24-/ 2-18 Sözü

826 50 60
                                    


Yazım yanlışları için özür dilerim.

İyi okumalar...

____

Canlı yayını kapattığım gibi, 'Oh' larcasına derin bir nefes aldım. Diken üzerindeymişim gibi hissettim âdeta tüm yayın boyu. Fondöten ile tüm yaralarımın üzerini kapatmış olsam da, fark edilme ihtimalim beni gerim gerim geriyordu. Tüm yayın boyunca, bir asker edası vermek adına omuzlarımı sonuna kadar dik, bakışlarımı keskin tutmaya çalıştım. Rol ve çabalarımın işe yaradığını düşünüyorum. Zaten dün Jimin'in asker üniformasını giyerek bir post atmıştım Instagram'a. Bu yüzden içim rahattı.

En azından insanlara ölmediğimi ve askerde olduğumu kanıtlayabilmiştim, fakat bu yalanım er ya da geç ortaya çıkacaktı. Bir çok nefret yorumu okudum, çoğu insan eşcinsellere saygı duymuyordu. Lâkin bu onların aşağılık kompleksleri olduğu için takma gereği bile duymadım. Evet, üzücüydü, fakat ben elimden geldiğince onlara mantıklı bir açıklama yaptığımı düşünüyorum.

"İnandılar mı bari?" dedi Jimin, açık kapıdan içeriye girip sırtını duvara yasladığı sırada. İki eli cebinde meraklı bir şekilde izliyordu beni. Suratım ve boynum arasında git-gel yaptı bakışları. Bu gerilmeme sebep olsa da pek de açık vermemeye çalıştım, gözünden anlardı Jimin insanı. Bir şeyler olduğunu biliyordu, fakat susuyordu. Zamanı gelince büyük bir şekilde patlayacağına dair şüphem yoktu ve bu beni korkutuyordu.

Önümdeki bilgisayarı kapattım ve yorgun bir şekilde gerisin geriye uzanarak, derin bir nefes çekip gözlerimi yumdum.

"Bilmiyorum, öyle gözüküyor, ama emin değilim. Kameralara yakalandığımız anlar mutlaka olmuştur." dedim fazlasıyla tedirgin bir şekilde. Gözlerini devirdi ve elleriyle suratına sıvazlayıp 'Off' ladı. En az o da benim kadar gergindi. Bu yüzünden okunuyordu, lâkin tek isteğim şuan boynumdaki fondöten ve kapattığım yara izini görmemesiydi. Daha doğrusu fark etmemesiydi. En açık tonu kullanmıştım, fakat her an açık verebilecekmişim gibi korkuyordum.

Jimin, gözlerini kıstı ve bakışlarını büyük bir imayla suratımda gezdirdi. Bu sertçe yutkunmama neden olurken, dudaklarını konuşmak adına araladı.

"Jungkook, siz niye doğruyu söylemek yerine askerlik gibi uyduruk bir bahane attınız ortaya?"

Sorduğu soru beynimden aşağıya kaynar sular dökülmüş etkisi yaratırken, bunu hiç düşünmemiş olmak kendimi bir aptal gibi hissettirdi. Ah Tanrım... Ne diyecektim şimdi? Soğuk kanlı olmalıydım, kendimi ele vermemeliydim. Jimin yaşananları öğrenirse her şey daha da kötü olacaktı. Bilip bilmeden Taehyung'u yargılayabilirdi, onu suçlayabilirdi. Ya da bir mafya olduğunu öğrenirse onu ele verebilirdi.

Yatağın üzerinde yüz üstü dönerek, geçiştirmek amaçlı bir şeyler gevelemeye başladım,"Taehyung ile olan ilişkimden kimse haberdar değildi." dedim, yüzümü çarşafa gömemden dolayı oldukça boğuk çıkan sesimle. Zaten ona bunu daha önce anlatmadığım için de bana kızgındı, eğer sağlam bir yalan uyduramazsam daha da çok patlayacaktı.

"Eee?"

"Ya anla Jimin işte, korktum. İnsanların bizi yagılamasından dolayı korktum. Bu yüzden onlara basit bir yalan söyledim, ama iş çoktan tebligata kadar ulaşmıştı bile. Sadece ülkeden uzaklaşmak ve özgür olmak istedim, ama insanlar er ya da geç Taehyung ile gittiğimi öğrenecekti ve çeşitli vloglar isteyeceklerdi. Bu yüzden yalanı tercih ettim."

Oldukça mahçup ve çekingen bir şekilde, yüksek tonda söylediğim uzun soluklu cümlemin ardından kendimi bir kez daha yalancı konumuna düşürdüğümü fark ettim. Yine yalan söylemiştim Jimin'e, o sürekli bana karşı dürüst olmasına rağmen.. Cidden onu hak etmiyordum, ama mecburdum ona ve sadece üzülmesin istiyordum. Zaten bu zamana kadar Jimin gibi birinin bir şeyleri anlayamaması mümkün değildi, fakat belli etmiyor olmalıydı. Ya da gerçekten de hiç bir şeyden haberdar değildi.

Memento More / taekook +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin