Bölüm 14

198 18 18
                                    


Gördüğüm şey.. Kesinlikle hayal olmalıydı. Bu gerçek olamazdı.. Kesinlikle gerçek değildi. Gerçek olmamasını istiyordum.

Elimde patenlerim asılı kaldı. Gördüğüm şeyi sindirmeye çalışıyordum.
Hayatımı vermiştim ben ona.. Hayatımın gözümün önünden bir anda geçtiğini hissettim. Bu olmamalıydı. Bunu yapamazdı.
Gözlerimi kırptım, defalarca kırptım. Hayal olmasını diledim. Ama gerçekti. Hayal olmayacak kadar gerçekti.. Elizabeth, eden'ın kollarında bizim kareografimizi çalışıyordu. Bizim kareografimiz. Bizim..

Nefes alıp verdim. Kaburgalarımın teker teker göğsüme saplandığını hissediyordum.

Eden o burnundaki alçıyla da olsa benden daha iyi çalışıyordu Elizabeth ile.
Elizabeth'in beni fark etmesini bekledim. Patenlerimi sıkı sıkı tutuyordum. Gözlerimdeki duygunun ne ifade ettiğini bilmiyordum.

Eden, Elizabeth'e yaklaştı, yaklaştı.. Bizim çalışmamızı başkasıyla yapıyordu. Sinirlenmemeye çalıştım.
Ellerim titriyordu. Bir anda Patenlerimi bıraktım. Gösterileri bittikten sonra Elizabeth beni sonunda fark etti. Yüzümdeki hayal kırıklığını fark etti, sinirimi fark etti, her şeyimi fark etti. Pateni ile hızla çıkışa doğru geldi.
O gelmeden ben ilerlemeye başlamıştım.

"Matt lütfen dur." arkamı döndüm. Elizabeth patenleri ile tökezleye tökezleye geliyordu.

"Matt açıklamama izin ver." ellerimi birleştirdim. Konuşmasını bekledim.
Acaba hangi yalanı geveleyecekti.

"Matt ben.." bir anda sözünü kestim. Onu dinlemek istemiyordum.
Anlaşmamızın bitmesine yakın benden habersiz partner değiştiremezdi.

"Sus Elizabeth." elimi kaldırdım. Pisti gösterdim. Elizabeth bana korkuyla bakıyordu.

"Yeni partnerin ile sana başarılar diliyorum Elizabeth."önüme bakıp yürümeye devam edeceğim sırada tekrar arkamı döndüm. Gördüğüm şeyi hâlâ sindiremiyorumdum.
Evet başka biriyle kayabilirdi. Ama rakibimizle bizim kareografimizi yapamazdı.

"Sen, fırsatçı sürtüğün tekisin Elizabeth. Bir daha asla yakınımda olma! Pişman olursun." sinirle yürümeye başkadım soyunma odasının tabelasını görünce oraya yöneldim.
Elizabeth benden habersiz başka biriyle bizim kareografimiz ile kayamazdı. Ne kadar anlayış göstersemde bizim anlaşmalarımız vardı. Bunlara uymak zorundaydı. Ben onun itibarını kirletmiyorsam o da benimkini kirletemezdi. Bir anda partner değiştiremez, bir anda ortada hiç bir şey yokken başkasıyla antrenman yapamazdı. Ben onunla çalışmak istemediğim hâlde haftalarca anlayış gösterdim. Partner olmak istemediğimi yüzüne bile söyledim. Ama beni bırakmak istemedi. Ben bunları söylüyordum. Ama o söylemeden bir anda başkasının kollarındaydı.

Soyunma odasının kapısını çarptım.
bir kaç çocuk vardı.

"Rica etsem bir an önce dışarı çıkar mısınız?" bunu dememle beraber hepsi dışarı çıkmıştı.
İtibarım zedelenmeye mi başlıyordu?

"kahretsin!" tişörtümü çıkarıp yere hızlıca attım. Kendimi kontrol etmem gerekiyordu. Eğer kendimi kontrol edemezsem, bir daha asla kayamazdım.
Kontrol edemiyordum. Eden ve Elizabeth'i görünce delirmiştim resmen. Ben onunla kaymak istemediğim hâlde sabretmiştim. Ama o iki kelime etmeden bırakmıştı beni.
Patenlerimi orada bırakmıştım.
Belkide artık bırakmanın zamanıydı? Artık iyi değil miydim?

Buz yüzünden üniversiteye gitmemiştim ve buzu bırakırsam hiç bir baltaya sap olamazdım. Buz benim hayatımdı. Artık ne bir partnerim ne de bir kareografim vardı.

Ellerimi saçlarımdan geçirdim. Yere oturdum.
Ağlıyordum. Bunu istemediğim hâlde ağlıyordum. Gözlerim kapalı sessiz sessiz ağlıyordum.

Elizabeth'e yıllarımı vermiştim. Antrenmanlarımızda bir gariplikte yoktu. Gayet iyiydik. Neden bıraktı ki beni?

DREAM (bxb) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin