20- Sadece Uyu

961 82 135
                                    


Yazım yanlışları ve mantık hataları varsa üzgünüm.

Bu arada medyaya bıraktığım şarkılar bölümü yazarken dinlediğim şarkılar. Size de öneririm çünkü yazarken ki ruh halimi anlatıyorlar.

İyi okumalar...

_____

Tanrısal bakışaçısı

Bedenini saran korku titretiyordu kalabağın içerisinden yarını yokmuşçasına kaçan çocuğun bedenini. Dakikalardır koşuyor ve saklanacak bir yer arıyordu. İnsanların bakışlarından kaçıyordu, kalabalıktan kaçıyordu. Peki ya o bu haldeyken Taehyung neredeydi? Bırakıp gitmiş miydi gerçekten onu? Taehyung'un böyle bir şey yapmayacağından adı gibi emindi. Belki biraz bekleseydi geri gelebilirdi fakat iğneleyici bakışların içerisinde kriz geçirmek istemiyordu.

Sonunda kalablık caddenen sapabileceği bir ara sokak bulabilmişti. Bir saniye bile düşünmeden o sokağa çevirdi adımlarını. Ana caddeye nazaran daha boştu burası ara sokak olduğu için. Zangır zangır titreyen bacakları eşliğinde girdi o sokağa, ardından aynı hızla koşmaya devam etti. Bacakları işlevini yitirmek üzreydi ama durmak istemiyordu, duramıyordu. Herşeyden, herkesten kaçmak istiyordu.

Nereye gideceğini bilmiyordu sadece kaçıyordu. Dilini bilmediği bir ülkede, rastgele sokakların arasında, kimsesiz bir şekilde, sanki hiç sona gelmeyecekmiş gibi kaçıyordu. Telefonunu çıkartıp Jimin'i ya da Yoongi'yi arayabilirdi fakat mantık kurma yetisini yitirmiş gibiydi. Sadece kötü düşünceleri içerisinde boğuluyordu, bu aklının ucundan bile geçmiyordu.

Yorulmuştu, çok yorulmuştu. Fakat bu bedensel yorgunluktan çok zihinsel, ruhsal bir yorgunluktu. Ruhunu çoktan toprağa vermiş gibi hissediyordu, ne yapacakti şimdi içindeki ölü ruhla? Bedeninden de mi kurtulmalıydı yoksa? Fakat bunu yaparsa yıllarca onun sevgisini bekleyen Taehyung'u ve onu canından çok seven arkadaşı Jimin'i yüz üstü bırakacağını biliyordu. Ama nasıl, nasıl yaşayacaktı bu ölü ruhuyla?

Ruhunun silüetini görmeye başlamıştı aynalarda, bu sadece bozuk psikolojisinin beyninde bıraktığı etkinin acımasız bir yansımasıydı. Ama bu yansıma onu zamanla ölüme itebilecek bir güçteydi. Zihni oyun oynuyordu onunla ve bir çıkmaz sokağa sıkıştırmaya çalışıyordu. Biliyordu Jungkook, kirli olmadığını, aksine Dünya'nın en temiz insanlarından biri olduğunu biliyordu. Fakat yaşadıkları zihnini öyle bir çıkmaz sokağa sıkıştırıyordu ki, temizliğini unutturuyordu ona.

Çıkmaz sokaklara hapsedilmiş ölü ruhlar, bedenine acı çektiren yaralı zihinler... Bitik bir hayal gücü ve sebepsiz yere sunulan ızdıraplar. Kolay değildi, ufacık bir bedenin bunlara katlanması kolay değildi. Fakat biraz daha dayanmalıydı, dayansın ki; Taehyung saf sevgisiyle iyileştirebilsin onu. Saf bir sevgi iyileştirir mi? İyileştirir. O bedenin ruhunu tekrar yaşatması ve ondaki manevi açılığın kapatılmasına yardımcı olur sevgi.

Evet, belki o ruhun hiç bir zaman kapanmamak üzere açılmış derin yaraları vardır. O yaralar ne kadar kapanmayacak bir seviyedeyse de, üzerine bir yama yapılabilme olasılığı vardır. Her zaman bir olasılık vardır aslında; Jungkook belki de o çıkmaz sokağın duvarlaranı çırpınarak da olsa yıkabilecek bir güçteydi. Ona sadece ufak bir umut ışığı lazımdı, o ışıkta çoktan belirmişti aslında.

Saat gece yarısına gelmek üzereydi. Süt beyaz tenine ay ışığı vuran çocuk dizleri boşalmış gibi hissediyordu. Zaten etrafta da pek kimse kalmamıştı, uzun dakikalarca koşmuş ve kalabalığı çoktan gerisinde bırakmıştı. Sadece cılız bir sokak lambasının aydınlattığı çıkmaz sokakta eski binalar arasında, nefes nefese olduğu yerde durdu. Bacaklarını koşmaktan dolayı hissetmiyordu, bedeni kayışı kopmuşçasına titriyor ve yavaştan ağzından köpükler belirmeye başlamıştı.

Memento More / taekook +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin