Ömer Eren ve Süsen Kılıç. Çok da masum olmayan, sırlarla dolu bir aşk.
Çok sevmek herşeyin üstesinden gelmeye yeter miydi?
Peki Ömer, abisinin ölümüne yol açan kazada ona çarpan arabanın içinde Süsen'in olduğunu ve Süsen'in bunu ondan sakladığını öğ...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sarp kendini geri çekerken Ömer, sinirden kırmızıya dönmüş bir surat ifadesiyle yanımıza ulaşır ulaşmaz Sarp'ın yakalarından tuttu.
"SENİ ŞİMDİ KİM ALACAK ELİMDEN LAN!" diye kükredikten sonra Sarp'a kafa attı. Lakin kafa attı demek yetmez, Sarp'ın ona kafa yerine füze atmasını tercih edecek kadar sert bir kafa atmaydı bu.
Sarp acı dolu haykırışla yere düşerken, burnundan kanların aktığını gördüm. Ömer durmadı. Sarp'ın üzerine çıkıp suratına yumruklar atmaya devam etti. "Ömer tamam yeter! Öldüreceksin!" diyerek ona engel olmaya çalıştım ama duymuyordu bile beni.
"Geberteceğim seni lan! NASIL ÖPMEYE ÇALIŞIRSIN ONU? NASIL?" diye gözü dönmüş bir ifadeyle Sarp'ın yüzüne ardı arkası kesilmeyen sert yumruklar indiriyordu. Korkulu gözlerle, yanımıza ulaşan Doruk ve Berk'e baktım. "Yalvarırım bir şey yapın. Öldürecek Sarp'ı."
Ömer'in bir koluna Doruk, diğer koluna Berk geçti ve zorlukla ayırdılar Ömer'i Sarp'ın üzerinden. "BIRAKIN LAN BENİ! DAHA BİTMEDİ İŞİM!"
Sinirle Ömer'e doğru yürüdüm. "Ömer tamam iyiyim! Nolur dur artık." diyerek dolu gözlerle boynuna sarıldım. Korkmuştum. Sarp'ın bu kadar ileri gideceğini hayatta düşünmüyordum.
Doruk ve Berk geri çekilirken Ömer de sarılışıma karşılık verdi. Başını boynuma gömdü. "Sana bir şey yapsaydı, yemin ederim öz kardeşim demez, öldürürdüm onu." dedi sadece benim duyabileceğim bir ses tonuyla. "Merak etme, bana bir şey yapmasına izin vermem!" diyerek öne attım kendimi.
Ayrıldığımız zaman Sarp'ın olduğu tarafa döndüm. Zar zor toparlanmaya çalışıyordu. Sinirle Ömer'e baktı.
"Bu burada bitmedi! Duydun mu beni?" Burnundan akan kanı elinin tersiyle silip geriye doğru ilerlemeye başladı.
Ömer hızla atılıyordu ki önüne durup yine bir kaosun oluşmasını engelledim. "Lan siktir git! Hala konuşuyor bir de." diye söylendi Ömer.
"Ömer tamam yeter! Dua et şikayetçi falan olmasın. Fena dövdün çocuğu." dedi Berk. Haklıydı. "Olursa olsun. Bu itten mi korkacağım? Öldürmediğime şükretsin o!" Sarp gözden kaybolana kadar öfkeli bakışlarla onu izledi Ömer. "Bırakmadınız ki öldüreyim." diyerek bize söylenmeyi de bırakmıyordu bir yandan.
Olay kapanınca uyanıp yanımıza gelen bütün grupla beraber tekrar kamp alanına yürüdük. Suç bendeydi aslında. Niye gecenin bir saatinde göl başına gidip oturuyorsun? Uyusana. Kendi kendime söylenirken Ömer'in söylediği şeyle duraksadım.
"Süsen bugün benimle uyuyacak. Oğulcan sen de nereye gidersen git."
Pardon? O niyeymiş?
Nedeni çok açık değil mi Süsencim? Çocuk seni gözünün önünden ayırmak istemiyor işte.