10. Bölüm "Büyük Şok"

969 43 15
                                    

"Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler."

Ben Süsen Kılıç. Hayatı hep zorlukla geçmiş biri. Ne zaman mutlu olsam, bu mutluluğun ardından gelen kaderin o güzel cilvesi vardı."Sana bu kadar mutluluk yeter.'  deyip yaralayacak bir şey illa ki buluyordu hayat bana.
Bu kaçıncı darbeydi? Gerçi onu bile saymayı bırakmıştım bir süre sonra.

Bu her zaman için böyleydi.
Beş yaşımda da, on sekiz yaşımda da.

Sinirden kızarmış gözlerle karşımda duran Ömer'e bakarken dizlerimin tir tir titrediğini hissettim.

Yanlış anlaşılmasın, bana bir şey yapmayacağını biliyordum.
Ama onu hayal kırıklığına uğrattığımı öğrenirse kendime yapacaklarımdan ben bile korkuyordum.

"Ömer..." diyebildim sadece.

Başka ne diyebilirdim ki. Cesaretim var mıydı cümlenin devamını getirmeye?

Yoktu.

Hala bana sinirle bakarken, bu sessizliğime katlanamayarak konuştu.
"Süsen, sevgilim." dedi yumuşayan gözlerle bir adım atıp aradaki mesafeyi azalttı.

"Söyleyebilirsin bana. Anlayışsız biri değilim. Anlarım, dinlerim seni. Hadi anlat ne oluyor?"
Sinirli bakışlarına endişe karışmıştı şimdi de.

Bir elini uzatıp önüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Hadi. Söyle bana. Ne saklıyorsun benden?" dedi söylemem için yalvarır gibi.

Gözümden bir damla yaş akarken ne yapmam gerektiğini düşündüm.
Bana hala şefkatle yaklaşabiliyorken bu hissi kaybetmek istemezdim.

O yüzden yine bir korkak gibi sustum. Yine inkar ettim. Yine bir şekilde geçiştirmeye çalıştım.

Hızla, gözyaşımı elimin tersiyle silerken cevap verdim.

"Y-yok. Yok bir şey." Bu kadar.
Sadece bunu söyleyebilmiştim.

Ömer'in bakışlarındaki endişe yine kaybolurken, tekrar tek duygu barındıran gözlerle baktı bana; öfkeyle.

"Süsen! O zaman Alp neyden bahsediyor? Tehdit ediyorlar Süsen'i dedi. Bana söylemen gereken bir şey varmış. Söyleyemezsen zarar görecekmişsin. Bunları Alp ne için söyledi Süsen!?"

Alp'in neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım. Her şeyi bilmesine, hatta bana hak vermesine rağmen durup dururken neden yapmıştı bunu.

"Yok bir şey dedim Ömer!"

Sadece bu cümle döküldü dudaklarımdan.
Ne diyebilirdim ki başka?
Ömer daha fazla öfkelenirken bağırarak konuşmaya başladı.

"VAR SÜSEN! BİR ŞEY VAR! SENDE BANA BUNU ANLATACAKSIN!"

Hem sinirle bağırıyor hemde hışımla sağa sola yürüyordu odanının içinde.

"NEYMİŞ ALP'İN BİLİP, BENİM BİLMEDİĞİM ÖNEMLİ ŞEY YA!?" Gözlerini üzerime dikip konuştu.
Ben ise, hiç bir cevap veremiyordum.
Ne denebilirdi ki?

"Ömer! Yok bir şey diyorum. Uzatma."
diyebildim bir tek.

Yanımızda bulunan komodinin üzerindeki su bardağını alıp, karşımızdaki boy aynasına fırlattı.
Cam bin bir parçaya ayrılıp şiddetli bir gürültüyle paramparça olup etrafa saçılırken bir adım geriledim.

"SENİN CANIN SÖZ KONUSU SÜSEN! EVİNİ TAŞLAMIŞLAR. TEHDİT DİYOR ALP! BAŞIN BELADA DEMEK Kİ. SEN KALKMIŞ BANA UZATMA DİYORSUN!"

İşaret parmağını kaldırıp yüzüme doğru tutarken sinirden gözü dönmüş gibiydi.

Sır ve Aşk-SüsÖmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin