Bölüm Şarkısı/ Anıl Emre Daldal-M.
⛓️
"Seni bana geri ver sevgilim..."
Ömer'den...
Hayatın bir oyundan ibaret olduğunu düşünürdüm bazen. Dünya bir sahneydi, bizde bu tiyatronun kuklalarıydık sanki. Birşeylerin peşinden koşuyor, kim olduğumuzu unutuyorduk. Ben unutmamak için her gün tekrar ederdim adımı.Ben Ömer Eren. "Mutsuzluk" adlı hayat tiyatrosunun başrol oyuncusu.
Eskiden bakınca kaybolduğum bir çift kahve tonlarındaki gözlere takıldı gözlerim. İstemsizce yutkunmuştum.
Hala aynıydı. Hala çok güzeldi.
Güzelliğine güzellik eklenmiş gibiydi.
Her bir saç telinden başlayarak, bütün bedeninde gezindi gözlerim.
Bu kadar zaman sonra onu karşımda görmek elbette şaşırtmıştı beni. Aynı zamanda düşündürmüştü de.
Aklıma çok sevdiğim kitap olan "Şeker Portakalı"'ndaki bir sözü getirmişi."Sana ait olan seni bulur."
Çok sevdiğim aynı zamanda bir türlü anlayamadığım bir cümleydi.
"Bana ait olan neden bıraksın ki beni?" diye düşünürdüm hep. Bırakırmış, bunu en acı şekilde öğrenmiştim.
Gözlerinin içine bakarak duygularımı saklamaya çalıştım ve ilk defa tanışıyormuşcasına elimi uzattım."Ömer Eren ben de.Tanıştığıma çok memnun oldum."
Yüzündeki ifade beni onca zaman sonra karşısında görmüş olmanın şaşkınlığı mı yoksa, biraz önceki yaptığım harekete olan şaşkınlığı mıydı tam anlayamamıştım.
Turgut Kılıç ortamdaki sessizliği bozarak konuştu. "Yok artık!"
Süsen dolu gözlerle gözlerime bakmaya devam ederken uzattığım elimi tuttu. Ellerim ellerine değince, taşlaştı sandığım kalbimin atışlarının hızlandığını hissettim.
Sıcak ve narin elini kavradım. Bir yabancıymış gibi davranmaya devam ederken dayım araya girdi."Problem nedir? Hepiniz bir sustunuz öyle, tanışıyor musunuz yoksa?"
Hayır tanışmıyorduk. Ben onu tanıdığımı sanıyordum bir zamanlar sadece.
Süsen yanında duran uzun boylu, kumral ve renkli gözlü olan adama döndü ve konuştu. "B-ben bahçedeyim."
Ardından yanımızdan ayrılarak çıkış kapısına doğru ilerledi. Elindeki değnekleri görünce kalbimin hızladığını hissettim. İçimdeki pişmanlık duygusu hala ilk günkü gibi tazeliğini koruyordu. İstemsizce gözüme dolan yaşın sebebini anlayamamıştım. Kimseye fark ettirmeden toparladım kendimi ve gülümsemeye devam ettim. Masada duran ve daha önce hiç tanımıyor olduğum çocuk Süsen'in arkasından ilerledi.Bu sırada Süsen'in babasının bakışları hala bendeydi. Şaşkınlığını üzerinden atıp konuşmaya başladı. ''Sen nasıl?'' dedi ve durdu. Ardından devam etti. ''Gerçek değil bu değil mi? Sen mi ayarladın lan bunu? Bu kadar zaman sonra karşımıza çıkman tesadüf değil, sen ayarladın!'' dedi ve üzerime doğru yürüdü. Tamamen tesadüftü. Ya da, kader mi demeliydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sır ve Aşk-SüsÖm
Teen FictionÖmer Eren ve Süsen Kılıç. Çok da masum olmayan, sırlarla dolu bir aşk. Çok sevmek herşeyin üstesinden gelmeye yeter miydi? Peki Ömer, abisinin ölümüne yol açan kazada ona çarpan arabanın içinde Süsen'in olduğunu ve Süsen'in bunu ondan sakladığını öğ...