23- Mozart

896 65 30
                                    

Selamlar, nasılsınız?

Malum okullar açıldı, bu yüzden bölümler biraz gecikebilir, fakat aksatmayacağıma emin olabilirsiniz. Ben de bir lise öğrencisiyim. Bu yüzden anlayışla karşılarsanız sevinirim.

Yazım yanlışları ve mantık hatları olmuş olabilir, bunlar için üzgünüm.

İyi okumalar...

_____

Yanık tenli omuzlarını dikleştirdi ve içine sertçe bir soluk çekti. Tüm yüz hatları gerginlikten kaskatı kesilmişti, fakat bunu belli etmemeye çalışıyordu. Eğer ederse, yanında ki küçüğü de ürkmeye başlayacaktı. Zaten onu istemeden de olsa boğazladığı için kendini parçalamak, onu kendinden uzak tutmak istiyordu. Çünkü sinir krizi geçirdiği sıralar gözleri hiç kimseyi tanımıyordu. Herkes düşmanı kesiliyordu âdeta, ki zaten de öyle olduğu aşikârdı. Yakınları dışında herkes düşmanıydı esmer tenlinin, kimseye güvenmezdi.

Kendinden bir kez daha iğrenmişti bu gün. Oysa delirirdi birinin sevdiğine zarar verdiğini duyunca. Bu gün ise kendisi bunu gerçekleştirmişti, biliyordu böyle olacağını bu yüzden Jungkook'a odayı terk etmesini söylemişti ya.. Peki şimdi nasıl bakabilecekti yaralarına yara kattığı sevdiğinin suratına? Çok korkutmuştu onu, ya ondan uzaklaşmak isterse küçüğü?

Bin bir taraflı bir acı nüfuz ediyordu esmerin yorgun kalbine. Dayanamıyordu ki bunlara, sadece kendini avutabiliyordu. Çünkü acıları dayanılabilecek bir seviyede değildi. Ama onu en çok kanatan şey bu gün sevdiğini boğazlaması, acımasızca yerlere vurması olmuştu. Ciğeri sökülüyor gibiydi, bakamıyordu sevdiğinin boynuna, suratına. Yüzü yoktu buna esmerin.

Kendini cezalandıracatı bu yaptığı için. Belki bir iple, belki de bir kesici aletle. Ne yapacağını bilmiyordu, ama kendini tatmin etmezde bu vican azabından intihar edecekti. Sadece bir kaç saat, bir kaç saat kendine hakim olması gerekiyordu. Çünkü hem sevdiğine biraz daha kötü hissettirmemeliydi, hem de yarım kalan intikamını hayatta tutmalıydı.

Yanında ki yaralı beden ise, tüm heyecanıyla, sevgilisiyle birlikte eski, müstakil evin karşısına dikilmiş sevgilisinden içeri girmek adına bir hamle bekliyordu. Burası onu biraz ürpertmişti çünkü oldukça sessiz, sakin ve ücra bir yerdi. Sevdiği utanıyordu onun küçük ellerini kavramaya, nasıl tutardı ki vurduğu, canını yaktığı elleriyle, o masum elleri kavramaya. Tekrar inciteceğini düşünüyordu o ellerle onu, ölüm gibi korkuyordu bundan. Koparmak, kesmek, parçalamak istiyordu o kusursuz ellerini. Haklıydı aslında kendi açısından, vurmuş o ellerle yanındaki dokumaya dâhi kıyamadığı sevdiğine.

Fakat küçüğün umrunda değildi ki bunların hiç biri. Bir an bile duraksamadan tuttu ona vuran, dokunursa inciteceğini düşündüğü o elleri. İçindeki ürperti kaybolmuştu o ellerle birlikte. O kadar temiz, o kadar saf seviyordu ki küçüğü esmeri, gözleri doldu o an esmerin. Çekmek istedi o ellerini, yakmak istedi, ama yapamadı. Çünkü o elleri sahibinden ayrılmak istemiyordu.

"Girelim artık." dedi küçüğü sabırsızlıkla, yanık tenliye hitaben. Emin değildi Taehyung, onu oradan içeriye sokarsa daha çok korkabilirdi sevdiği. Hemen geri de dönebilirlerdi, fakat hem babasını görmesi gerekiyordu, hem de Jungkook'un bunu kabul etmeyeceğine emindi. Çünkü dize getirmişti bile onu, Jungkook.

Büyük bir vicdan azabı ve çekinceyle döndürdü bakışlarını yanı başında elini sıkı sıkı, korkusuzca kavrayan sevdiğine.
İçi titredi o an, sertçe yutkundu, bakmaya utandı ona. Kafasını ona dündürse de bakışlarını teslim etmedi ona.

Muhtemelen babasını mecburi bir şekilde bit sedyeye yatırmıştılar, bu yüzden dehşeti andıran görünümü battaniye altında gizlenmiş olacaktı. Onu avutan tek şey buydu ya zaten, aksi takdirde kendisi de gelmezdi buraya Jungkook'un peşinden geleceğini anımsasa.

Memento More / taekook +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin