Okunmamasına rağmen enayi gibi atıyorum. Kıymetimi bilin.
Yazım yanlışları ve mantık hataları olmuş olabilir bunlar için üzgünüm.
İyi okumalar...
____
"Uyan Taehyung." dedi ince sesin sahibi. Korkmuş olduğunu oldukça belli ediyordu. Beynimi kasıp kavuran şiddetli baş ağrısı ve sarsılan bedenim ile yavaşça araladım gözlerimi. O ışık haznesi şuan da yoktu, tüm rengarenk ışıkların hedefi ben değildim artık. Kulak zarımı neredeyse patlatmak üzere olan o sert çınlama ve gürültü de yok olmuştu. Sadece ufak bir müzik tınısı işitiyordu kulaklarım.
Görüş alanımı büyük bi pusu esir altına almış gibi buğuluydu. Hiç bir şeyi net göremiyordum, ses ve gürültü yerini şiddetli baş ağrısına bırakmıştı. Ellerim hâlâ kafamın iki tarafına baskı uygulayacak şekilde olduğu yerde durmaya devam ediyordu. Cenin pozisyonu bedenimi prangalara vuruyor gibiydi, soğuk ve sert beton esir almıştı bedenimi.
Bir kez daha sarstı bedenimi o kişi, "Taehyung lütfen kendine gel." dedi ince sesi. Bu ses fazlasıyla tanıdık geliyordu kulağıma, bu panik onu da tanıyordum. "Sevgilim..." dedi bu sefer ve ardından sertçe baskı uyguladığım ellerimi kafamdan bir çırpıda ayırdı. "Jungkook..." diye mırıldandım pusulu görüş alanım biraz daha netleşmeye başlarken.
"Evet benim sevgilim.. Buradayım." dediği sırada omzumdan çekerek kafamı dizlerinin üzerine yatırdı. Soğuk zeminden ayrılan kafamdaki ağrı biraz da olsa hafiflemişti. "Buradasın." dedim fısıldamadan öteye gidemeyen ses tonumla. Ama yoktu bayılmadan önce burada değildi, yok olmuştu birden bire.
"Yoktun." dedim güçsüz bir şekilde. Dilim damağıma yapışmıştı resmen, bir an önce su içmeliyimdim, yoksa ses tellerim parçalanacakmış gibi hissediyorum. "Buradaydım sevgilim. Sen birden bire düşüp bayıldın." dedi saçlarımı okşamaya başlarken.
"Ne?"
"Evet bir anda düştün ve bayıldın. Çok korktum Taehyung sana bir şey olacak diye." derken dizime yatırdığı bedenimi sıkıca kollarının arasına çekti. Ne sikim dönüyordu anlayabilmiş değildim. Fakat bu duyduklarımdan sonra vücudum kaskatı kesilmişti. Direkt bayılmadığıma emindim. Onun yokluğu, çınlama sesleri.. Hepsini birebir yaşadığıma eminim.
"Ben daha çok kortum Jungkook." dedim burnumu saçlarının içerisine iterken. Ölüm gibi korkmuştum onu tekrar benden kaçırırlar diye. Götürdüler zannetmiştim, ama o gitmemişti. Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissettim. Derin bir nefes çektim içime saçlarının arasından. Sadece bu bile bir anlık baş ağrımın yok olmasına sebep olmuştu.
"Korkma Taehyung, uyandın. Ama neden birden bire böyle bayıldın?" dediğinde kaşlarım sonuna kadar çatıldı. Ben mi yanılıyordum, yoksa o mu yanlış görmüştü?
"Jungkook ben hemen bayılmadım." dedim duraksayarak. "Kulaklarım parçalanmak istercesine çınladı ve yerde uzun bir süre kıvrandım. Sen de bir an da ortadan kaybolunca sana ulaşmak adına bir kaç harakette bulundum. Fakat olmadı, seni bulamadım ve daha sonra bayıldım." diyerek uzun soluklu cümlemi sonlandırdım. Adım gibi emindim bunların yaşandığından.
Bu sefer onun kaşları tedirginlikle çatıldı. "Taehyung ben bayıldığında da, bayılmadan önce de senin yanındaydım."
Deliriyormuydum? Diye sordum kendi kendime. Onun dürüstlüğüne inanıyordum, peki ya ben bu konu hakkında kendime dürüstmüydüm? Neden olayı böyle hatırlamak yerine çok farklı bir şekilde hatırlıyordum?
Ne oldu cidden biraz önce bana? Bu bir tür tümör müydü yoksa, o mu beni bir anda bu hale getirmişti. Soluklarım titriyordu resmen, gözlerim dehşetle sonuna kadar açılmamak için zor tutuyordu kendini. Bakışlarımı gözlerine çıkardım ve bir zeytini andıran parlak gözlerine sorgularcasına baktım. O gerçekten gitmemiş miydi az önce?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memento More / taekook +18
FanfictionJungkookie olarak tanınan, miliyonlarca takipçisi olan uyuşturucu bağımlısı sosyal medya fenomeni 20 yaşındaki Jeon Jungkook ve o'na takıntılı olan en büyük fanı aynı zamanda da kurtarıcısı olan 30 yaşındaki baron Kim Taehyung. Dikkat, bu kitapta: •...