Bay Kim elindeki kırmızı üzerinde "+" logosu olan paketle geldiğinde yanıma oturdu. Aynı şeyden şu anda çantamda da vardı ama onun benim bunu kapa bildiğimi bilmesini istemiyorum, çünkü onun yapmasını istiyorum. İçinden pansuman malzemelerini çıkardığında iznimle beraber bacağımdaki yaraya pansuman yapmaya başlamıştı.
"Bacakların çok güzel Jeon." NE!? Ne dedi o az önce? Tüylerim diken diken olmuştu ve kas katı kesilmiştim. Peki ben şimdi buna ne diye cevap vereceğim.
"A-ah, şey, teşekkür ederim." Şu kısa şortu giyindiğimde ne düşünmüştüm acaba? Bacaklarımı beğenmişti. Kısa krem rengi bir şort ve altından beyaz bir crop giyinmiştim. Hava soğuk olduğu için mor bir tane gömlek geçirmiştim üzerime. Ama şu anda şort giyindiğim için bin pişman olmuştum.
Kıkırdadığını duyduğumda çaresizce gülümsemiştim. Ayağımda hissettiğim acıyla birlikte acıyla inledim. "Ah!"
"Lütfen sabret, çok az kaldı." Dediğinde acı bütün bedenimi esir almaya devam ediyordu. Bacağıma ne yaptığını bilmiyordum. Başımı arkaya yaşlamış ve dişlerimi kıracak şekilde sıkıyordum. Bu acıya başka bir şekilde dayanamam bence. "Bitti!" Başımı kaldırıp ona baktığımda ayağımdaki yara bandını gördüm. Pembe renkli ve kalpliydi. Nerden buldu ki bunu?
"Ah, bu çok tatlı!" Kısık sesle söyleyip bacağıma doğru eğildim. Ona baktığımda arkasına yaşlanmış bir şekilde kendi halinde takıldığını gördüm. Tekrar önüme döndüm ve arkama yaslandım. Tam bu sırada Toplu taşıt hareket etmişti. Her kes sohbet ediyordu ve bu sesler can sıkıcıydı. Kablosuz kulaklıklarımı çıkarıp kulağıma taktım ve telefonla kulaklıklara bağlandım.
Sakin bir müzikle camdan dışarıyı izliyordum. Orada kar yağdığını söylediler ama ben pek inanmamıştım. Evet hava buz gibi soğuktu ama kar yağacak kadar değildi. Ama yağsa çok sevinirim.
***
Yolun ortalarında uykuya dalmıştım.
Uyandığımda çoğu kişinin yemek yediğine şahit olmuştum. Aç değildim ama birşeyler içmeye ihtiyacım vardı galiba. Tatlı postacı çantasına benzer bir çantamın ceplerindeki muzlu sütümü aldım ve pipeti tam ortadan sokup pipeti içine daldırdım. Dudaklarım uyuduğum için şişmişti ve gözlerim açılmakta zorluk çekiyordum.Yanımdaki adama baktığında laptopından bir şeyler yaptığını gördüm. Uzun, kemikli parmakları klavyenin üzerinde hızla hareket ediyordu. Onu hayretle izlerken bir yandan da muzlu sütümü içiyordum. Acaba ne yapıyordu.
"Uyuyan güzel uyandı mı bakalım?"
"Hmhm." Sütü içerek söylediğimde sanki işi bitmiş gibi son tuşa sertçe bastı ve laptopı kapattı. Çantasına koyduğunda bu sefer sadece sütümü içiyor ve önüme bakıyordum.
"Ne düşünüyorsun?" Bana bakıp sorduğunda sütü ağzımdan uzaklaştırıp ona baktım. "Sizce gerçekten de kar olacak mı gittiğimiz yerde?" Dudakları kıvrıldı. "Bana öyle söylendi tam olarak bilmiyorum. Ama muhtemelen yağacak çünkü orası çoğu zaman karlı olur."
"Kar olsa bizimle birlikte kar topu oynar mısınız?"
"Hayır."
"Hoca olduğunuz için mi?"
"Hayır."
"Peki neden?"
"Kapat çeneni, hayır dedim işte." Göz devirdim. Sanki oynarsa ölürdü. Ne dedim ki, sadece kar topu oynayıp oynamayacağını sormuştum işte. Tabi öküz olduğu için her şeye kızıyor ve agresif cevap veriyor. Yook, ona böyle iyi davranmamak gerekmiş ben onu anladım. Tam bir odun yaa, odundan farkı yok. Hoş, odunlar da bir işe yarıyor ama bu, gereksiz bir canlı. Boşuna oksijen kaybı, hayatta kalması bile bir mucize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aienkien | Taekook
Fanfictionİmkânsız aşkın bir türünü daha duymuş muydunuz? Texting | düzyazı(bolca düzyazı) Semetae! Ukekook! Yan shipler • { Yoonmin, Namjin }