26- Bitti

815 65 50
                                    

İyi okumalar...

____

Elimdeki odunları şöminenin içerisine bırakarak, cayır cayır yanan ateşin biraz daha harlanmasına neden oldum. Ardından Mora terapi cihazına yönelerek düğmeye bastığım gibi çalışmasını sağladım. Gözlerim, Jungkook ve dışarıda hafiften çiselemeye başlayan karda mekik kurmaya başladı.

Yılın ilk karları düşüyordu ve biz bunu şehir merkezinden uzak, huzur dolu dağlık bir evde geçiriyorduk. Yarın Jimin ve Yoongi'de yanımıza geleceklerdi, ardından ilk olarak Jimin'i tekrar Seul'e yollayacaktım. Çok fazla kalmıştı burada ve derslerini fazlasıyla aksatmıştı. Normal hayatına geri dönmeliydi. Daha sonra ne mi olacaktı?: Jungkook'u alıp California'ya gidecektim.

Geride kalan tüm işlerimi siktir edip, ona uyuşturucudan uzak mutlu ve huzurlu bir hayat sunacaktım. Elimdeki tüm uyuşturucuları imha edip normal bir iş adamına dönüşmeye çalışacaktım belki de. Bir çok şirketim vardı. Türlü reklam ajanslarım, pazarlama şirketlerim, ithalat ve ihracat yaptığım donanımlı yurt dışı şirketlerim... Ve daha saymadığım bir kaç holdingim daha.

Bunların altında tabii sadece kendi alanlarındaki işler dönmüyordu, en büyük uyuşturucu kaçakçılığını bu şirketler yardımıyla yapıyordum. Ama bir an önce elimdeki tüm uyuşturucuları imha etmeli ve onlardan kurtulmalıydım.

Kendi sikim sonik kaderimi başkalarına da yaşatarak hiç bir yere varamayacağımı, otuzlarımda anca kavrayabilmiştim.

Ben uyuşturucuyu dolaylı yoldan insanlara satardım. Benden daha küçük mafya babalarına ya da kaçakçılara. Onlar da kendi uzantıları yardımıyla insanlara naklederdiler. Bunlar benim için küçük işlerdi; ben daha çok yurt dışına illegal yollarla mal ithal ederdim ve size yemin olsun ki bir kez bile enselenmedim polise. Ki enselensem ne yazardı ki!?

Jungkook'u tanımamla birlikte vijdanımın olduğuna dair duyular hissetmeye başladım. Meğersem benimde bir vijdan azabım ve pişmanlık duygum varmış, diyorum hep kendi kendime. Bu duvarlı tekrar ören kişi o oldu. En sağlam şekilde ördü belki de... Hiç bir zaman masum insan öldürdüğüme inanmıyorum. Çünkü çalıştığım mafyanın öldürmemi istediği kişiler de pek normal değildi, ama o zamanlar onlar masum olduğuna inanırdım çünkü bana bir zararları olmamıştı.

Bana bir zararı dokunmayan herkes benim açımdan masumdu. Bir başkasına zararı dokunuyorsa illaki bir sebebi vardır, diye düşünüyordum. Ama bunların bir çoğu kendi çıkarları için gerçekleşiyordu. İnsanoğlu; kendi çıkarları için başka birilerini zehirleyecek, öldürecek kadar aşağılık yaratıklardı, ve ben de onlardan biriydim.

Dünya böyle dönüyordu ve bizim gibi günahkârlarda bunun bekçisiydi.

"Kar çok güzel yağmuyor mu sence de?"

Jungkook'un ince sesini işitmemle birlikte daldığım düşünceleri bir çırpıda terk ettim. Bakışlarımı tekrar pencereye yöneltip yağan karda sabitleyerek seslice bir iç geçirdim. Fazlasıyla güzeldi... Kış aylarını sevmezdim ama karı seviyordum. Çünkü beyazdı, hayatımın ortasına yağan tek beyaz şeydi sanırım.

"Çok güzel..." dedim kafamı sallayıp silkenerek, ardından bakışlarımı tekrar gözlerine çıkardım. Avuç içlerindeki elektrot çubuklarını sıkı sıkıya kavramış ve hayranlık dolu bakışlarını bir an bile ayırmaksızın pencereye sabitlemişti. Kafasını hızla olumlu anlamda salladı, daha sonra ince ama bir o kadar da kusursuz olan dudaklarını konuşmak adına araladı,

"Terapiden sonra karda oynamaya çıkalım mı? Hem o zamana kadar birikmiş olur." Suratına şirince bir ifade takınıp yalvaran gözlerle bana baktığında, tek elimi çeneme koyarak düşünürcesine sıvazladım. "Ama hava çok soğuk güzelim... Üşür, hasta olursun." diyerek kafamı olumsuz anlamda salladım. Yanaklarını şişirerek ofladı ve dudaklarını olabildiğince büzdü. "Ya ama Taehyung... Lütfen, lütfen, lütfen. Üstümü sıkıca giyinirim, gerçekten."

Memento More / taekook +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin