Memento More / taekook +18

2- Kusursuz

Hepinize merhaba arkadaşlar. Yeni bölüme hoşgeldiniz bu ufak bir geçiş bölümü gibi bir şey.

yazım yanlışları olmuş olabilir bu konuda üzgünüm.

iyi okumalar...

_______

Sikeyim her şey o kadar hızlı gelişmişti ki ne olduğunu kavrayana kadar bir rüyada olduğumu falan düşündüm. Biraz sonra sikik bir bağımlılık yüzünden hiç tanımadığım biriyle, hiç bilmediğim bir ülkeye seyahat edecektim. Korkmuyor degilim ne de olsa beni tehdit ederek peşinden sürüklüyordu.

Dediğini yaptım ve bir canlı yayın açıp canımdan çok sevdiğim takipçilerime askere gideceğimi ve bir süre video paylaşamayacağımı söyledim. Fakat bu çok ucuz bir yalandı elbet yakalanacaktım ve askerde olmadığım gün yüzüne çıkacaktı. Umarım dediğini yapar ve bunu hallederdi aksi takdirde benim icin herşey sarpa sarkabilir. 

Orta büyüklükte olan mor renkli valizimi alıp yatağın üzerine yatırdıktan sonra ağzına kadar açtım ve hızla dolabıma doğru yöneldim. Çok kısıtlı bir zaman tanımıştı bana siktiğimin müptezeli. Ona bunu en ağır sekilde ödetecektim. Hem beni tehdit ediyor, hem de bana yardımcı olacağını söylüyordü. Kısacası benimle taşşak geçiyor. Fakat ne olursa olsun dediklerini harfiyen yapmak zorundaydım yoksa beni feci bir şekilde ifşayalayacaktı.

İlk olarak çekmecemi açtım ve içinden mor renkte olan Calvin Klein iç  çamaşırlarımdan bir kaç tane çıkardım ve hızla valizin içine yerleştirdim. Daha sonra tekrar dolabıma yönelerek kapakları açıp bir kaç parça pantolon ve tişört çıkarıp sinirle valize tıkıştırdım. Bir kaç parça da eşofman tarzı kıyafet aldıktan sonra kalan gerekli eşyalarıda koyup valizi hışımla kapattım.

Gelmesine 15 dakika kalmıştı ve elim ayağım fena bir şekilde titriyordu. Hızlıca bir duş almıştım ve kalan işlerimi halletmiştim. Yayında usta bir oyunculuk sergileyerek insanları askere gittiğime inandırabilmek için büyük bir çaba sarf etmiştim fakat tatmin olduklarını hiç düşünmüyorum. 

Duştan çıkınca üstüme dikkat çekmemek için siyah bol bir sweat ve yine bol siyah bir kargo pantolon geçirmiştim ve  saçlarımı kapatacak siyah bir şapka takmıştım. Zaten normalde de dışarıda tanınmamak için böyle giyinirdim o yüzden pekte umrum da olmadı simsiyah oluşum.

Unutmadan kimliğimi, pasaportumu ve cüzdanımı da alıp siyah cep çantama attım ve çantayı omuzuma geçirdim. Artık bu anılarla dolu evden gitmemin vakti gelmişti, burayı çok özleyeceğim. Neredeyse bütün hayatımı bu evde geçirdim diyebilirim. Daldığım düşüncelerden sesli bir iç çekerek çıktıktan sonra kısık kısık kendi kendime  eve hitaben konuştum "Ne kadar sürer bilmiyorum ama en kısa zamanda geri dönmeye çalışacağım."  kollarımı açarak eve sarılırmışcasına boşluğa sarıldım bir kaç saniye ardından eski pozisyonuma gelerek valizimi tek hamlede yakattan indirip kapıya doğru ilerlemeye başladım.

Merdivenlerden bir bir inerek hızla kapıya vardım ve hava biraz serin olduğundan askılıktaki gri ceketimi alıp üstüme geçirdim ardından yine askılığın altında bulunan çekmeceyi açtım ve içinden gözülüğümü ve anahtarımı aldıktan sonra gözlüğü gözüme geçirip çekmeceyi sertçe kapadım. Evet artık çıkmaya hazırım.

Bir şey unutmadığıma emin olarak ayakkabılaralımı giydim ve kapıyo açarak dışarı çıktım valizimide aldıktan sonra iç geçirerek kapıyı üç defa üst üste kilitledim.

İki saat dolmuş olmalıydı gözlerimi boş sokakta gezdirerek etrafı kolaçan ettim fakat hala hiç kimse yoktu derken önümde hızla beliren siyah Bugatti ile korkuyla yerimden sıçradım.
Siktir, bu da neydi böyle çok ani oldu, beni böyle karşılayacağını hiç tahmin etmemiştim.