3. Bölüm "Aşk Mahkumları"

882 34 25
                                    

"Ömer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ömer..." dedim korku ve endişeyle. Lütfen açmamış olsun kutuyu.
Bakışlarını bana çevirince oldukça sakin görünmeye çalıştım.
"Süsen bu ne?"
Diye sordu merakla.
Açmış mıydı?

Ben dün gece onu yatağımın yanındaki komodinin üzerinde bırakmış ve orada unutmuştum. Ömer'in de ilgisini çekmiş olmalıydı.

"Ben kalemlerini alırken bu kutu düştü de onu yerine koyuyordum." dedi kutuyu masanın üzerine bırakarak.
Şükürler olsundu. Rahatça derin bir nefes verirken kutunun kilitli olmasına şükrettim.

"Anladım. Bende sen gelmeyince merak ettim. Bir bakayım dedim."

Bu olayı da sorunsuz atlattığımıza göre kaldığımız yerden devam edebilirdik.
Ben hiç birşey çaktırmadan merdivenlerden inerken Ömer de peşimden geliyordu.
Tam kitapların açık olduğu masaya doğru yöneliyorduk ki Ömer'in telefonu çaldı.
"Efendim Asiye?" diyerek açtı telefonu.
Merakla onu izlerken o konuşmaya devam etti. "Oldu mu o kadar ya?" deyip saate baktı ve ekledi; "Tamam çıkıyorum şimdi."

Telefonu kapattıktan sonra bana doğru yürüdü. "Sevgilim saat geç olmuş ben gitsem iyi olacak." deyip bir elini yanağımda gezdirdi.
Ne ara bu kadar zaman geçmişti gerçekten?
Onunlayken zaman duruyordu sanki.
Gülümseyip, elimi yanağımın üzerindeki eline koydum. "Pekii." diye kısa bir cevap verdim.
Onun da sorumlulukları vardı, bakması gereken iki kız kardeşi vardı.

Daha 18 yaşında bir dünya yük binmişti omuzlarına. Tıpkı benim gibi...

"Bu güzel akşam için çok teşekkür ederim Süsen. Harika zaman geçirdim seninle." dedi dış kapının önüne doğru ilerlerken. Gülüp cevap verdim. "Ne demek. Bende çok güzel zaman geçirdim. Sık sık gel lütfen. Sürekli tek başımayım zaten evde."

Başını olumlu anlamda sallayıp yanağımdan öptü. "Yarın görüşürüz."
"Görüşürüz." diye cevap verdikten sonra siteden çıkışını izledim öylece.

Kapıyı kapatıp etrafı toparlamak üzereydim ki koltuğun üzerinde duran Ömer'in kot ceketini gördüm.
Burada unutmuştu.
Aşık çocuk ya ceketini nasıl unutabilirdi ki?
Gülümseyip cekete doğru ilerlerken kendi kendime söylendim.
Koşsam yetişebilir miydim acaba? Denemekten zarar gelmez. Koltuğun üzerindeki ceketi alıp direkt çıkışa koştum.
Ayakkabılarımı giydikten sonra kapıyı kapattim. Ömer'in gittiği yoldan hızlıca koşarak ilerlemeye başladım.
Umarım yetişebilirdim.

Koşarken ceketi burnuma doğru götürdüm. Mis gibiydi. Ömer gibiydi. Tarif edemeyeceğim eşsiz bir kokusu vardı. Huzur doluydu. Beni bu kokudan mahrum bırakma Allah'ım.

Çok geçmeden neyse ki onu farketmiştim. "Ömer!" diye seslendim arkasından.
Sesimi duyması ile hızla bana döndü.
"Sevgilim?" Onun yanına yetişirken nefes nefese kalmıştım.
"Ceketini unutmuşsun!" dedim kot ceketi ona doğru uzatırken.
"Hiç farketmemişim. Görüyor musun bana ne yaptığını Süsen? Senin yanında Deli Mecnun'a dönüyorum. Güzelliğinden akıl mı bırakıyorsun bende?"
Ben bu adama aşık olmayayım da kime aşık olayım?

Sır ve Aşk-SüsÖmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin