30. Umut

23 4 0
                                    

"Seni seviyorum Jeon." Ne dedi o? Beni sevdiğini mi söyledi. Hah, daha neler, Jungkook senin kulağında sıkıntı mı var? Acaba kulak doktoruna gitmeli miyim, evet bir uğramam gerek açıkçası. Kulağımla ilgili bir sorun olup olmadığını en son ilkokulda kontrol etmiştim.

"Şey, ben galiba duymuyorum da. Kulağımda sorun olabileceğini düşündüm. Siz tekrarlaya bilir-" Kendi halimde konuştuğumda dudağıma yapışmıştı özenle çizilmiş dudaklarıyla. Öpüşüne karşılık verme düşüncesi kalbimde yer edinirken aklım bana 'sahte sevgi' olduğunu söylüyordu. İki yol arasında kalmıştım, ya ona karşıık verip her şeyi kabullenmek ya da karşılık vermeden ayrılım, 'ben de seni seviyorum, zalımın oğlu.' demek. Acaba böyle söylersem benden soğur mu?

En iyisi ona karşılık vereyim. Derken bu dediğimi çoktan yaptığımı farketmişti. Tanrım, ona bu kadar mı muhtaçtım yani! Dudaklarıyla dudaklarım yan yana gelmişti ve güzel bir ikili haline gelmiştik. Belimdeki elleri sanki gidecekmişim gibi daha da sıkı hale geldi. Delice öpüşüyorduk.

Alt dudağımı emdiğinde boğuk bir inilti çıkmıştı ağzımdan. Kasıklarım acıdan acı beğenirken soğuk havaya rağmen sıcak basmıştı bütün bedenimi. Öpüştüğümüz bütün sahneler gelmişti aklıma, dün gece, asansörde kaldığımızda Romeo & Juliet ve daha hatırlamadığım bir çoğu. Onlar hepsi sevgisizdi fakat bu, karşılıklı sevgiydi.

Emerek talan ettiğim üst dudağına karşı o da benim alt dudağımı mahvetmişti. Ağzımda hissettiğim metal tatla dudağımı kanattığını fark etmiştim. Soluk soluğa dudağından ayrılıp ateş gibi yanan kahverengi gözlerine baktım.

"Galiba ben de sizi seviyorum Bay Kim." Neden böyle söyledim ki? Belki de onu en çok seven bendim. Acaba minik kalbim naz mı yapmak istedi.

"İyi ki doğmuşsun Jungkook."

"İyi doğmuşum ben! Hocam, kar topu oynayalım mı?" Büyük bir sevinçle sorduğum soruya karşı kıkırdadı. "Burda mı?" diye sordu. "Başka nerde olmalıydı ki- Hiii!" Bir anda yaptığım yanlış ile ellerimle ağzımı kapattım.

"N'oldu? İyi misin Jungkook?"

Hızla Chi Ku'nun yanına gittim ve ona sarıldım. "Özür dilerim Chi Ku, sen yalnızsın ve bu yüzden kimseyle öpüşemiyorsun. Ama ben senin karşında birisiyle öpüştüm."

"O birisinin ismi var yalnız."

"Şşşt, ikimize de çok kızgın!" Ona sarılmayı bırakıp yanından ayrıldım ve Taehyung'un yanına gittim.

"Hocam bize gitmemizi söyledi."

"A, a nedenmiş o?"

"Şapşal mısınız nesiniz yaa! Söylemedi öyle bir şey. Ağaçlar konuşamaz Bay Kim." Kahkahalar ile güldüğümde o beni uzaylı görmüş gibi izliyordu.

"Jungkook, düş önüme."

"Ama neden? Kar topu oynayacaktık hani?" Dudağımı büzdüğümde derin bir nefes aldı ve güldü. Çok yakışıklı.

"Orada çocuklarla oynarsın hadi."

"Ben gitmiyorum!" İnat ettim o bu gün benimle burada kar topu oynayacak diye. Chi Ku'nun yanında oturup ona yaslandığımda bir an kalçamın tamamen donup puz kalıbına döndüğünü hissetmiştim. Ama ne derler zorla güzellik olur. Benim de ismim Jungkook'sa ben buradan kalkmıyorum.

"Sen inatsan ben ultra inatım Jungkook." Bir anda yanıma gelip beni kucağına aldığında şaşkınlıkar içerisinde onu izledim. Bedenim tamamen zeminden kesilmişti. Kusursuz çene hattına baktığımda yutkunmuştum.

Aienkien | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin