24. Umut

25 6 2
                                    

"Jungkook, orası soğuk, lütfen ayağa kalk." Derin sese döndüğümde içim kıpır kıpır oldu. Neden gelmişti ki?

"Ben sizin için her hangi biri değil miyim? Neden umrunuzdayım ki?"

"Sen benim prensesimsin Jeongguk."

Başım dizlerimin üzerinde hareketsiz kalmıştı. Dediği sözler beynimi kemirirken gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Az önce bana, benim onun prensesim olduğunu mu söylemişti? Ah, Tanrım! Ona ne cevap vere bilirim diye içimde binlerce hatta milyonlarca senaryo kurmuştum.

Az önce kalbimi kırmış şimdi gelip bana bunu söylüyor. Biraz ağırdan almam lazım bence, öyle yumuşamak yok!

Başımı kaldırıp ona baktım. "Siz prenseslerinizin kalbini mi kırıyorsunuz?" Güzel bir soru sorduğum için kendimi alkışlıyorum.
Ayağa kalktığımda gözlerini kısarak beni izlediğini gördüm. Ne?

"Neden beni öyle izliyorsunuz?"

"Jungkook, benim prenseslerim yok?"

"Ben bilemiyorum. Kalbimi kırdıktan sonra böyle düşünmeme neden olan kişi sizsiniz!" Yanından saçımı savurarak geçtiğimde derin sesini işittim ve havada kalan adımımı yere sabitledim ve durdum.

"Sen çok farklısın." Kısık sesiyle söylediği sözü iliklerime kadar hissetmiştim. Neden böyle diyor ki, ondan hoşlanıyorum ve buna engel olmaya çalışsam da o bu sözlerle beni ona daha çok bağlıyor. Arkamı döndüğümde bana baktığını gördüm.

"Hocam siz iyi misiniz? Neden böyle şeyler söylüyorsunuz?" Sizin de kafanız karışmadı mı? O, okula geldiği hatta kütüphanede gördüğüm ilk günler çok kaba ve içine kapanıktı. Şimdi ne oldu da böyle birine döndü. Taehyung cidden çok garip ve gizemli bir insan.

"Jungkook, bana asansörde söylediğin şeyler aklında mı? Hatırlıyor musun?" Kaşlarımı çattım ve gözlerim kısıldı. Hayır hiç birini hatırlamıyordum ve çok merak ediyordum neler olduğunu. Acaba ne söyledim? Sadece hayır anlamında başımı iki yana sallamakla yetindim. "Ah, öyle mi? Bana şunları söylemiştin, Öğrenci hiç hocasını seve bilir mi? Bben size aşık oldum." Ne!? Bunu cidden söyledim mi ben? Ah, Tanrım! Şu çeneni bir kez kapat be Jungkook!

"Mecazen söylemişimdir. Hem şu anda konumuz o değil, sizin bana neden böyle davrandığınız? Acaba siz mi bana aşık oldunuz? Ne de olsa, o günü hatırlamıyorum ve siz bundan faydalanıyor olabilirsiniz. Kim bilir?" Çok güzel kıvırdım.

"Jungkook, hadi doğruları konuşalım. Senin bana sırılsıklam aşıkışıklıyım, zenginim." Şımarık! Ne kadar da kendini beğenmiş.

"Yakışıklı olduğunuz kadar şımarıksınız da! Ve ben size aşık olmadım, sadece küçük bir hoşlantı, o kadarcık." Hayır, o kadarcık değil ama onunla bunu paylaşacak değilim.

"Öyle miyim?"

"Hmhm-" Sesimi kesen şey Jimin'in yanımıza gelmesi yüzünden olmuştu. Taehyung'a bakmadan Jimin'e dönmüş ve onunla birlikte görüş alanına doğru gitmiştik. Her kes kargaşa yaratmıştı ve çok ses vardı. Biri uyarıyor, biri bağırıyor, biri sohbet ediyordu. Jin'in yanına gidecektik ki Jimin'le uzaktan onu Namjoon hyungumla konuştuğunu gördük.

"Jungkook?"

"Jimin?"

"Benim gördüğümü sen de görüyor musun?" dediğimde dikkatle onları izliyordum.

"Şu anda HD izliyorum." Namjoon hyung Jin'e bir şeyler anlatıyordu ama Jin onu pek takmıyordu anlaşılan. Bıkkınlıkla onu dinliyor ve dediklerine bir cevap dahi vermiyordu.

Aienkien | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin