sonra bardağı da tepsiye koyup kahvaltıyı hazır etti. Tepsiyi orada bırakıp ellerini tertemiz yıkadı ve kuruladı. Kapı açılıp kapanma sesini duyduğunda heyecanlanmış ve eli ayağı birbirine dolanmıştı.

Taehyung mutfağa yarı çıplak bedeniyle girdiğinde elindeki havluyla dalgalı saçlarını kuruluyordu. Jungkook onu elmas gibi parlayan gözleriyle izliyordu ki, ikisinin de gözleri buluştuğunda hızla bakışlarını üzerinden çekti ve tamamen başka yere döndü.

"Ben, şey, yani demek istediğim size kahvaltı hazırladım. Lütfen afiyetle yiyin." Yanından kafası eğik geçmeye çalıştığında Taehyung onun bileğini yavaşça kavradı ve durmasını sağladı.

"Jungkook, ben sabahları yemek yemiyorum." Kalın sesiyle söylediğinde Jungkook bileğini Taehyung'un elinden kurtarıp başını kaldırdı ve Taehyung'un yüzüne baktı. Aşağı bakmaması için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyordu.

"Neden ki?"

"Bir nedeni mi olmalı Jungkook?"

"Kahvaltı ön önemli öğündür ama?"

"Umrumda değil?"

"Ama o kadar emek verdim."

"Vermeseymişsin." Sürahiden cam bardağa su döküp kafasına dikti ve bardağı masaya tekrar koydu.

"Kalpsizsiniz-" Jungkook sinirle söylediği sözün farkına vardığında tek eliyle ağzını kapattı ve gözlerini sonuna kadar açtı. Siniri onu ele geçirmiş ve bu sözü deyivermişti.  Hâlbuki Jungkook, bu dediğinde saniyesinde pişman olmuş ve yerin dibine girmek istemişti.

Aienkien | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin