Aaron'un hastaneden taburcu olduğunu duyar duymaz onu ziyarete gitmek için Olivia'ya evinin adresini sordum."Mattheo o gerçekten iyi. Merak etmene gerek yok."
"Olivia, uzatmasan da söylesen evinin nerede olduğunu.." Olivia kolumu tuttu.
"Mattheo doktoru sende duydun. Aaron'un hiç bir şeyi yok. O gün iyi beslenmediği için bayıldı ve buza düştüğü için kaşı yarıldı." Olivia gülüşünü saklamak için kafasını çevirdi.
Tam olarak neye gülüyordu?"Neye gülüyorsun Olivia?" daha fazla dayanamadı ve sessiz bir şekilde gülmeye başladı.
"Çok özür dilerim aaron.." havaya bakıp özür diledi. kaşlarımı kaldırdım. Ben öylece dikilirken Olivia haykırarak gülmeye devam ediyordu.
"Bu salak.." gülmeye devam etti.
"Olivia delirdin mi? Söylesene ne oldu?" bana tutundu ve eğildi. Gülmesini durdurmaya çalışıyordu.
"ilk önce bayılma numarası yaptı.." biraz daha güldükten sonra devam etti konuşmasına.
"Sonra yere düşünce gerçekten kafasını buza çarpmış.. Ve o yüzden gerçekten bayılmış." derin derin nefes aldı. Gülmemek için kendini zorladı. Olivia sırıtmaya devam ederken. Ben onu soru yağmuruna tuttum.
"Neden? Ve ayrıca evinin adresini kesinlikle vermelisin. Yüz yüze konuşmam lazım." Olivia biraz daha nefes aldı. Eliyle kendine yelpaze yaptı. Gözünden yaş gelecek kadar gülmüştü.
"Ya neden bunu yaptı ben de bilmiyorum ama çok komik değil mi? Bayılma numarası yaparken gerçekten bayıldı." biraz daha gülecekken Oliviaya hızlıca seslendim.
"Olivia dur! Çatlayacaksın gülmekten." omuzlarını dikleştirdi. Ciddi olmaya çalıştı. Sonra aaron'un ev adresini bana mesaj olarak attı. Hâlâ kıkırdamaya devam ediyordu..
Aaron'u bazen anlamıyordum. Neden böyle bir şey yapmıştı? Neden bayılma numarası yapar ki bir insan?
***
Kapıyı çalmak istemediğim için aaron'a kapılarının önünde olduğumu belirten bir mesaj attım.
Bir kaç dakika sonra aaron kapıyı açtı."hiç kapıyı çalmadan penceremden girseydin mattheo." kaşındaki pansumanı dikkatimi çekince gülmeye başladım.
"çok komik değil mi.. Aaron dream yaralandı." kafamı salladım.
"ona gülmüyorum." bir anda gözleri kocaman açıldı. Gözlerini kırpıştırıp kendi kendine konuştu.
"Hayır! Olivia bana söz verdi. Anlatamayacaktı. Anlatmadı değil mi?" alnına vurdu. Sonrasında acıyla inledi.
Kaşını patlattığını unutmuştu belliki..
"aptal! Aw!" aaron kendiyle çelişirken hâlâ kapının önünde olduğumu fark ettim."içeri girmeyeyim mi?" elini içeri doğru uzattı.
"üzgünüm, kafam çok karışık. Odam üst katta, sağa dönünce görürsün." içeri girip merdivenlere adımımı attım.
Odasına giderken koridordaki ödüller gözüme çarptı. Aaron ve max'in aldığı bazı ödüller vardı. Ama çoğunlukla aaron'un ödülleri vardı. Küçük aaron max'e çok benziyordu. Bir fotoğrafta kendimi ve Elizabeth'i de gördüm. Üçüncülük basamağında birbirimizin elini tutuyorduk. İkincilikte eden ve joyce vardı. Ve birincilikte tabiki iki sarışın vardı.. Aaron ve Olivia.
Aaron'un odasına girdiğimde kapının yanında onu bekledim. Benden bir kaç dakika sonra aaron odaya geldi ve kapıyı kapattı.
Karşımda öylece dikilip konuşmamı bekliyordu.