28. Umut

22 4 2
                                    

Birden yağan yağmur sorunuyla her kes bir araya toplanmıştı. Namjoon şiddetli yağan yağmur yüzünden yarışı iptal etmişti. Yarın hava açık olacağı için yarına planlamıştılar. Bu gün hava kapalı ve yağmurluydu o yüzden birlikte evlerine gitmiştiler. Hepsi üzgündü ve yüzlerini asmıştılar. Jungkook bebek gibi dudaklarını büzmüş ve Taehyung'un yanında evlerine doğru gidiyordular. Minicik gözüküyordu Taehyung'un yanında, aynı bir bebek gibi.

Namjoon abisi ve Jin arkadaşı için çok heveslenmişti. İlişkilerini en çok destekleyen de kendisiydi zaten. Her zaman birlikte olmalarını istiyordu, bu yüzden yarışmada ikisinin kazanmasını istiyordu. Bu sayede romantik akşam yemeğinde belki tekrar eski hallerine döne bilme ihtimalleri vardır.

Evlerine doğru yürüdüklerinden beri ikisi de tek kelime etmemişti. Bu sefer sessizliği bozan Taehyung olmuştu. "Jungkook, iyi misin? Young-gi-"

"Onun hakkında konuşmak istemiyorum-" Ona bakmadan söylediğinde Jungkook elinde küçük beyaz taneler gördü. "Bu da ne?" Kafasını kaldırıp yukarı baktığında bu küçük tanelerin aslında kar tanesi olduğunu farketmişti. "Hocam, kar yağıyor!" Asık yüzü birden mutlulukla gülümsediğinde sevinçten yerinde hoplayıp zıplamıştı. "Hayallerim gerçek oldu!" Elini boşluğa doğru uzattığında kar tanelerinin eline düşüşünü usulca izledi.

"Hadi eve Jeon."

"Hayır! Ben dışardayım, siz isterseniz gire bilirsiniz." Evlerinin yanındaki okaliptüs odunundan yapılmış banka yerleşti. Bacaklarını hareket ettirirken parlak mı parlak gözleriyle gökyüzünü izliyordu. Yağmur durmuş yerine kar yağmaya başlamıştı. "Burası çok eğlenceli." Kahakahalar atarken söylediğinde Taehyung iç geçirdi. Göz devirip yanına gitti ve yanıbaşında dikildi.

"Jungkook burası buz gibi, içeri geçelim. Hem zaten tamamen kar değil burası. Yarına kadar anca dolur buralar. İçeri geçelim."

Jungkook dudaklarını büzüp ayağa kalktı. Hocası çok haklıydı, bu yüzden onu dediğini ikiletmeden eve doğru yürüdü.

"Söz veriyorum, burası tamamen kar olduğunda seninle kartopu oynayacağım." Jungkook duraksayıp arkasını döndüğünde ona doğru tebessüm eden adamı gördü. Jungkook histerik bir şekilde güldü. "Beni yene bileceğinizi pek sanmıyorum. Kartopu oynamakta çok iyiyimdir açıkçası." Taehyung yanına geldiğinde ikisi birlikte içeri girdiler. Şömine sayesinde ev sıcacıktı bu yüzden Jungkook çok iyi hissetmişti kendini.

"Ev sıcacık."

"Evet, hadi sen git biraz dinlen, ben de ikimiz için yemek hazırlayacağım. Ha bu arada, senin için hazırladığım yemeği yedin mi?" Jungkook kafasını onaylıyor anlamda salladığında gülümsedi. "Benimkileri yemediniz, bu yüzden size kırgınım ama yine de teşekkür ederim. Ellerinize sağlık çok güzel olmuştu."

"Sabah kahvaltıları pek bana göre değil. Yine de yediğin için teşekkürler."

"İkimiz birlikte yapalım mı yemeği?" Jungkook'un birden sorduğu soruya karşı Taehyung biraz düşünmüş daha sonra kafasını aşağı yukarı sallayarak onu onaylamıştı. "Neden olmasın, montunu çıkar gel." Kendi montunu ve ayakkabısını çıkarırken söylediğinde Jungkook da montu ve ayakkabılarını çıkardı. Ayakkabılarını rafa montunu da mont askısına astı.

"Odama gidip kıyafetlerimi değiştireceğim, yağmur yüzünden ıslandılar. Sakın bensiz bir şey yapmayın yoksa sizi-" Kısa süre düşündü. "Öperim!"

"O zaman şimdiden yemek yapmaya başlayayım."

"Sapıksınız! Ya da öpmeyeceğim, ısıracağım!" Sırıttığında Taehyung kahakaha attı. "Hocanı ısıracak mısın?"

Aienkien | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin